Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, referandum sonucunun Türkiye'nin demokratikleşmesi ve zenginleşmesi yolunda olumlu bir adım olduğunu bildirdi.
PİYASALARDA "EVET" DOPİNGİ: DOLAR DÜŞTÜ, BORSA UÇUŞTA
Yaptığı yazılı açıklama ile referandum sonucunu değerlendiren TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin daha demokratik ve özgürlükçü bir anayasaya ihtiyacı olduğuna dair inancın teyit edildiğini ve güçlendiğini ve Türkiye'de 13 Eylül'den itibaren yapısal reformları hayata geçirme açısından yeni bir ivme ve heyecan kazandığını kaydetti.
İnsan odaklı, hak ve özgürlükleri teminat altına alan daha kaliteli bir demokrasiye ve buna uygun yeni bir Anayasa yapılmasına yönelik çalışmaların da önünün açıldığını ifade eden Hisarcıklıoğlu, açıklamasına şöyle devam etti:
''Yeni Anayasa, toplumsal mutabakat metni olmalıdır. Yeni Anayasa çalışmalarına geniş halk kesimlerini temsil eden mesleki ve sivil toplum örgütleri de aktif olarak katılmalıdır. Böyle bir yeni dönemin başlaması, istikrarı ve güven hissini güçlendirecek, ekonominin toparlanma sürecine destek olacaktır. Türkiye'nin sorunlarının çözüm yeri Meclistir, çözüm yolu milli iradedir, çözüm aracı katılımcı demokrasidir.''
REFORMLAR HAYATA GEÇİRİLMELİ
Referandum sürecinde ortaya çıkan gergin siyaset tarzının geride bırakıldığı, itidalli ve sağduyulu bir dönemin başlamasının toplumun ekseri çoğunluğunun ortak talebi olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, ''Bu çerçevede referandumun sonucu kadar, sayın Başbakanın'ın dün gece yaptığı açıklamayı, ülkenin tamamını kucaklayan ve birleştirici mesajlarını çok olumlu buluyoruz'' dedi.
ALİ AĞAOĞLU: REFERANDUM SONUCU İSTİKRARI DEVAM ETTİRECEK
Hisarcıklıoğlu, bundan sonra hükümetin daha kapsayıcı, muhalefet partilerininse daha yapıcı ve katkı vermeye odaklı bir siyaset tarzı izleyerek, başta yeni bir Anayasaya olmak üzere bekleyen reformların hayata geçirilmesini arzu ettiklerini de bildirdi.
Dünya değişirken, Türkiye'nin aynı kalarak hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmesinin mümkün olmadığına işaret eden Hisarcıklıoğlu, ekonominin kurumsal altyapısını gelişmiş ülkelerin standartlarına çıkaracak reform ihtiyacının devam etmesi gerektiğini kaydetti.
Mecliste uzun süredir bekleyen ve reel sektörü güçlendirecek yeni Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu gibi yapısal reformların bir an önce yasalaşması konusuna iktidar ve muhalefetin birlikte sahip çıkmasını beklediklerini ifade eden TOBB Başkanı, açıklamasında şunları kaydetti:
''Öte yandan referandum sürecinde TOBB camiası ile odalarımız ve borsalarımız her fikrin açıklıkla ortaya konması ve tartışılması için gereken zemini sağlamak konusunda üzerine düşeni yapmışlardır. Bu vesileyle camiamızdaki herkese ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
TOBB bünyesinde farklı görüşler her zaman tartışılır. Fakat bünyesindeki tüm farklılıklara rağmen TOBB camiasının birleştiği ortak bir gelecek vizyonu vardır. Rekabetçi ekonomisi, işleyen demokrasisi, yüksek insani gelişmişlik seviyesi ile dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olmuş Türkiye.''
MÜSİAD: HALKIN İLERİ DEMOKRASİ OLAN ÖZLEMİNİN İFADESİ
Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, "Buradaki en önemli mesaj; halkımızın ileri demokrasiye olan özlemini, değişikliğe yönelik arzusunu ve istikrarın devam etmesi yönündeki isteğini ifade etmiş olmasıdır" dedi.
