İstanbul Üniversitesi (İÜ) Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Namık Yalçın, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı'nın (TPAO) kaba hesapla 20 trilyon metreküplük kaya gazı rezervi olabileceğini bildirdiğini belirterek, ''Güneydoğu Anadolu'da arama çalışmaları başlamak üzere. Bu yıl içinde ilk sondaj ve arama kuyusu açılacaktır'' dedi.
Kocaeli Sanayi Odası (KSO) Meclis Toplantısı'nda konuşan Yalçın, özünde fosil yakıt olan kaya gazının bitümlü kayalar, gaz hidratlar, sığ biyojenik gazlar, sıkı gazlar ve kömür gazları gibi alternatif enerji kaynakları arasında bulunduğunu söyledi.
Petrol ve doğalgazın oluştuğu ana kayayı terk ettiğini, farklı bir yerde açığa çıktığını ancak bir bölümünün terk etmeyerek ana kayada kaldığını, bu bölümün kaya gazını oluşturduğunu ifade eden Yalçın, konunun yeni fark edilen bir şey olmadığını, 20. yüzyılın ortalarından beri bilinen bir durum olduğunu kaydetti.
Günün koşulları, üretim maliyeti ve teknolojinin yetersizliğinin bu tür kaynakların kullanılmasına imkan vermediğine değinen Yalçın, şöyle konuştu:
''1973 petrol krizinden itibaren özellikle gelişmiş ülkeler alternatif enerji kaynakları arayışına girdi. Böylelikle petrol ve doğalgaz oluşturmuş kayaların bünyesindeki gazın üretilebilirliği gündeme geldi. Her kaya, kaya gazı içermez. Bu kayaların belirli özelliklere sahip olması gerekmektedir. Belirli bir oranda organik madde içerecek, yeterli olgunluğa ulaşmış olacak. Kaya gazının alternatif bir enerji kaynağı olarak gündeme gelmesi, bu işin ekonomik anlamda yapılabilir olmasından kaynaklanıyor. Ana kaya olağan koşullarda geçirgen ve üretime elverişli değildir. Bu kayanın öncelikle hapsettiği gazı serbest bırakır hale getirilmesi gerekiyor.''
Yalçın, ilk kaya gazı kuyusunun 1981 yılında Amerika'nın Texas eyaletinde açıldığını anımsatarak, 1997'den itibaren yatay sondaj ve hidrolik çatlatma yöntemiyle üretimin önemli miktarda artırıldığına işaret etti.
2006 yılında açılan kuyu sayısının 6 bin 200'e ulaştığına dikkati çeken Yalçın, 32 ülke ve 48 ayrı havzada kaya gazı potansiyeli olabileceğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:
''İngiltere'yi ele alırsak, kaba bir hesaplamayla 200 'cubic feet'lik (Tcf)' bir rezervle geleceği açısından umutlu olabileceğini düşünen bir ülke. Uluslararası Enerji Ajansı raporlarına göre, kaya gazı küresel bir olay olarak karşımıza çıkıyor. 6 bin 600 Tcf'lik bir dünya rezervi... Bu rakamın 5 bin 760'ı üretilebilir. Bu üretilebilen rezervin 860'ı ABD'ye ait. 2010 yılında Amerika'nın kaya gazı üretimi 5 Tcf'yi buluyor. Bu rakam Amerika'nın doğalgaz üretiminin yüzde 23'ü... 2035 yılına kadar Amerika'daki gaz üretiminin yüzde 46'sının bu kaynaktan yapılması ön görülüyor.''
-Türkiye'nin durumu-
Kaya gazı rezervi bakımından Brezilya, Arjantin, Polonya ve Çin'in de önemli ülkeler arasında bulunduğuna işaret eden Yalçın, yıllık doğalgaz tüketimi 50 milyar metreküp olan Türkiye'nin durumunu ise şöyle özetledi:
''1990'larda Zonguldak havzasında kömür gazı çalışmaları kapsamında birtakım çalışmalar yapıldı. Kaya gazı çalışmaları henüz başlangıç aşamasında. TPAO'nun petrol ve doğalgaz arama çalışmalarında oluşturduğu 70 yıllık birikimi var. Bu birikim önemli katkılar sağlıyor. TPAO, kaba bir tahmini hesapla 20 trilyon metreküplük kaya gazı rezervi olabileceğini bildirdi. Güneydoğu Anadolu'da arama çalışmaları başlamak üzere. Bu yıl içinde ilk sondaj ve arama kuyusu açılacaktır. Trakya havzasında da bir başka şirket arama ve üretim çalışmalarını sürdürüyor. Güneydoğu Anadolu, Trakya, Karadeniz, Doğu Anadolu, Tuz Gölü civarı ve Toroslar, kaya gazı olduğu düşünülen alanlar.''
-Ekonomik ve politik dengeler-
Prof. Dr. Namık Yalçın, kaya gazı üretiminin dünyadaki ekonomik ve politik dengelerin değişimine etkisine ilişkin şunları söyledi:
''ABD'deki doğalgaz potansiyelinin ihtiyaçların tamamını karşılamanın ötesine geçmesiyle 4 yılda fiyatların yüzde 50 düşeceği ve Rusya doğalgazına bağımlı ülkelerin tamamının yeni perspektif içinde vaziyet alması gerektiği ifade ediliyor. Kaya gazı elde edilmesindeki yeni gelişmelerin, dünya enerji piyasasındaki oyuncuların rol dağılımını ciddi bir şekilde değiştirebileceği gündeme geliyor. Kendi öz kaynakları yeterli olmayan Japonya ya da öz kaynakları ihtiyacını karşılamaya yetmeyen Çin gibi ülkeler, dünya piyasasında gaz şirketleri satın alıyor.
Dünya doğalgazda Rusya ve Orta Doğu'ya bağımlıydı. Başka ülkelerde kaya gazı potansiyelinin ciddi olarak gündeme gelmesi, bu alandaki dengeleri değiştirecektir. Kaya gazının dünyayı ve jeopolitik dengeleri değiştireceği görüşü hakim. Tüm ülkelerin enerji ve enerji güvenliği politikalarının, bu yeni enerji kaynağı alternatifi ışığında gözden geçirmesi gerekmektedir.''