Geçen hafta Londra'da düzenlenen İslam Eserleri Müzayedesi'nde rekor üstüne rekor kırıldı. Tek sayfalık minyatüre 19 milyon lira ödendi, öyle ki 100 katı fiyata el değiştiren eserler çıktı. Oysa Ortadoğu'nun bu denli karışık olduğu bir dönemde, Arap zenginlerinin müzayedeye girmeyeceği, fiyatların artmayacağı düşünülüyordu. Müzayedeye katılan Türkiye'nin sanatsever işadamları, açık artırmada normalde 2-3 dakikada sonuçlanan eser satışının bu kez karşılıklı kalkan bayraklar nedeniyle 10-15 dakikaya uzadığını anlatıyor. "Türkiye'den kim neler aldı, ne kadar yatırım yaptı" diye araştırırken, İstanbul Antik Sanat'ın sahibi Mehmet Çebi'nin de Londra'daki müzayedeye katıldığını öğrendim. Çebi Türkiye'de İslam eserleri konusunda en önemli uzmanlardan biri. Özellikle hat, ferman ve tespih alanında kendisi de iyi bir koleksiyoner. Müşterileri arasında en zengin işadamları var. İslam eserlerinin büyük koleksiyonlara girmesi ve değerinin artmasında da payı büyük.
ARAP İŞADAMLARI ZENGİNLEŞİNCE
Çebi'yle Nişantaşı'ndaki galerisinde, pazar günü (bugün) düzenleyeceği müzayede öncesinde konuştum. "Londra'da milyonlar havada uçuştu" dedim önce... Çebi, Ortadoğu'daki karışıklığın petrol fiyatlarını yükseltmesiyle başladı konuşmasına: "Petrol zengini Arap işadamları daha da zenginleşti. Birçok alanda olduğu gibi sanatta da rekor bütçelerle boy gösteriyorlar. Sadece Araplar değil, dünyada petrol ve hammadde fiyatları nedeniyle zenginleşen coğrafyada da Müslüman asıllı birçok işadamı var. Bunlar da küresel ölçekte İslam eserlerinin en önemli koleksiyonerleri olmaya başladı." Çebi anlatırken konu, İslam eserlerinin bizdeki fiyatlarına geliyor. Çünkü dünyadaki örnekleriyle karşılaştırıldığında bizdeki eserler inanılmaz ölçüde mütevazı fiyatlardan el değiştiriyor. Örneğin geçen hafta yapılan Londra müzayedesinde Padişah IV. Mehmet'e ait bir ferman 800 bin sterlinden alıcı buldu. Çebi ise bugünkü müzayedesinde Kanuni Sultan Süleyman'dan Vahdettin'e kadar 17 padişahın fermanlarından oluşan bir koleksiyonu 250 bin liradan açık artırmaya çıkaracağından bahsediyor bana. Kuşkusuz bu durumda, Türkiye'deki 100 yaşını geçmiş eserlerin yurtdışındaki koleksiyonerlere satılamaması ülkemizde İslam eserleri pazarını daraltıyor. Ancak başlı başına özgün bir alan oluşturan İslam sanatına, Türkiye'nin kendi yarattığı zenginler de büyük paralar harcamaya başladı son yıllarda. Bugün koleksiyoner işadamlarımızın en çok ilgi gösterdiği sanat eserleri arasında hat, ferman ve hilyeler ön sıralarda. Bu yüzden, İslam eserleri konusunda ülkemizde şu an ortaya çıkan fiyatların alana kazanç getirecek düzeyde olduğunu söylemek sanırım abartı olmayacak.