Anayasa referandumunun ardından konuya ilişkin bir açıklama yapan MÜSİAD Başkanı Vardan, referandum sonucunun Türk halkının artık demokrasiyi, onun gereklerini ve demokrasi mekanizmalarını kullanmayı artık iyice içselleştirdiğinin bir göstergesi olduğunu ifade etti. Çok partili siyasi hayata geçilen günden bugüne kadar, Türk halkının önüne getirilen sandıklarda her zaman sağduyusunu yansıttığını ve ülke geleceğinin ihtiyacı olan kararları verme konusunda yanılmadığını kaydeden Vardan şunları söyledi:
"Buradaki en önemli mesaj; halkımızın ileri demokrasiye olan özlemini, değişikliğe yönelik arzusunu ve istikrarın devam etmesi yönündeki isteğini ifade etmiş olmasıdır. Bununla beraber halkımız, statükoyu, eski siyaset usul ve mantığını benimsemediğini ve buna karşın değişimi ve yeniliği arzuladığını belirtmiştir.
Bu sonuçla beraber iş dünyasının etkin kuruluşlarından biri olarak beklentimiz; ekonomide ilerlediğimiz bir dönemde, demokraside de yükselmeye devam edeceğimiz ve bunun da dünyanın ilk 10 ekonomisi içinde yer almamıza önemli katkı sağlayacağı yönündedir. Dünyaya da bu yönde net bir mesaj verdiğimiz düşünüldüğünde, ülkemizde yatırımların devam edeceği ve yenilerinin de yapılacağı şeklindeki beklentimiz daha da kuvvetlenmiştir. Gelinen noktada, bundan sonrası için, sivil, çoğulcu, vizyoner, katılımcı yeni bir anayasanın yapılması yönünde de ülkemizin önü açılmıştır.Bundan sonrası için arzumuz, sürecin iyi yönetilerek paketin getirdiği değişiklikler ve somut çıktıların bir an önce toplumsal hayata yansıtılmasıdır.
Sonuçta bize göre, kazanan ülkemiz olmuştur, demokrasi, ekonomik hayat ve özgürlükler olmuştur. Sandıkta millet gelecek vizyonunu kendi belirleme imkanını en iyi şekilde kullanmıştır. Nasıl bir gelecek istediğini göstermiştir. Demokrasi ve ülkenin geleceği açısından hayati öneme sahip bu halk oylaması, önümüzdeki yıllarda halkın daha aktif bir aktör olması gerektiğinin de altını çizmiştir."
TÜSİAD: "YENİ ANAYASA, TÜRKİYE'NİN '3 BÖLENİNİ', '3 BİRLEŞTİREN' HALİNE GETİRMEYE HİZMET ETMELİDİR"
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD), Anayasa referandumunun ardından "bir arada, özgürce yaşama iradesinin ifadesi ve gerçek bir toplum sözleşmesi niteliğinde hazırlanacak bir 21. yüzyıl anayasası"nın hedeflenmesi gerektiğini belirtti.
TÜSİAD, 12 Eylül'de yapılan anayasa değişiklik teklifi halkoylamasının ardından bir açıklama yaptı. Seçmen ve toplum iradesini yansıtan referandumun sonucunun saygıyla karşılanması gerektiği ifade edilen açıklamada, referandum sürecinden çıkarılması gereken dersler ve önümüzdeki dönemden beklentiler ile ilgili görüşler ise şöyle sıralandı:
"TÜSİAD referandum sonucundan bağımsız olarak, Türkiye'nin yeni bir anayasaya olan ihtiyacının canlı kalacağını pek çok kez dile getirmiştir. Nitekim hem referandum süreci, hem de referandum sonucu, toplumun ekseriyetinin, siyasi partilerin ve sivil toplum örgütlerini de içine alacak şekilde 1982 Anayasasını tümüyle değiştirecek yeni bir Anayasanın oluşturulması konusundaki ortak beklentisini teyit etmiştir. Bu asgari müşterek yeni Anayasa çalışmaları için umut vericidir.
Toplumumuzda her kesimin yeni anayasadan beklentisinin farklı olması ve yeni anayasaya kendi önceliklerine göre anlam yüklemesi doğaldır. Ancak yeni anayasa her şeyden önce, 'tüm vatandaşlarımızın farklılıklarıyla bir arada yaşama iradesini temsil eden, ileri demokrasilere örnek teşkil edebilecek, vatandaşla iletişim gücü yüksek ve yenilikçi bir toplum sözleşmesi' niteliği taşımalıdır.
