Bodrum Uluslararası Ahşap Yat Yarışı bu yıl 19 yaşında. Guletlerin sezonunu uzatmak düşüncesiyle başlayan bu etkinlik, sadece Bodrum ve yöresine hareket getirmedi, o yıla kadar yelkeni süs olarak taşıyan gulet ve tırhandilleri yelken keyfiyle de buluşturdu. Onların kadrolarına yelkeni öğretti. Bugün bu tekneler ve ekipleri sadece yelken basmıyor, özellikle yelken için gelen müşterilerini de ağırlıyorlar. İnanın, ben bütün bir yıl bu yarışı bekleyen insanlar tanıyorum. Bunun için başta Erman Aras kardeşim olmak üzere, bu işe emeği geçen herkesi tüm kalbimle kutluyorum. Çünkü sponsor problemleri nedeniyle bu organizasyonu gerçekleştirebilmek için neler çektiklerini, kaç kapı aşındırdıklarını ve de ceplerinden, müesseselerinden ne kadar para harcadıklarını biliyorum. Tüm dileğim, hiç değilse önümüzdeki yılın bu bakımdan rahat geçmesi... Pek çok organizasyona olduğu gibi buna da elde olmayan nedenlerle katılamadım. Ama aklım orada kaldı. Ne diyelim, nasip olursa inşallah önümüzdeki yıla... Bu yıl, yarışın rotası yukarıda söylediğim nedenlerle Bodrum yarımadasıyla sınırlı kaldı. Ama katılım yine mükemmel. Dört etaptan oluşan ve toplam beş gün sürecek 19. Bodrum Uluslararası Ahşap Yat Yarışı'na bu yıl 64'ü yarışan 20'si gezi amaçlı, toplam 84 tekne katıldı. Sizlere yazıyı hazırladığım sırada sadece Bodrum - Yalıkavak arasındaki 15 millik mesafe geçilmişti. Tekirdağ Rakısı'nın ana sponsorluğunda düzenlenen yarışın ilk gününde katılımcılar, rüzgârsızlık sebebiyle 'finiş' almakta zorlandılar. Bu etabı sadece dört yat, zamanında bitirebildi. Organizasyonun ne kadar keyifli olduğunu anlatabilmek için yarışçıların bu etapta, Yalıkavak Belediyesi tarafından sahilde lokma dökerek karşılandığını söylemem yeterli olur sanırım.
DÜNYA BASINI İZLİYOR
Bodrum Kupası'na bu yıl yabancı basının ilgisi de oldukça büyüktü. Yarışları yaklaşık 40'a yakın yabancı, 50'ye yakın da Türk basın mensubu izliyor. Bir türlü başlayamadığım bir denizcilik kanalı projem var. Başlayamadık, ama bununla ilgili sürekli çalışıyoruz. İki yıl önce İstanbul Boat Show'da bu projeyle ilgili konuşurken Erman Aras'tan yarışların eski görüntülerini de istemiştim. "Dur," dedi, "bizim yarışları izleyip çeken bir arkadaşımız var. Seni onunla tanıştırayım. İyi ve girişken bir çocuktur. Hem Bodrum'da eliniz kulağınız olur." Ertesi gün genç, canayakın bir adam geldi. Kendini tanıttı: "Ben Fatih Urfalı daha doğrusu Bodrum Fatihi..." "Urfalı'dan Bodrum Fatihi mi olurmuş?" diye takıldım. "Neden olmasın? Ama zaten soyadım Urfalı ama ben Karadenizliyim," diye cevapladı. Elinde bir önceki yarışın görüntüleri vardı. Baştan sona çekmiş, üstelik spikerliğini de yapmış. Birlikte seyrettik. Neler yapabileceğimizi konuştuk. Cin gibi olduğu için, ne yapmak istediğimi uzun uzun anlatmama bile gerek kalmadı. İçtenliği, tevazuu çok hoşuma gitti. Televizyon için startı veremedik ama irtibatımız hiç kopmadı. Denizler Ölmesin diye bir televizyon projesi vardı. Onunla ilgili fikir alışverişinde bulunuyorduk. En son Bodrum Marina'nın önünde karşılaştık. Bir otomobilin içindeydi, neredeyse yarı beline kadar sarkıp "Vaaay Turgay ağabey," diye seslendi, "Bodrum'a gelip de bize uğramamak var mı? Bak Bodrum Fatihi adamı nasıl yakalar?" Bu yıl internetten sürekli Bodrum haberleri geçmeye başlamıştı. Resmen bir ajans gibi çalışıyordu ama bedelsiz. Özellikle magazin haberleriyle pek eğleniyordum. Geçen gün yine bir mesaj geldi. Başlığında "Bodrum Fatihi hakkında..." yazıyor. İçimden "Tipik internet çamurluklarından biridir," diye geçirdim. Şimdi onu bunu ahlaksızca internette karalamak çok moda ya! Maili açmadan çöpe atacaktım. Sonra "Neymiş?'' diye açıp baktım. Ve bilgisayarın başında donup kaldım. Ahmet Mavi, "Bodrum haberlerini birlikte hazırladığımız Fatih Urfalı kardeşimizin vefatı ile ilgili taziyetlerini bildiren dostlara teşekkürler. Haberleri kardeşi Faruk ile geçmeye devam edeceğiz. Ayrıca Denizler Ölmesin projesi de tamamlanacak," diyordu. Maili gönderen arkadaşını buldum. İstanbul'daki evinde şofben zehirlenmesi yüzünden hayatını kaybetmiş ve memleketinde toprağa verilmiş. O çok sevdiği Bodrum yarışına bir hafta kala, üstelik de Bodrum'dan uzakta... Anısına bir şeyler yaptılar mı bilmiyorum, ama ben bu yarış söz konusu olduğunda hep o deli dolu çocuğu, Bodrum Fatihi'ni hatırlayacağım.