Bir televizyon programı olmaktan çıkıp, adeta bir programcılık türünün adı haline gelen Show TV'nin "Televole"sindeki içerik değişikliğinin farkında mısınız? Bir dönem toplumdaki kültür ve ahlak erozyonunun baş sorumlusu olarak gösterilen, sosyal patlamaya yol açacağı iddia edilen ve hatta Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında bile gündem maddesi oluşturan "Televole tarzı" programlar giderek kimlik değiştiriyor. Bir dönem yalnızca ünlülerin özel yaşamından, eğlencelerinden, kaçamaklarından söz eden "Televole" ve "Pazar Keyfi" son zamanlarda "halka inmiş görünen" halleriyle ilgi çekiyor. Artık Çeşme'deki, Bodrum'daki eğlence hayatı tanıtılırken, kumsaldaki sıradan vatandaşlarla röportajlar yapılıyor. Gece yaşamı anlatılırken, dönercilerin, simitçilerin, piyangocuların günlük yaşamından kesitler sunuluyor. Magazinci meslektaşlarımız, gerçek magazinin "hayatın ta kendisi" olduğunu geç de olsa fark etmiş görünüyorlar. Bir zamanlar "paparazzi" olarak anılan muhabirler şimdilerde sıradan gibi görünen yaşamların da aslında bünyesinde ne denli ilginç magazin unsurlar taşıdığını fark etmenin heyecanını yaşıyorlar. Kameralar, barlardan çıkıp sokaklara çevrilmiş durumda. Şamdan'daki masalar artık ilgi görmüyor. Şimdilerde Samatya Sahili'nde kaportacı İlhan ve arkadaşlarının kurduğu çilingir sofrasındaki muhabbet gözde... Peki ya şarkıcılar, mankenler, oyuncular? Onlar şimdilik magazin programlarının "tatlandırıcısı" konumundalar. Tabağın orta yerinde "halkın ta kendisi" olduğu için onlara şimdi "garnitür" muamelesi yapılıyor. Ama ünsüzler de ünlüler gibi davranmaktan geri durmuyorlar. Örneğin "Televole" kameraları Ortaköy sahilindeki bankta oturan genç çifte yaklaşıyor. Daha mikrofonu uzatmadan delikanlı savunmaya geçiyor: "Aramızda özel bir şey yok. Sadece arkadaşız!.." Gelin de karar verin. Hayat mı magazinleşti, yoksa magazin mi soluk alıp vermeye başladı?