Türkiye'nin yeni anayasaya giden yolda toplumu bölen sorunlarını çözmek için karşılıklı anlayış, empati, diyalog ve yapıcılığa ihtiyacı vardır. Tarihi bağlamda demokratikleşme süreci 3 ana mesele ile sürekli karşı karşıya kalmıştır. Katılımcı ve uzlaşmacı bir süreçle hazırlanacak 21. Yüzyıla yakışır yeni Anayasanın, yukarıda belirtilen ana özellikleri taşımasının yanında, Türkiye'nin '3 bölenini', '3 birleştiren' haline getirmeye de hizmet etmelidir.
Bölenlerden ilki din ve vicdan özgürlüğüdür; Devlet tüm din ve mezheplere tam anlamıyla eşit mesafede duracak mıdır?
İkinci bölen kimlikler meselesidir. Hepimiz, Türk, Kürt veya herhangi bir etnik köken tanımlamasının ötesinde "eşit vatandaş" olma noktasında anlaşacak mıyız? Üçüncü bölen ise kuvvetler, yani yasama, yürütme ve yargı erklerinin ayrılığı ve hiçbir vesayet altında olmadan etkili çalışabilmeleridir. Yasama, yürütme ve yargının aralarındaki ilişkilerde doğru kontrol/denge mekanizmalarının nasıl oluşturulacağı, yargının tarafsızlık ve bağımsızlığının nasıl korunacağı, vatandaşın hür iradesinin siyasi partilerde ve Meclis'te en yüksek şekilde nasıl temsil edileceği konusunda anlaşacak mıyız?
Yeni Anayasanın bir ana ekseninde bu üç böleni, üç birleştiriciye çevirmesi beklenir. Bu çerçevede yeni ve yenilikçi Anayasanın;
Bireyi merkeze alması,
Kimlik taleplerine, "ortak değerlerde birleştiren eşit vatandaş" anlayışı çerçevesinde yanıtlar vermesi,
Din ve vicdan özgürlüğüne ilişkin sorunları çözmesi,
Çoğulcu ve katılımcı demokratik temsili parlamenter rejime, tüm kurum ve kurallarıyla işlerlik kazandırılması,
Her türlü vesayetten arındırılmış nitelikteki kontrol-denge mekanizmalarını kurması beklenir.
Siyasi Partiler ve Seçim Kanunlarının demokratikleştirilmesi, seçim barajının düşürülmesi ve örgütlenme-ifade özgürlüklerinin genişletilmesi alanlarında kanunlar düzeyinde ilerleme sağlanması ise yeni Anayasa sürecini destekleyecek ve müzakere ve mutabakat iklimini güçlendirecek niteliğe sahip düzenlemeler olarak önümüzde durmaktadır.
Mevcut kutuplaşma ortamı yerini, siyasi partilerin ve toplumun her kesiminin, yeni anayasa üzerine özgürce tartışabileceği bir ortama terk etmelidir. Referandum sürecince benimsenen siyasi üslup ve tutum sürdürülebilir nitelikte değildir ve elde edilen yeni Anayasaya yönelik asgari müşterekin hayata geçirilmesinde engel teşkil etme potansiyeline sahiptir. Önümüzdeki 10 yıl içinde her 18 ayda seçimlerin (genel ve yerel seçimler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri) gerçekleştirileceği göz önünde bulundurulduğunda tecrübe edilen referandum öncesi siyasi üslubun sürdürülmesi; demokratikleşme, AB uyumu ve sürdürülebilir büyüme süreçleri açısından son derecede sakıncalıdır.
Bu süreçte de temel sorumluluk siyasi partilerde ve sivil toplum örgütlerindedir. Bu çerçevede, 2011 genel seçim döneminin ana temasını, geleneksel seçim programlarının yanında, yeni anayasanın yapımı ve içeriği konusundaki görüşler oluşturmalıdır.
Yeni Anayasa hazırlık sürecinde, kamuoyunda farklı görüşleri savunan akademisyen ve kanaat önderleri arasında diyalog canlı tutulmalıdır. Yeni anayasanın içermesi gereken temel ilkeler ve yapım sürecine ilişkin iç tartışmamızın devamlılığının sağlanması faydalı olacaktır. TÜSİAD bu müzakere sürecinin işlemesi için çalışmalarına başlamıştır ve diğer sivil toplum örgütleri ve siyasi iradenin temsilcileriyle çalışmalarını paylaşmaya hazırlanmaktadır.
