Çarşamba akşamı son yıllarda tanık olduğum en "duygusal" tiyatro galasındaydım. Dilek Türker ile Erol Keskin'in rol aldığı Yaşam Bir Oyun'u izledim. Dünyanın en ünlü tiyatro sanatçılarından Sarah Bernhardt'ın bacağının kesileceğini öğrendikten sonra yaşadığı bunalımlı günleri anlatan oyun, ağır temposuna ve zor metnine rağmen, gerçek tiyatro izleyicilerine rengarenk bir sanat buketi sunuyor. Ama beni duygulandıran Sarah Bernhardt'ın hikâyesi değildi. O rolü oynayan 42 yıllık tiyatrocu Dilek Türker'in oyun sonrası sahneden yaptığı konuşmaydı. Devlet yardımı yok, sponsor desen hak getire... Koca çınar Dilek Türker, ataletin ruhunda yarattığı kurtlar tarafından kemirilmekte. Jübile yapamıyor. Oyun oynayacak maddi imkânı bulamıyor. Kurtlar tarafından içten içe kemirilen yaşlı bir çınar gibi, ayakta ölmeyi bekliyor... Ta ki, Tiyatro Kedi'nin sahipleri İpek-Hakan Altıner çifti karşısına dikilip de, "Yeter bu kadar oturduğun, haydi kalk" diyene kadar. Tiyatro Kedi, Türker'in kurduğu Tiyatro Ayna'ya omuz veriyor, bütün masrafları üstleniyor, kadro ve sahne giderlerini karşılıyor. Bir başka koca çınar Erol Keskin'in de katkısıyla Yaşam Bir Dünya sahneleniyor. Kuliste Dilek Türker'in ellerine sarıldım. Gözlerinde ilk temsilini vermiş bir konservatuar öğrencisinin ışıltıları vardı. Kulağımda ise oyunun son tiradı kaldı: "Yaşam bir oyun... Bu oyun son bulana kadar, asılmak gerek. Oyunu öğrenmek, kavramak, az ya da çok iz bırakmak gerek... Ben bir mumla aydınlanacak karanlık gecelere doğmadım. Ben, geceleri aydınlatan ışıl ışıl bir yıldız oldum..." Beğenip, beğenmeyeceğinizi düşünmeden bu oyuna gidin... Gidin ki, yıldızlardan payınıza düşecek ışık huzmesini alın. Bir kuyruklu yıldızın gökte bıraktığı ize bakıp, içinizden "Dilek" tutmayı da ihmal etmeyin... (Tiyatro Kedi, Profilo Alışveriş Merkezi, Gişe Tel. No: 0212 216 93 14 - 15)