Türk yatçılığı, Türk yelkenciliği gelişiyor. Hem de ciddi bir biçimde hem de tüm unsurlarıyla birlikte. Geçtiğimiz hafta Monaco Yacht Show'da sergilenen bir Türk teknesini sizlere yazmıştım. Bu hafta yine yat dünyamız ile ilgili bir haberim var. Ama bu kez Akdeniz'in başka bir köşesinden, üstelik de yarışan bir ekibimizden bahsedeceğim. Şu sıralarda Sardinya Adası'nda dünyaca ünlü Porto Cervo Yacht Club Smeralda'da önemli bir yarış tamamlanmak üzere. Bugün noktalanacak olan 'Moby Mumm 30 Dünya Şampiyonası'na, çeşitli ülkelerden gelen 39 tekne katıldı ve bunların arasında ilk kez bir Türk ekibi de yarışıyor. Mumm 30, dünyanın en önemli yat tasarımcılarından Bruce Farr'ın çizimleriyle üretilmiş gerçek bir yarış makinesi. Ülkemizde Mumm 30, yeni yeni kullanılmaya başladı ve sadece dört adet var. Mandinga, Oğuzhan Jr, Uluç ve Team Sprit II. Buna rağmen yelkencilerimiz kısa zamanda tekneye adapte olup kupaları topladılar. Nitekim geçtiğimiz yıl başta SABAH Açıkdeniz Yat Yarışları ve Deniz Kuvvetleri Kupası olmak üzere pek çok kupa kazanan Mandinga, bir Mumm 30'du. Bu yıl da Mumm 30'lar pek çok kupayı kaldırdı. Böyle iddialı tek tip teknelerle yapılan yarışların keyfi gerçekten de başka olur. Çünkü ancak böyle yarışlarda 'tekne avantajı ortadan kalktığı için' ekiplerin gerçek gücünü daha rahat görebilirsiniz.
İMECE USULÜ BÜTÇE
Moby Mumm 30 Dünya Şampiyonası'nda ülkemizi Oğuzhan Junior ekibi temsil ediyor. Rakipleri arasında America's Cup takımı Malcalzone Latino ekibinin yanı sıra dünya ve Avrupa şampiyonalarına birçok kez katılıp dereceler kazanmış Bagua, Barking Mad, Cheyenne, Cyclone, Dangerous But Fun, Groovederci, Joe Fly, La Marachella Di Dri Dri, Mummy One, Tender of Rapeteus, Uka Uka ve şu anda Dünya Şampiyonu unvanını elinde bulunduran Twins ekipleri bulunuyor. Sedat Gülçağlayan'a ait olan Team Oğuzhan takımının Oğuzhan Junior ekibinde Kaan İş, Kaan Erçin, Kaan Darnel, Sinan Sümer, Can Koçak ve B. Kerem Özkan'dan oluşan yelkenciler yarışıyor. Aslında böyle bir yarışa girmek için ciddi bir bütçe de gerekiyor. Tekneyi gemi ile İtalya'ya göndereceksin, ekibinin uçakla yollayıp dünyanın en pahalı bölgesinde yatıracak, yedirip içireceksin. Sonra da hem tekneyi hem de ekibi geri getireceksin. Bu iş için "Benim," diyen kişiyi bile sallayacak büyüklükte ciddi bir bütçe gerekiyor. Ancak tüm sporcular, yarışa katılabilmek için gerçekten de büyük özveri gösterdi. İmece usulü ile yapılan bütçeye herkes gücü yettiğince katkıda bulundu ve hatta tekneye ağzına kadar kumanya yüklendi. Oğuzhan Junior, bu devler arenasına ilk kez katılmasına rağmen hedefini, ilk yarıya girmek olarak belirlemişti. Düzenlenen ilk yarışı 10. sırada bitirmişlerdi. Yani dünyanın iddialı ekiplerinden yaklaşık 30 tanesini geride bırakmışlardı. Ben yazıyı yazdığım sırada daha yarışların tamamlanmasına üç gün vardı. Elbette bu tür yarışlar pek çok sonuca gebedir, ama sonuncu bile olsalar bu atılımı çok önemsiyorum.