Ancak "satabilirler mi?" İşte bunu derin düşünmek gerek.
Ama bazı yabancı markalar hâlâ "sizde o teknoloji yok; beraber yapalım" diyorlar?
Son yüzyılda genel olarak "pazar kavgasının" sebep olduğu sıcak savaşlar ve soğuk savaş bitti. "Piyasa ekonomisi" ya da liberal ekonomi denen sistem galip geldi. Bu sistemin "sahibi" olan ülkeler, bu ülkelerin yönetiminde etkili olan endüstriyel markalar var. Otomotiv endüstrisi açısından bakıldığında bu ülkelerin tümünde milli otomobil markaları var.
Binek otomobilin tarih boyunca (Yaklaşık 140 yıldır) 4000'den fazla "marka" çıktı. Ancak 2000'li yıllarda rekabete dayanamayan ve bir başka marka ile birleşemeyen markalar kayboldu. Geriye 50 civarında marka kaldı.
Şimdi ülkeler arasında bitmiş olan savaşlar, markalar arasında ölümcül bir şekilde sürmekte. Bu arada ülkelerin diploması güçleri de tabii olarak kullanılmakta.
Bu markaların hepsi, az ya da çok ülkemizde varlıklarını sürdürmekteler. Bunların Türkiye pazarında yeni bir rakibe izin vermeleri beklenemez. Onun için çok iyi bildikleri "Halkla ilişkiler" sistemlerini kullanarak, "Siz yapamazsınız" savını kullanıyorlar.
Yerli otomobile izin vermedikleri gibi; bu konuyu düşünmekte olan hükümetin verebileceği bazı avantajları da kendi markaları lehine kullanmak için çalışırlar.
Yabancı Markalar konusunda söylediklerim sanki biraz "düşmanca" gelmiş olabilir; katiyen öyle bir niyetim yok; Bunlar yapılması gerekeni yapıyorlar.
Mesela Otosan bugün Pakistan'a Anadol Böcek satıyor olsa idi; "Aman Pakistanlı kardeşler kendi milli otomotiv endüstrilerini kursalar da ben de bu pazarda küçülsem" der miydi?
Ülkemizdeki markalar, özellikle de montaj yapanlar, yerli parça alanlar, ülke endüstrisine çok faydalı işler yaptılar, yapmaktalar. Ancak eşyanın tabiatı gereği de yeni bir rakip marka istemezler.
Ülkemizde yerli otomobil yapacak olanlar bu gerçekler ile beraber yaşayacaklarını hesap edeceklerdir. Peki nasıl olacak bu iş? Bu markaları nasıl geçeceğiz?
Eğer "içten patlamalı" (benzin ya da mazot) motorlu bir yerli otomobil söz konusu olursa yabancı markalar haklı çıkar. İçten patlamalı motor teknolojisini sıfırdan yakalamak ve "rekabetçi" olmak mümkün değil. Motoru başka markadan alalım derseniz bu yerli oto olmadığı gibi, ölü teknolojiye para yatırıyorsunuz demektir. İlk otomobiller elektrikli idi. Motor ile yeniden keşfedildiler
Bugün otomobil bir defa daha yeniden keşfediliyor;
Sebebi ayni 1920'lerde olduğu gibi, -bu defa tersine- otomobilde kullanılan fosil enerjinin (petrol) giderek azalması, pahalı olması, ayrıca kirlilik yaratmasıdır. Yeni enerjimiz, önce hibrid (yarı yakıt yarı elektrik) sonunda da tam elektriktir. Bu konuda da yine ayni 1920'lerde olduğu gibi yeni bir teknoloji gelişmektedir. Bu teknoloji "elektrik motorları", "aküler" ve "bunların bilgisayar yazılımları"dır.
Uzmanlar 2023'de dünya üzerindeki toplam otomobil sayısının (600 milyon) yüzde 30'unun EV (Elektrikli vasıta) olacağını söylüyor.
Bu 180 milyon araç eder!
Bunu geliştirmek için ülkelerde –ülkemiz dahi- ciddi çalışmalar yapılıyor. Bu büyük pastadan pay almaz isek otomotivde kayboluruz.
Tüm devletler görüntüde "kirliliği önlemek" adına kendi milli markalarının teknoloji geliştirmesini finanse ediyorlar. Ancak temel gaye "milli endüstriyi" korumaktır.
En bariz örnek ABD'nin krizde üç markasına sunduğu destektir. Bu rakam 40 milyar ABD doları olmuştur. Bu paranın 300 milyon doları "elektrikli otomobil" üretmek için verilen "bağış"tır.
Ayni krizde Merkel, Amerikan GM'e gitmemesi kaydı ile OPEL'i destekleme kararı aldı. Oysa Otomobilin milli değil "global" olduğu söylenmiyor muydu?
ABD'de Toyota, GM'i üretimde geçince bizzat Obama "Yerli malı kullanın" demiştir.
Yerli oto yapılırsa pazarda nasıl rekabet edecek?
Ağabey; istersen önce "yerli pazardan" ne anlıyoruz bakalım.
