"Herkes hapse girecek" iddialarıyla bilgi kirliliği yaratıp ve hükümet üzerinde baskı kurup, AB'ye uyumda temel yasa olan yeni
Türk Ticaret Kanunu'nu değiştirttiler. Peki kim bunlar? Başta TOBB olmak üzere TÜSİAD ve CHP üçlüsü, yeni TTK'nın değişmesi için lobiciler tutup hükümete baskı yaptı. Türkiye ekonomisini ve iş dünyasını şeffaflaştıracak bir yapısal reform yasasının içini böylece boşaltmaya çalıştılar. Fakat kaderin cilvesi...İşler bunu yaptıranların planladığı gibi gelişmedi. Değişiklikler şimdi gelip geçmiştekinden çok daha feci şekilde kendilerini vurdu. Yürürlüğe koydurmadıkları yeni yasada, şirketten para çeken ortak, 300 gün adli para cezasıyla cezalandırılıp kusurunu giderebiliyordu. Ama şimdi şirketten para çekildiği takdirde yöneticiler, şirketten alacaklı olan biri, ortak ya da ücretini zamanında alamayan bir şirket çalışanı şikâyetçi olduğu takdirde, güveni kötüye kullanma (emniyeti suistimal) suçundan hemen hapse girebilecek.
SERMAYENİN KORUNMASINA TERS
Anlayacağınız
1 Temmuz 2012'den itibaren şirketlerin yönetim kurulu üyeleri anında uygulanabilecek bir hapis cezasıyla karşı karşıya kalıyorlar. Niye? Çünkü şirketten maaşını zamanında alamayan bir işçi, ortağın şirketten para çektiğini iddia edip savcılığa gittiğinde, savcı hemen emniyeti suistimal suçundan dava açıp yönetim kurulu üyeleri hakkında 7 yıla kadar hapis cezası ve tutuklama isteyebilecek. Gelelim yeni TTK'nın şirketten para çekmeyle ilgili değiştirilen maddesinin gerekçesine... Yeni TTK'nın değiştirilmesine ilişkin TBMM Adalet Komisyonu'nun 1/630 sayılı raporuna göre, şirketten para çeken patronlar değil, bu defa para çektiren yönetim kurulu üyelerinin tümü güveni kötüye kullanma suçundan 7 yıla kadar hapis ve üç bin güne kadar adli para cezasına çarptırılacak. Değiştirilen 358'inci madde gerekçesinde; "Maddeyle, borçlanma yasağı yumuşatılmış ancak kaldırılmamıştır. Maddede yapılan değişiklikle
ortakların ve şirket yöneticilerinin acil kaynak ihtiyaçlarının şirket varlıklarından karşılanabilmesi mümkün hale getirilmiştir. Buna karşılık söz konusu maddede yapılan değişikliklerle şirket ortaklarının ve yöneticilerinin şirket varlıklarından sınırsız olarak borçlanmasına imkân tanındığı sonucuna da ulaşılmamalıdır. Zira bu husus, bu Kanun'un temel ilkelerinden biri olan sermayenin korunması ilkesine ters düşmektedir. Borçlanma yasağına ilişkin söz konusu düzenlemelerin yapılmasındaki amaç, şirket ortaklarının ve yöneticilerinin acil ihtiyaçlarının makul bir vade içinde, şirketi zarara uğratmayacak şekilde karşılanmasıdır. Diğer taraftan, şirket varlıklarının uzun süreli ve yüksek oranlarda ortaklar veya yöneticiler tarafından (borçlanmak suretiyle) kullanılması söz konusu maddelerde yapılan değişikliğin amacına uygun olmayacaktır. Bu hali 'şirketin içinin boşaltılması' veya 'şirketin hortumlanması' şeklinde tanımlayabiliriz. Bu durumda, yani şirket varlıklarının borçlanma adı altında şirket ortaklarına veya yöneticilerine kullandırılması halinde, 5237 sayılı TCK'nın 155'inci maddesinde düzenlenen 'güveni kötüye kullanma suçu'nun veya borçlanma sonucunda şirketin iflası halinde 5237 sayılı TCK'nın 161'inci maddesinde düzenlenen 'hileli iflas suçu'nun oluşabileceği açıktır" deniliyor.
ÜYELER VE YAKINLARI DA ETKİLENECEK
Prof. Dr.
Ünal Tekinalp'in hazırladığı yeni TTK'nın özgün halinde, şirketten para çekildiğinde sadece adli para cezasını ödeyip kurtulmak vardı. Yeni TTK'nın değiştirilen halinde, şirketten para çekildiği takdirde emniyeti suistimal suçundan yönetim kurulu üyeleri yedi yıla kadar hapis cezasına çarptırılacak. Niye? Çünkü yeni TTK 562'nin 5c fıkrası, "358'inci maddesine aykırı olarak şirkete borçlananlar" şeklinde düzenlenmişken yapılan son değişikle "358'inci maddesine aykırı olarak pay sahiplerine borç verenler" diye değiştirildi. Böylece yapılan bu değişikle şirketin yönetim kurulu üyeleri hapse gidecek. Ve bu hüküm halen şirkete borcu olan patronları ve yakınlarını da kapsıyor. Yani 1 Temmuz itibarılyla patronun ve yakınlarının şirkete borcu varsa, bir alacaklının ya da çalışanın suç duyurusu üzerine şirket yönetim kurulu üyeleri hemen hapse girebilecekler.
DEĞİŞİKLİK KENDİ AYAKLARINA DOLANDI
Peki bu madde gerekçesi nasıl kullanılacak? Şöyle kullanılacak. Davacının avukatı hâkime madde gerekçesini gösterecek ve kanun koyucunun, şirketten para çekmeyi emniyeti suistimal suçu olarak tanımladığını ileri sürecek. Böylece hâkim bu yönde karar vermek zorunda kalacak.
Anlayacağınız bu ülkenin vatandaşlarını ve tüketicilerini koruyan yeni TTK'yı uygulatmamak için asılsız iddialar üreterek Ankara'da ve medyada yapmadıklarını bırakmayanlar, kanunu kendi lehlerine değiştirtirken öyle saçmaladılar ki sonunda bu değişiklik kendi ayaklarına da dolandı.