Türkiye'nin en iyi haber sitesi
YÜKSEL AYTUĞ

Sınav'ı dizi film yapın!

Nihayet sınav filmini izleme fırsatım oldu. Galasına gidememiştim. İki kez sinemada izlemeye niyetlenmiş, ama denk düşürememiştim. Sonunda ben de "Sınav"dan geçtim... Filmin ana fikrini, Okan Bayülgen bir sahnede tek cümleye sığdırıyor: "Hayat öyle acımasız bir öğretmendir ki, önce sınav yapar, sonra öğretir!.." Tıpkı bizim yarış atına benzettiğimiz, hayatları 90 dakikalık sınavda işaretledikleri şıklara bağlı olan zavallı öğrencilerimiz gibi: a) Eğtime devam b) Uygun adım askere c) Çeyizler hazırlansın d) Kaportacıya hayat stajına e) Hiçbiri... Ne yazık ki bu ülkede hayatın tedrisatından geçmek için önce bu ÖSS denilen sırat köprüsünü aşmak gerekiyor. Filmi izleyen pek çok kişi "Bu bir gençlik filmi gibi görünse de, öncelikle ebeveynlerin izlemesi lazım" demişlerdi. Katılıyorum. Ama ekleyeceğim bir şey var: Keşke bu film geçen haftaki Milli Eğitim Şurası'nda izlenseydi. Sanırım oradaki bütçe üzerine yapılan konuşma ve tartışmalardan çok daha faydalı olurdu. Bu arada filmin finalini eleştirenlere hiç katılmıyorum. Yönetmen Ömer Faruk Sorak, son derece hassas ve çetrefilli bir konuyu, mektup kadar açık, klip kadar renkli bir üslupla perdeye taşımış. Üstelik finali de "balyoz etkisi yaratan" sürpriz bir sonla noktalamış. Filmin en başından beri simgesel olarak tekrarladığı ikonları da finalde yerli yerine koymuş. Eee? Daha ne olacaktı ki? Film, yarışa hazırladığımız öğrencilerin her şeyden önce birer "evlat" olduklarına keskin bir vurgu yapıyor. Eminim, bu filmi birlikte izleyen ebeveynler ve çocukları, salondan çıkarken ilk iş olarak birbirlerine sarılmışlardır, bir "annenin" ve "evladın", sınav stresinden arınmış, steril bir dünyadaki gerçek anlamlarını yeniden kavramış olarak... Sınav'ın senaryosu ve sinema dili çok sağlam. Tekrarlar ile ana mesajların altı kalınca çiziliyor ama film bu haliyle hiç de kekeliyormuş gibi görünmüyor. İsmail Hacıoğlu'nun oyunculuğunun giderek büyüyüp, serpilmesinden çok mutlu oluyorum. Filmdeki tek hayalkırıklığım ise ekran yüzünü çok beğendiğim Tuba Büyüküstün'ün donukluğu ve tutukluğuydu. Genç oyuncuların tamamı belli bir başarı çizgisi tutturmuş. Altan Erkekli, Hümeyra ve Okan Bayülgen de filmi isimleriyle değil, yürekleriyle imzalamışlar. Ama ben yine de baş köşeye Güven Kıraç'ı oturtuyorum. Bir Rafet Müdür tiplemesi oynamış ki, Hayat Bilgisi dizisinin Amil Bey'i onun yanında zemzemle yıkanmış gibi kalır... Ve bir de öneri: Sınav filmini taş çatlasın 1 milyon kişi izler. Televizyonda gösterildiğinde ise en fazla 3-4 milyon kişiye ulaşır. Ama bu filmin verdiği ciddi mesaj "bir atımlık barut" olarak kalmamalı. Bunun da yolu Sınav'ı, bir televizyon dizisi yapmaktan geçiyor. Devir, "diziyle mesaj verme devri" olduğuna göre, böyle bir projenin Türk eğitim sisteminin yeniden yapılanmasına yardımcı olacağını düşünüyorum. Bugüne kadar okul dizileri, mirasını yedikleri "Hababam Sınıfı"nın yıllar önce verdiği toplumsal mesajlara yetişmekte bile güçlük çektiler. Oysa Sınav bunu tek hamlede başardı. Sınav'ı dizi müfredatına sokmak, onlarca eğitim şurasına bedel olur. Benden uyandırması...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA