Eczacıbaşı Holding'in kurucusu Nejat Eczacıbaşı'nın beş kardeşi vardı. İşte bu kardeşlerden biri, İzmir'in önemli eczacısı olan baba Süleyman Ferit'in ortanca oğlu Vedat Eczacıbaşı'ydı ve çok genç bir yaşta hayata veda etti. Eczacıbaşı Ailesi'nin arka plandaki mensuplarından biri olan Pınar Eczacıbaşı babasını kaybettiğinde daha bebekti. Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü kutlayacağımızdan bu hafta iş dünyasının önde gelen kadınlarından biriyle buluşmak istedim ve şimdiye kadar tanıma fırsatı bulamadığım Pınar Eczacıbaşı'nın kapısını da bu nedenle çaldım. Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı'nın kuzeni olan Pınar Eczacıbaşı, kariyerine daha ilk baştan Eczacıbaşı grubu dışında başlayan bir isim. Finans alanında çalışan, kendi tabiriyle hep 'hayatı boyunca ayakları üstünde durmayı başaran' bir kadın profili çiziyor Eczacıbaşı. Son olarak özel bankacılık alanında danışmanlık şirketi kurmuş olsa da o, tam beş yıldır Genç Yönetici ve İşadamları Derneği'ni (GYİAD) yönetiyor ve birbiri ardına yaptığı girişimcilik projeleriyle de kimi zaman üyelerden olumsuz eleştiri almayı bile dert etmiyor. 25 yıllık bir dernek olan GYİAD'a yapılan 'fazlaca kulüp havasında bir dernek'- ki ben de çoğu zaman katılmışımdıreleştirilerini yok etmeye çalışan, Türkiye'nin kangrene dönüşmüş işsizlik sorununa çözüm arayışında olan genç bir kadın bu hafta İşte Hayat'a konuk oldu…
Siz GYİAD tarihinde ilk kez üst üste 3 dönem başkanlık yaparak bir rekor kırmaya hazırlanıyorsunuz…
Aslında bu ilk kez oluyor. Genelde dernekte başkanlık iki yıl sonra devrediliyor. Bu kez öyle olmadı. Tabii bu arada benim bir siyaset denemem var. Seçimler için ara vermiştim. Ama sonra tekrar döndüm. Bu beşinci yılım. Projeleri tamamlayıp bayrağı dönem sonunda devredeceğim. Koltuğa yapışmak istemem. Kriz döneminde işlerin çok yoğun olmadığı zaman biraz GYİAD'la ilgileneyim derken kendimi derneğin ortasında buldum aslında.
Derneği nasıl yönettiğinizi düşünüyorsunuz?
Mütevazı olamayacağım. Çok iyi yönettim. GYİAD'ı kurumsallaştırmaya çalıştım. Burası bir kulüp havasına dönüşmüş eleştirileri çokça geliyordu. Onu değiştirmeye çalıştım. Herkesin bir iş hayatı var. Para kazanmaları lazım vs ama burayı kurma amacı, Türkiye'nin iyi eğitim görmüş, belirli ahlaki değerleri olan iş insanları olarak biz bu ülkeye ne verebilirize cevap bulmaktı. Bizim bir takım sosyal sorumluluk projeleri yapmamız gerekiyordu. Adı sanı duyulur şeylerden söz ediyorum. Ben işte GYİAD'ın sadece biraraya gelip yenilip, içilen bir buluşma olmaktan çıkartmak istedim. Hakikaten insanların izlediği bir dernek olmasını istedim.
Peki siz ülkenin genelini ilgilendiren sorunlara kafa yorarken, üyelerden hiç eleştiri almıyor musunuz? Niye bizim sorunlarımızla ilgilenmiyorsunuz gibi kritikler yapılmıyor mu?
Yapılmaz olur mu, tabii yapılıyor. Bakın tepki alıyorum. Burası işadamları derneği Pınar Hanım, sosyal projeler yapıyorsunuz ama bizim ticari ilişkilerimizi geliştirecek projeler yapın diyorlar. Haklılar ama bakın o zaman kulüp havasından çıkamıyorsunuz. Ama ben işsizliğin bizim sorunumuz olmasını istiyorum ve bizi etkilemesi gerektiğini düşünüyorum. Ben benden sonra da GYİAD'ın bu projelere devam etmesini istiyorum. Çok ciddi çalışıyorum dernekte. Bakın çok fon var. Biz iyi projelerle onları alabiliriz. GYİAD'a tek kuruş girmiyor tabii. Üstelik bizden de para çıkıyor. Yani bizim dernek olarak menfaatimiz de yok ama yapınca kendimizi iyi hissediyoruz. Mesela bizden sonra DEİK'te Türkiye Litvanya İş Konseyi kuruldu.
İŞSİZLİĞE ÇÖZÜM GİRİŞİMCİLİK!
Peki o zaman şöyle sorayım. Siz GYİAD'ın uzun sayılabilecek bir süredir başında olan biri olarak hangi projeleri öne çıkarttınız? Sizi ne heyecanlandırdı?
Biz aslında Türkiye'nin en büyük problemi olan işsizliği bertaraf etmenin en iyi yolu olan girişimcilik üzerine projeler yaptık ve yapıyoruz. Ayrıca eğitim konusunda çok hassasız. Türkiye'de kronik işsizlik sorunu var ama bunu çözerken dönüp bakmak lazım. Mühendis o kadar çok ve aslında sanayi bu kadar çok mühendis istemiyor. Ya da niye bu kadar çok insan bilgisayar eğitimi alıyor. Moda herhalde o yüzden.
Peki siz ne yaptınız? Rapor mu hazırladınız?
Rapordan ziyade doğrudan gençlere iş olanağı sağlayacak projeler geliştirdik. Akademik çalışma yapmadık belki ama Tükiye'nin ilk mikrokredi çalışması olan UNDP veTürk Ekonomi Bankası (TEB) ile 'Altın Bilezikler Mikro Kredisi' projesini hayata geçirdik. Krizde 50 bin liraya varan oranlarda mikro kredi ile girişimcileri destekledik. Sonra KOSGEB ile işbirliği yaptık ve Girişimciliği Geliştirme Sertifika Programı'nı hayata geçirdik. Yüzlerce genç faydalandı. Bunlarla da yetinmedik ve üniversitelerarası 'birFikrinmiVar' isimli bir girişimcilik yarışması düzenledik.