TÜSİAD, toplumsal sorumluluğu bağlamında, tüm bu süreç boyunca şeffaflık, bağımsızlık ve gönüllülük ilkeleri doğrultusunda üzerine düşeni yapmaya kararlı olmuştur ve bu kararlılığını daima sürdürecektir."
İZMİR TİCARET ODASI: SONUÇLAR DEMOKRASİ İÇİN HAYIRLI OLSUN
İzmir Ticaret Odası (İTO) Başkanı Ekrem Demirtaş, referandum sonuçlarının ülke ve demokrasi için hayırlı ve yararlı olmasını diledi. Sonuçların halkın takdiri olduğunu ve herkesin saygı göstereceğine inandığını kaydeden Demirtaş, "Referandum sonucunun 'hayır' olması halinde ekonomik dengelerin olumsuz etkilenebileceği görüşleri vardı, artık bunlar geride kaldı." dedi. Önümüzdeki yıl genel seçim olacağı için bu tartışmaların yeniden başlayacağını savunan Demirtaş, şunları söyledi: "Ekonomimizin makro dengeleri yerine oturdu, bundan sonra da bozulacağını düşünmüyorum. Biz iş dünyası olarak bundan sonra referandum veya genel seçim düşünmeden, sağlam makro dengelerin üzerinde daha fazla üretmek, daha fazla istihdam yaratmak ve daha fazla ihracat için çalışacağız. Hükümetten beklentimiz, referandum geride kaldığı için tekrar ekonomiye odaklanarak, başta vergi barışı olmak üzere ekonomimizin acil ihtiyacı olan uygulamaları hayata geçirmesidir."
EBSO: HALKIN KARARINA SAYGI GÖSTERİLMELİ
Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Başkanı Ender Yorgancılar da yaptığı açıklamada, öncelikle halkın verdiği karara saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizdi. Bunu siyasi parti liderlerinin değerlendireceğini, artık gündemin ekonomi olması gerektiğini bildiren Yorgancılar, "Bir yıl içinde genel, Cumhurbaşkanlığı ve yerel seçimler
yaşayacağız. Yatırım, ticaret ve ekonomiyle ilgili konuların öncelikli olması gerekiyor. Meclis'te bulunan ticaret ve yenilenebilir enerjiyle ilgili kanunların çıkması konusunda aciliyet gerekiyor. İstikrar olduğu müddetçe ekonomi rayına oturacaktır." şeklinde konuştu.
ESİDEF: KAZANAN TÜRKİYE
Ege ve Batı Akdeniz Sanayici ve İşadamları Federasyonu (ESİDEF) Başkanı Ramazan Davulcuoğlu ise kazananın Türkiye olduğunun bir defa altının çizilmesini istedi. Bayramdan sonra iş dünyasının, "İktidar değişecek mi?", "Erken seçim mi gelecek?" diye korkuya kapılmadığını anlatan Davulcuğlu, "Saat 08.00'de işe başlarken hep beraber, daha olumlu bir son çeyreğe doğru hareket ettik. Sonucu fevkalade olumlu karşılıyoruz ve Türkiye'nin kazandığına inanıyoruz." dedi. Son üç ayd, bazı belirsizliklerden ötürü iş âleminin yatırımlarını ileriye bıraktığını hatırlatan Davulcuoğlu, şöyle konuştu: "İki haneli büyüme rakamlarını destekleyecek bir sonuç çıktı. Ekonomi ve iş dünyası olarak memnunuz. Türkiye'nin kazandığına inanıyoruz. Kaybedeni olmayan bir referandum oldu. İstikrar korundu, devamı seçimlere kadar garantiye alındı. İhracatçı firmalardanız. Arkadaşlarımız, vesayet altında ve darbe anayasalarıyla yönetilen değil de hukukun işlediği bir ülkede yaşamanın gururuyla ve onuruyla dış ülkelerde hareket edebiliyor. İşadamlarımızı onurlu şekilde durmaya sevkedecek bir sonuç oldu. Türkiye'nin markasının itibarını da kullanıyoruz dışarıda. Fevkalade, rahatlatıcı bir sonuç çıktı."