Bugün Türkiye binek otomobil parkında yaklaşık 10 milyon araç var. Bazı Çin otomobilleri ve yerel üretimler hariç pazarda hemen tüm markalar (52 adet) satılmakta.
Ford, Fiat ve Renault'nun dışında Honda, Toyota ve Hyundai SKD ve CKD seviyesinde montaj yapıyorlar. Sermayelerinde ve yönetimlerinde Türk etkisi yok.
Milli pazarlar bin kişiye düşen oto sayısı (oto/BK) ile ölçülür.
Biz dünya ortalamasına (105 oto/BK) yakınız, yaklaşık 108 oto/BK'yiz. Oysa çeşitli açılardan benzer ülkelere (GSMH, nüfus, gelişmişlik, kültür, komşuluk vs) yetişmek için Türkiye otomobil parkına kaç yeni otomobil eklenmek gerek bakar mısınız?.
Tunus kadar olmak için 600 bin
İran kadar olmak için 2,5 milyon
Cezayir kadar olmak için 3,5 milyon
Bosna kadar olmak için 6 milyon
Bulgaristan kadar olmak için 16,7 milyon
G. Kore kadar olmak için 17,7 milyon
Kıbrıs kadar olmak için 25,3 milyon
Yunanistan kadar olmak için 25,7 milyon
AB ortalamasına yetişmek için 33 milyon
Kaliforniya kadar olmak için 66 milyon yeni otomobil gerek
Ülkemizde Yılda 500 - 600 bin yeni, 1 milyon da "ikinci el" araç satılıyor. İkinci elin yarısının fiyatı 10 bin dolar altı. Yani ithalat ve montaj dışında yılda 500 bin 1970'lerin A segmenti oto satılabilir.
Böylece Bulgaristan'ı ancak 16 yılda yakalarız. Tabii nüfus artış hızımız 0 olursa!
Bunlar yerli otomobilin fiyat konusunda rekabetçi olduğu takdirde yılda yarım milyon satılıp ve ihraç edilebileceğini gösteriyor.
Yani Türk yerli otomobili, elektrikli ve 10/12 bin dolar civarı olmalı. Bu parametreler yabancı markaları pazarda rahatsız etmez.
Hükümet liberal ekonomi güdüyor; yerli otomobil nasıl teşvik edilir?
Başbakanımız ekonomik büyümenin hızlanması için ölçekleri büyütmek gerektiğini biliyor. İthal veya monte ettiğimiz otomobillerin çoğunluğu 45 bin USD/kişi geliri olan, batı pazarlarına göre üretilen otomobiller. Yani en ucuzu bile pahallı.
Bu manada otomotivde ölçek büyütmek için pazarı büyütmek gerek. 10 bin USD/kişi geliri olan ülkemizde pazar ancak düşük fiyat ile büyür. Bu sadece bizde değil Batı Avrupa'da da geçerli..
Bir tarihte üstelik ekonomi profesörü olan bir başbakan 2 anahtar vaat ediyordu. Biri otomobil anahtarı idi. Bugün Başbakan anladığım kadar daha realist davranıyor ve şimdilik bekleyip gözlemliyor. Ancak sonunda destek için "halk tipi" otomobil seçmek durumunda.
İki yıldır ciddi bir yatırımcı çıkmadı. Ne kadar beklenecek?
Yerli otomobil üretimi için özellikle Yan sanayi sektörünün bir araya getirilmesi gerekir. Onlarsız ülkede Yerli otomobil olmaz.
Bu "bir araya gelme" için ise her konuda "devlet desteği" gerek. Bu illa parasal destek olarak anlaşılmamalı.
Başka tür desteklere, korumalara ihtiyaç var. En önemlisi devletin "desteklediğini" dosta düşmana göstermesi.
Yani biraz tavuk - yumurta meselesi. Önce teşebbüs, sonra destek mi? Tersi mi? Bu özel durumda bence ilk adım hükümete düşüyor.
Gerek sanayi bakanımız gerek başbakanımız ortaya bir konu atıp peşini bırakacakmış gibi görünmüyorlar.
Ancak, öte yandan zaman süratle geçiyor ve hükümetin artık bir çerçeve çizmesi ve kararlı adımlar atması gerekiyor. Bu noktada "Serbest pazar ekonomisi var, biz sadece yapılmasını isteyebiliriz" deme lüksü, liberal ekonominin doğduğu yer olan ABD'yi yöneten Obama'da dahi olmadı. Rakipler hızla ilerliyor ve biz, -tarihte birçok konuda olduğu gibi- bu konuda da geç kalabiliriz.
Unutulmamalıdır ki otomobil üretimi (montajı değil, onu herkes yapıyor) simgesel olarak, endüstrileşmenin ve daha önemlisi gelişmişliğin halka kadar vardığının göstergesidir.
Kendi sahici markasını üretemeyen bir Türkiye gelişmişlikte hedefi olan ilk 10'a giremeyeceği gibi, bugünkü ilk 16'da da tutunamaz.