Ali Ağaoğlu ile röportaj yapmaktaki hedefimiz inşaat sektörünü ve Ağaoğlu şirketler grubunun faaliyetlerini konuşmaktı. Ama magazin basınının da bu kadar yakından takip ettiği bir kişiyle özel hayatını da konuşmak kaçınılmaz oldu.
Görüşmeyi yapmak için Ali Ağaoğlu'nun ofisinin bulunduğu binaya gittiğimizde dikkatimizi ilk çeken şey, yan yana dizilmiş 34 AGA plakalı 3 lüks araba (sarı bir Lamborghini, gri bir Rolls Royce ve bordo bir Mercedes) oluyor. Haliyle ilk sorduğumuz şey, "O arabaların üçü de sizin mi" şeklindeydi. Cevabı aynen aktarıyorum:
"Kapıda sadece üçü mü varmış. Bir 13 tane de garajdadır o zaman." Toplam kaç arabanız var sorusuna ise, "Bilmiyorum herhalde bir düzineden fazladır" yanıtını veriyor. Arabaları çok sevdiğini ve çocukluğundan beri oldukça güzel arabalara sahip olduğunu söyleyen Ağaoğlu şöyle konuşuyor:
"Araba kullanmayı çok severim, şoförüm de yoktur. Kendim kullanırım. Bazen şoför olur yanımda ama arka koltukta oturur. Patron gibi arka koltukta seyahat ederler. Park etme safhasında devrederim onlara."
"O KADAR PARA VERMİŞİM TEPE TEPE KULLANIRIM"
"O kadar araba arasında nasıl seçim yapıp hangisini nerde kullanıyorsunuz" sorusuna da hayli ilginç bir yanıt veriyor:
"O an hangisi denk gelirse onu alırım. Başkaları şantiyeye ciple bile girmeye çekinir aman altını vurmasın, aman bir şey olmasın diye. Ben Rolls Royce'la şantiyeleri gezerim. Madem o kadar para verip almışım tepe tepe kullanırım."
UÇAKLA ELEKTRİKLİ ARABAYI GETİRTTİ
Sık sık çevreci olduğu vurgusu yapan Ali Ağaoğlu'nun aldığı son araba, Tesla Motors'un tamamen elektrikle çalışan arabası. Aynı zamanda bir yarış arabası da olan Tesla Roadster, 100 KM hıza 3.7 saniyede ulaşıyor. Ağaoğlu'nun kurumsal renklerine oldukça yakın bir renkte turuncu olarak sipariş verilen araba Türkiye'ye uçakla gelmiş. Şu sıralar Gümrük işlemleri tamamlandıktan sonra Ağaoğlu kullanmaya başlayacakmış. Ali Ağaoğlu'nun arabaları arasında hiç klasik yok. Hepsi 0 KM ve daha çok spor arabalar. Bunun nedenini de gülerek şöyle anlatıyor:
"Eskiyle, yaşlıyla işim olmaz. Her şeyin genç olanı severim."
"BEKARIM, YAKIŞIKLIYIM HAYATIN TADINI ÇIKARIYORUM"
Laf gençlerden açılmışken, konu Ali Ağaoğlu'nun magazin basınına yansıyan gönül ilişkilerine geliyor. İş adamları özel hayatlarıyla gündeme gelmeyi çok fazla sevmez. Ancak Ali Ağaoğlu adını internette arattığınızda ekonomi sayfalarından çok magazin sayfalarında çıkıyor.
"Günde ortalama 15-18 saat çalışıyorum. Sabah 5'te yatsam bile 7'de kalkar 8'de iş başı yaparım. Çok az boş vaktim oluyor. Kendime ayırdığım zamanda keyif alacağım şeyler yaparım. Magazin haberlerine çıkmak beni rahatsız etmiyor. Hayatım boyunca hep şeffaf oldum. Neysem oyum. Eğer bir şey yapıyorsam kimseden saklamam. Bu yaşıma kadar ne işimde ne özelimde yamuk yumuk hiç bir işin içinde olmadım. Eğer bir kız arkadaşım varsa onunla bir şey yaşıyorsam gizli yaşamam. 12 sene oldu eşimden ayrılalı. Bekar, yakışıklı bir adamım. Hep amelelerle uğraşacak değilim ya. Arada bir gezip hayatın tadını da çıkarıyorum. Bazıları saklı gizli yapar. Ben ne yaşıyorsam ortada yaşıyorum."
YILDA 1 KERE AKRABALARINI ULUDAĞ'DA TOPLUYOR
Ali Ağaoğlu İstanbul'da doğmuş büyümüş. Ama memleketini sorduğunuzda "Elhamdülillah Ofluyum" diyor. İşlerin yoğunluğundan akraba ziyaretine çok fazla vakit ayıramayan Ağaoğlu bunun çözümünü de şöyle bulmuş:
Yılda bir kere Uludağ'daki 900 yatak kapasiteli otelini 3 günlüğüne akrabalarına ayırıyor. Türkiye'nin dört bir tarafına göç etmiş Ağaoğlu soyadına sahip akrabalar (evlenen kızlar soyadı değiştiği için bu organizasyona dahil edilmiyormuş) hafta içi çarşambadan gönderilen otobüslerle toplanıp Uludağ'a getiriliyor. Burada 3 gün 3 gece kemençe çalınıyor, Volkan Konak, Davut Güloğlu gibi Karadeniz kökenli sanatçılar eşliğinde vur patlasın çal oynasın eğleniliyor. Bu organizasyonlarda kavgalı akrabaların barıştırıldığını, ekonomik durumu çok iyi olanla çok kötü olanları bir çatı altında topladıklarını söylüyor.
Ali Ağaoğlu bu organizasyon dışında 500'den fazla akraba çocuğuna da eğitim bursu verdiğini dile getiriyor.
ORGANİK TERAS, MİNİ HAYVANAT BAHÇESİ
Ali Ağaoğlu konuşmamız sırasında iki vurguyu özellikle yapıyor.
1. Ben eğitim gönüllüsü bir insanım.
2. Çevreci bir insanım.
Ağaoğlu'nun eğitim gönüllüsü olduğunu verdiği burslardan, çevreci olduğunu da konutlarda kullandığı yalıtım sistemi, yenilenebilir enerji yatırımları ve yakın zamanda kullanmaya başlayacağı elektrikli araba dışında ofisinin terasından anlıyoruz. Nasıl mı?
Ali Ağaoğlu, ofisinde terasının altında mini bir hayvanat bahçesi, üstünde de mini bir organik bahçe yaratmış. Altta tavuz kuşları, ceylanlar gezerken, üstte dev saksılar içinde, domatesler, salatalıklar, zeytin ağaçları yetişiyor. Görüşmeden ayrılmadan bize de eliyle yetiştirdiği domates ve salatalıklardan ikram etmeyi ihmal etmiyor.