Albaraka Genel Müdürü Fahrettin Yahşi, 2011 yılında karlılıklarında düşüş beklemediklerini, net karlılıkta yine yüzde 20 civarında artış öngördüklerini, kar-zarar ortaklığına dayalı gayrimenkul projelerinin karlarını destekleyen unsurlardan biri olacağını bildirdi.
Yahşi, düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmada, yıl başında koydukları hedeflere yıl sonunda ulaşacaklarını, dolayısıyla kendileri açısından hem karlılık hem büyüme açısından bir problem olmayacak gibi gözüktüğünü söyledi.
Bu yıl için yüzde 20 aktif büyümesi öngördüklerini, kredi büyümelerinin ekonomi yönetiminin istediği yüzde 25'in içinde kalacağını belirten Yahşi, bankacılık sektöründe ilk 6 ayda yüzde 17'ye ulaşmış kredi büyümesinin kalan dönem için yüzde 8'lik marj bıraktığını ifade etti.
Albaraka'nın yıl sonu vergi sonrası net karının 160 milyon lira civarında gerçekleşmesini beklediklerinin altını çizen Yahşi, 2011 yılı için karlılık anlamında yüzde 16'nın üzerinde özkaynak karlılığı hedeflediklerini ve bunda sapma olmayacağı kanaati taşıdıklarını vurguladı.
2015'i 200 şubeyle kapatmak istediklerini, bunun yıllık 20 civarında şube açmaya tekabül ettiğini kaydeden Yahşi, Türkiye'nin GSYH'sını oluşturan şehirlerin şubeleşmede öne çıkacağını söyledi.
''2012'DE SINIRIN OLACAĞINI ZANNETMİYORUM''
Kredi tarafında yüzde 25 sınırlandırması gibi tedbirlerin cari açığın azaltılmasında çok ciddi etkisi olduğunu düşünmediklerini, dolaylı olarak bazı etkilerinin görülebileceğini belirten Yahşi, ''Toptancı yaklaşımlar beklenen sonuçları aynı etkinlikle ortaya çıkarmıyor. Daha selektif yaklaşmak gerekiyor. Ben 2012'de yüzde 25'ler gibi sınırın olacağını zannetmiyorum'' diye konuştu.
Yüzde 25'lik kredi genişlemesi oranının aslında hedef rasyo olduğuna değinen Yahşi, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Yüzde 27 olduğunda bunun karşılığının ne olduğunun bilinmediği bir rasyo... Bir banka yüzde 30, diğeri yüzde 25 gibi büyürse bu ciddi bir haksızlık, rekabeti baltalayan bir durum. Bu, toplantılarda gündeme geliyor. Bankaların yüzde 25'e bağlı kalmama yönünde beklentileri oldu. 'Aynı gemideyiz, finansal ortamda faaliyet gösteriyoruz. Eğer siz buna uymazsanız finansal istikrarda problem olabilir. Bu da sizi etkileyebilir' deniliyor. 'O yüzden herkes buna uymakta kendisini sorumlu hissetsin' şeklinde bir yaklaşım söz konusu. Bu, sektörü sevk ve idare etmekte daha gönüllülük esasına dayalı bir yaklaşım.''
''FON KULLANDIRMA MEKANİZMASI...''
Sektöre ilişkin alınan önlemlerin Albaraka'nın faaliyetleri üzerinde ciddi anlamda olumsuz etkisi olmayacağını, bundan sonra kaynaklarının cüzi bir kısmını gayrimenkul projelerine ayıracaklarını belirten Yahşi, şöyle konuştu:
''Kar-zarar ortaklığına dayalı gayrimenkul projelerimiz söz konusu. Özellikle İstanbul, Ankara merkezli projeler... Yürüyen birkaç projemiz var. Bir tanesi İstwest projesi. Boyner'in Yenibosna'daki Altınyıldız arazisinde yaptığı proje. Biz o projede Boyner'de değil ama müteahhit tarafında kar ortağıyız. Bu, tamamen fon kullandırma mekanizması... Biz 2011 yılında karlılığımızda düşüş beklemiyoruz. Tam tersine net karlılıkta yine yüzde 20 civarında artış öngörüyoruz. Kar-zarar ortaklığına dayalı gayrimenkul projeleri bizim karımızı destekleyen unsurlardan biri olacak.''
Cari açığa ilişkin de bunun yapısal bir sorun olduğuna değinen Yahşi, kredi genişlemesinin sınırlandırılması ve benzeri tedbirlerin tali tedbirler olduğunu, daha temel önlemlerin alınması gerektiğinin ortaya çıktığını ifade etti.
Katılım bankalarının munzam karşılık olarak Merkez Bankası'nda tuttuğu rezervlere bir dönem faiz verilmediğini hatırlatan Yahşi, ''Biz de 'biz faiz istemiyoruz. Bu bize de uymaz. Bizim oranımızı farklılaştırın.' dedik. 'Tamam' dediler. O dönemde yüzde 6 munzam karşılık oranıydı, katılım bankalarının yüzde 5,5 yaptılar. Fakat 5-6 ay sonra Merkez Bankası geri adım attı. 'Munzam karşılık enstrümanı para politikası aracıdır, bunu uygulamak zorundayız' dedi. Oranı, sektörün bütünüyle paralel hale getirdiler'' şeklinde konuştu.
''WORLDCARD İLE İŞBİRLİĞİ''
Arnavutluk ve Borsa Hersek'te açılım düşünceleri ve bu yönde girişimleri bulunduğunu ifade eden Yahşi, ''Eğer olursa Arnavutluk'ta bir bankaya iştirak etmek istiyoruz. Bu süreç devam ediyor. Bir teklif sunduk. Girişimimiz, bu yıl sonuna kadar netleşebilir. Buralarda yönetimin bizde olması çerçevesinde İslam Kalkınma Bankası ile de stratejik ortak olacağız'' dedi.
Stratejik ortaklığın en azından yönetimi devralacak tarzda bir hisse alımı şeklinde olması gerektiğine işaret eden Yahşi, Ağustos ayında da Erbil'de şube açacaklarını söyledi.
Fahrettin Yahşi, eylül ayında kredi kartlarıyla ilgili WorldCard ile işbirliği yapacaklarını, bu işbirliği ile şu anda 50 bin civarında olan kredi kartı sayılarını 300 binlere çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.
''MALİ GÜÇ VE İTİBAR EN ÖNEMLİ İKİ KAVRAM''
İhlas'ın sektöre geri dönmesi konusuyla ilgili bir soruyu Yahşi, ''Biz Katılım Bankaları Birliği olarak sektöre girecek olan oyuncunun sektöre olumlu katkı sağlamasını isteriz. O bizim işimize gelir. Rekabetten korkmuyoruz, herkes kendi kısmetiyle gelir derler ya... Biz 'bütün borçları ödenmişse, yeni bir ortak bulmuşsa, kendisi de yüzde 10'un altında ortaksa zaten kanun izin veriyor' diyebiliriz'' şeklinde yanıtladı.
Adabank'a dair bir soru üzerine de banka kurma aşamasında mali güç ve itibarın en önemli iki kavram olduğunun altını çizen Yahşi, ''Mali gücünüz vardır, itibarınız yoktur. Olmuyor. Çok itibarlısınız, ama paranız yok. Yine vermiyorlar. Dolayısıyla sadece 300 milyon lira koymak yetmiyor. Aynı zamanda güçlü bir mali yapıya ihtiyacınız var'' yorumunu yaptı.