İzmir Genç İşadamları Derneği (İGİD) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Timuroğlu, referandum sonuçlarının kazanan veya kaybeden olarak değerlendirilmesinin ayrışmaya sebep olacağını vurguladı. Timuroğlu, şunları söyledi: "Bu sonuçla Türk halkı, daha kaliteli demokrasi talebini ortaya koymuştur. Demokrasimizin eli güçlenmiştir. Referandum sonucunun, ekonomi üzerinde ekonomi dışı çevrelerin baskısını azaltacağını düşünüyorum. Güçlenen demokrasi, ekonomiyi de motive edecektir. Sonuca uluslararası para piyasalarının yaklaşımı da olumlu beklentilerimizi arttırdı. Referandum sonucu, Türk ekonomisinin yelkenlerine rüzgîr olacaktır. Gerek reel sektörde gerekse para piyasalarında umutlarımızı arttırmamız için daha fazla nedenimiz oldu. Son aylarda ekonomide yaşanan olumlu trend, daha belirgin hale gelecek. Referandum geride kaldı, şimdi ekonomi gündemine odaklanmalıyız. Özellikle iş dünyasının bölgesel ve sektörel beklentileri dikkate alınmalı. Ekonomide daha cesur kararlar almak için konjonktür uygun. Özellikle KOBİ'lerin ve esnafın, vergi ve prim borçlarının yapılandırılmasına yönelik beklentileri karşılanmalı."
İTB: DEĞİŞİM SÜRECİNİN İLK ADIMI
İzmir Ticaret Borsası (İTB) Başkanı Işınsu Kestelli ise yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yeni bir anayasayla ilgili önemli bir değişim sürecinin ilk adımını attığını kaydederek, bu sebeple referandum sonucunu olumlu bulduğunu ifade etti. "Dileğimiz, herkesin bu sonuca saygı göstererek demokratik olgunluk içinde davranması, bu tablonun kimsenin birbirini ötekileştirmesine izin vermemesidir." diyen Kestelli, Türkiye'nin gelecekte çok daha iyisini yapabilmek adına yeni bir yola girdiğini söyledi: "Demokrasinin daha da genişleyeceği bir yoldayız. Büyük ve çok daha güçlü bir ülke olma uğrunda, bu referandum tablosunda farklılıklarımız da tamamen bir zenginlik olarak algılanmalıdır. Ayrıca hedefimiz, ülkemizin hızlı gelişim sürecinde gündelik siyasi çekişmelerden ve kısır döngülerden arınarak, sağduyunun ve geniş tabanlı bir uzlaşmanın öne çıktığı bir noktaya ulaşmak olmalıdır."
EİB: EKONOMİYİ CANLANDIRICI TEDBİRLER ÜZERİNE YOĞUNLAŞILMALI
Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Başkanı Mustafa Türkmenoğlu da Türkiye'de referanduma kilitlenen havanın bittiğini, bundan sonra yürütmenin ekonomiye kilitlenmesi gerektiğini belirtti. Türkmenoğlu, "Özellikle kurlar başta olmak üzere ihracatı ve sanayiyi canlandırıcı ekonomik tedbirler üzerine yoğunlaşmaları gerekir diye düşünüyorum." diye konuştu. Gündemin yeniden ekonomik gelişme olmasının kamuoyunu da sevindireceğini kaydeden Türkmenoğlu, artık biraz daha farklı ve radikal, ekonomi odaklı büyüme hedeflerine uygun kararlar verilmesini isteyerek, "İyimser bir tabloyla Türk parası değerlendi. Merkez Bankası herhalde önlemini alacaktır." dedi.
DTO: TÜRKİYE'DE YENİ DÖNEM BAŞLADI
Deniz Ticaret Odası (DTO) İzmir Şube Başkanı Geza Dologh, sonuçların Türkiye'ye hayırlı olmasını dilerken yeni bir dönem başladığını söyledi. Dologh, gayet iyi bir yönetimle çok iyi neticeler alınması gerektiğini belirterek, "Bu ilk etaptan fayda çıkarmamız lazım. Önemli maddeler var, yurt dışına çıkış gibi. İş dünyası için birtakım avantajlar sağlanacak. Türkiye iyiyse, istikrar varsa iş dünyasında da istikrar var." şeklinde konuştu.