Erciş'in
Vanönü Mahallesi'ndeyiz. 6 katlı bina yerle bir olmuş ve kurtarma ekipleri,
canlı bir ses duymak için bizleri susturuyor. 20 daireli binadan sağ kurtulanımız da oldu ölenlerimiz de... Beton plakalar kalktıkça,
"hayata dair" umutlarımız asla bitmiyor, bekleşiyoruz. Deprem Van'ı
vurdu ama Erciş'i resmen
yıktı. Terk edilen
hastane içinde hayata dair tek şey, yerlere yığılmış serumlar, bandajlar... Binalar çökmemiş olsa bile
"ağır yaralı" ve yıkılıp yeniden yapma dışında seçenek yok gibi görünüyor. Fakat
Erciş dahil, ayakta kalabilen binalarımız var. Hangileri?
TOKİ binalarını zaten biliyorsunuz. Ben, diğerlerini, hatta köyleri gördüm. Matematiği
ihmal ve
inkâr edenler çökmüş,
aklın değdiği binalar ise ayakta.
VAN VİRAN AMA HIZLI ÖĞRENİYOR!
Köylerde durum şu: Her yer
giysi dağlarıyla dolu ancak
çadır az,
soba yok ve
gıda bulunamıyor. Özellikle çadır şartlarında işe yarayabilen
katalitik soba ihtiyacı had safhada... Alaköy Muhtarı
Ahmet Çiçekel "9 ölümüz 5 yaralımız var. Fazla gelen giysiyi
olmayan köylere gönderiyoruz ama 200 hane, 80 çadıra sıkıştık, 50 soba bulabildik,
150 soba daha lazım" diyor. Diğer köyler de farklı değil. Önceki gün sorunumuz, bu köylere
henüz ulaşılmamışlık idi. Dün
gidilmedik köy kalmadı ve
yardım eli buralara değebildi.
Yardım eli... Bunu burada çok net görüyorsunuz. Bütün Türkiye,
tek vücut olmuşçasına batısından kuzeyine, yardım seli oluşturdu. Bu sel, Van'ı aştı. Toplanan yardım, depremin boyutlarının çok ötesinde.
Depremin büyüklüğü 7.2 ise, benim ülkemde gördüğüm
yardım seli 9.2 büyüklüğünde. Eksik yok mu? Tabii ki var ama hatalarımızı
biliyoruz artık. Sorun, bu yardımların
dağıtılmasında yaşanıyor. Dün de yazdım,
yardım lojistiği en büyük sıkıntı. Yardım ekipleriyle konuştum. Bu insanlar
olağanüstü... Günlerdir yıkanmama ve tuvalet ihtiyacı giderememe sorunları var. Temiz su ihtiyacını yardımseverlerimiz pet şişelerle çözmüş fakat
temizlenme için su bulmak çok zor. 17 Ağustos'ta biz
zemini öğrendik. İstanbul'da bu depremi yaşayan biri olarak artık bina alırken veya kiralarken
zemine dair dikkatimiz söz konusu. Fakat Van, bu dersi
şimdiki depremden alacak. Bizlerin de Van'dan çıkaracağı ders,
deprem sonrası yönetimine dair.
İNSANI EĞİTEMİYORSAN, MALZEMEYİ EĞİT
Mevcut koordinasyon anlayışının verimsizliğini test etmiş olduk ve terk etmemiz gerek. Benim önerim;
"SOSYAL MEDYA TABANLI VE LOJİSTİK UZMANLIĞI ODAKLI" yeni bir Afet Yönetimi anlayışıdır. Sosyal medya çünkü depremde en hızlı örgütlenmeyi bu mecra sağlıyor. Sorun, milyonlar seferber olup ihtiyaçları belirleyip yardımları toplamasına rağmen, bunların
lojistik odağında doğru yerlere dağıtılamamasında yatıyor. Bunu da ancak valilerin
"süpervizör" olacağı ancak
deprem virtüözünün yöneteceği bir merkezle çözebileceğiz.
Kaçak yapılaşmanın ağır bedeli, Van dersi ile karşımızdadır. Başbakan'ın sözünü ettiği bu kaçakların ortadan kaldırılma süreci,
yüzlerce ölü ile tescil edilmiş durumdadır. Bilim bize;
"insanı eğitemiyorsan, malzemeyi eğit" der. Anlatılmak istenen,
başını sokacak damatlı arayan insanı, yasalar ve kurallarla eğiterek, onu
başına çökmeyecek evlerin sahibi yapmaktır.
VANDALLARA ÖFKE VAR
Türkiye'nin depreme verdiği olağanüstü refleks, yardım seli oldu. Üstelik bu sel, terör belasının gerdiği
ortamı yumuşattığı gibi buradaki öfkelileri sakinleştirdi. Çatlak seslere rağmen insanlar, Kızılay TIR'larını yağmalayanlara lanet okuyor. Söyledikleri
"bizim için geliyorlar ve biz tutup yıkıyoruz" duygusunda.
Vandalizme bir başka öfke de yol kesip yardıma el koyanların, kendi halkına ihanet eden
depremzAdeler olduğu yönünde. Enkazın başında umutla bekleşirken yanıma yaklaşan bir genç
"abi TIR'ların yolunu kesenler inan bizden değil, onlar düşman" deme ihtiyacı duydu. Çünkü orada
Türk- Kürt hepimiz,
hayata dair ortak tavırda, aynı saftaydık. Burada konuştuğum insanlar,
"Allah razı olsun" diyerek söze başlıyor ve taşın altına elini koymamışlara
"lanet" okuyor. Türkiye'nin dört bir yanından gelen ekipler ve yabancı uzman kurtarıcılar, Van'a da Erciş'e de yumuşak bir
atmosfer, sıcak bir
duygu ve modern bir
tablo oluşturmuş. TIR yağmalayan, asker, polis şehit eden
vandalların bu tabloda yeri yok.