PROFESYONEL, biraz daha toparlanmış gibiydi. Ama yine de programda ciddi bir tempo sorunu var. Teknik yorumlar uzadıkça, izleyicinin ilgisi dağılıyor. İlk programda övgüler yağdırdığım Ozan Çolakoğlu'nun bu hafta repertuarda ciddi hatalar yaptığına şahit oldum. Özellikle Ajda Pekkan'ın dikkat çektiği, bir erkek şarkıcıya, içinde "Bende bu yetim kirazlar al al dururken" sözleri bulunan Sezen Aksu şarkısının okutulması tek kelime ile faciaydı. Umarım bu hafta Barış'a "Salla, salla, gül memeler çağlasın"ı okutmazlar!.. Gecenin en kötü performansını ortaya koyan Veli'nin birinci olmasını, ancak "halkın güçsüzü koruma refleksi" ile açıklayabilirim. Ama oradaki her biri uzman jüri üyelerinin Veli'ye, Suzan'a nasıl tahammül ettiklerini, yarışmacıların yarısının gırtlağından parazit gibi stüdyoya yayılan detoneleri nasıl es geçtiklerini bir türlü anlayamadım. Sanırım stüdyoda bir akustik problemi var. Jüri, sesleri sağlıklı algılayamıyor. Tavsiyem; Akademi Türkiye'deki gibi jüri üyelerine birer kulaklık tahsis edilmesi. Değerli jüri üyeleri eğer kayıtları bir kez daha izlerlerse bana hak vereceklerdir. Bir de anlayamadığım bir dayatma var. Örneğin, hayatı boyunca rock söylemiş şarkıcıya fantezi ya da TSM altyapılı şarkı söylemesi için ısrar ediyorlar. Yahu bu yarışmanın adı "Profesyonel" değil mi? Yarışmacılar, profesyonel kariyerlerini planlayıp, kendilerine "yol çizmiş" kişilerden oluşmuyor mu? Bir amatör ses yarışmasında yarışmacıları sınamak için onları farklı müzik türlerinden oluşan handikapların üzerinden atlatmaya çalışabilirsiniz. Ama bundan sonraki müzik yaşamında bir kez bile fantezi ya da pop okumayacak bir profesyoneli, zorla kendi tarzı dışına çıkartmak da neyin nesi? Favorilerime gelince: Mert'in yıldızı giderek parlayacağa benziyor. Ve Demet... Hayatımda ilk kez bir Sezen Aksu şarkısını (Ah İstanbul) sahibinden daha iyi okuyan birine rastladım. (Kibariye alınmasın. Onun tarzı farklı.)