Bankacılık sektörünün en tepede oturan tek kadını Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer. Haliyle onun bazı konulardaki fikrini öğrenmek benim için önemli. 10 gün kadar önce söyleşi yapmak üzere ikiz kulelerin en üst katında buluştuk ve sohbet ettik. O gün kendisine Türkiye'de pozitif ayrımcılık konusunda önemli adımlar atıldığını, kadının iş gücüne katılımının ne yazık ki yüzde 22'lerde olduğunu hatırlatıp pozitif ayrımcılığa inanıp inanmadığını sordum. Açıkça söylemem gerekirse nedense kendimi, 'Evet, ben de pozitif ayrımcıyım. Akbank'ta işe alımlarda biz de bu konuya dikkat ediyoruz' gibi bir cümleye hazırlamıştım. Oysa hiç de öyle olmadı. Suzan Sabancı Dinçer, kendinden çok emindi ve pozitif ayrımcılığa inanmadığını bu yönde kendi bankalarında bir adım atılmasını doğru bulmadığını söyledi bana. Önce tabii ki garipsedim. Ama sonra anlatmaya başlayınca gördüm ki pozitif ayrımcılığa hangi pencereden baktığınız çok önemli. Suzan Sabancı Dinçer, kadın çalışan oranının yüzde 55'leri bulduğu bir sektörün temsilcisiydi ve de hırslı, başarılı, azimli kadınların bankacılık sektöründe önleri diğer sektörlere göre çok daha açıktı. Bugün size Suzan Sabancı Dinçer ile aramızda geçen o ilginç diyaloğun devamını sunmak istedim. Bakalım siz de Dinçer'e katılacak mısınız?
TÜRKİYE'YE HAS DEĞİL
Rakamlar gösteriyor ki Türkiye'de kadının işgücüne katılımı AB ülkelerinin çok altında. Hele orta ve üst yöneticilerin dünyasında resmen adları yok. Siz pozitif ayrımcılığa inanıyor musunuz?
Ülkenin gelişmesi açısından her iki cinsin de ekonomik ve sosyal katkıda eşit olması çok önemli. Kadınların iş dünyasında üst pozisyonlara gelmesi konusunda Avrupa ve ABD'de sorunlar var. Üst tepeleri konuşuyorsak, kolay olmadığını ve Türkiye'ye has bir sorun olmadığını düşünüyorum. Ama bence sosyal olarak önemli bir değişim var. Kadınları sivil toplum kuruluşlarının başında ve şirket CEO'su olarak sanki daha çok görmeye başladık.
Milletvekilleri arasında kadın sayısı en az olan ülkeler arasındayız mesela...
Bazı işler kadına daha cazip geliyor. Bankacılık sektöründe çalışanların yarısı kadın. Yurtdışına gittiğim zaman şaşırıyorlar. Bizde üst düzeydeki kadın yöneticilere bakın mesela, genel müdür yardımcısı düzeyinde üç kadın var. Ben kendi açımdan bakınca, Akbank büyük bir kurum, halka mal olmuş. Kadın ve erkek diye ayrımcı olmak mümkün değil burada, kim işini iyi yapıyorsa o öne çıkar.
Akbank'ta çalışan kadın oranı yüzde 38
Bizim sektörde hiçbir şekilde pozitif ayrımcılığa ihtiyaç yok. Çünkü kadınlar aldı başını gidiyor. Akbank'ta kadın oranı yüzde 55. Yönetici seviyesinde yüzde 38. Bu oran yüzde 50'ye doğru gidiyor. Biz bir şey yapmıyoruz.
'Kadının kimseye ihtiyacı yok'
Eşit şartlara sahip olan iki kişiden kadın olanı tercih etmez misiniz mesela?
Hayır etmem. Ben şöyle düşünüyorum, benim gibi kadınlar rol model oluyor. "Akbank'ın başına geçmiş" diye düşününce diğer kadınlar motive oluyor. Benim misyonum bu. Aşırı kollanmanın kadının sanki değerini olumsuz etkileyeceğini düşünüyorum. Kadının kimseye ihtiyacı yok. Kuvvetli, akıllı, çalışkan bir kadının kimseye ihtiyacı yok. Kadınlar farklı bir dünyada, erkekler farklı bir dünyada mı? Ben katılmıyorum. Ben iki taraflı olduğunu düşünüyorum. Kadın bazı iş kollarına daha sıcak bakıyor. Bankacılık sektörünün yüzde 55'i kadın. Kaç kadın politikacı olmak istiyor?
Teşvik etmede, rol model olmada varım'
Çok kötü yerlerden aday gösteriyorlar ya da hiç aday yapmıyorlar...
Ama erkekler de kötü yerlerden aday gösteriliyor. Bu büyükelçilik atamak gibi; kimilerine Bangladeş çıkar kimisine Washington, Paris. Kadının kendini geliştirmesi lazım. Ben kadın konusunda Türkiye'nin çok yol aldığını düşünüyorum. Ben pozitif ayrımcı değilim. Önemli olan destekleyebilmek. Ben teşvik etmede varım. Rol model olmakta varım. Şube müdürlerimize bakıyorum, nasıl başarılı kadınlar var. O kadına benim yapacağım bir şey yok. Kadın kendini gösteriyor. Bazı kadın genel müdürler var ki erkeklerden çok daha iyi.