Türkiye'de 'Rum' deyince akla ilk gelen Kıbrıs Rumları olur genelde. Rum sözcüğü aslında 'Romalı' anlamına gelen 'Romeos' sözcüğünün bir bozması olup; Osmanlılar tarafından kullanılmaktaydı. Ancak İstanbul Rumları da -yani Romalılar- genelde, Osmanlılara Türk' değil; 'Osmanlı' anlamına gelen Otomanos' derdi. Kıbrıs'ta yaşayan Helen asıllılara da Türkiye'de yine Osmanlı'dan kalan mirastan ötürü 'Rum' adı veriliyor. Ve Rum' sözcüğü, Kıbrıs'ta eskiden yaşanan acı olaylardan dolayı da Türkiye'de antipati uyandıran bir tanımlama haline geliverdi. Ama bunun nasibini de İstanbul Rumları aldı. KKTC Başkanı Rauf Denktaş, 1960'lı yıllarda Kıbrıs Rumları'nın Kıbrıs Türkleri'ni 'nasıl katlettiğini' her fırsatta anlatır. Ancak gerek bu acı olayların yaşandığı yıllarda, gerekse bu olayların anımsatıldığında kabak her zaman İstanbul'da yaşayan Rumlar'ın başında patlardı.
SILA HASRETİ
1960'lı yıllarında adadaki sol eğilimli Rumları da 'kılıçtan geçiren' faşizan Rum gerillalar, ne zaman herhangi bir Türk köyünü bassa bunun acısını mutlaka İstanbul'da yaşayan Rumlar çekerdi. O zor yıllarda İstanbul sokaklarında Rumca konuşmak; bugünlerde gani gani dinlenen Yunan müziği çalmak ya da mahkemelerde en basit bir davayı kazanmak bile Rumlar için neredeyse olanaksızdı. Bunun sonucunda on binlerce Rum vatandaşı, Yunanistan'a ya da Avrupa'nın çeşitli yerlerine göç etmek zorunda kalmış ve gittikleri yerlerde de İstanbul'un sılasını çekmişlerdi. Hala da çekmekteler. Bu zor yılları günü gününe yaşayanların Kıbrıs adını duyunca hala tüyleri diken diken olur. Kıbrıs'ta bir maytap tabancası patlasa İstanbul'daki Rumlar'ın ödü kopardı. Hele hele 1964 yıllarında Kıbrıs'taki şiddet olayları ve saldırılardan taa 1974'te de adaya gerçekleştirilen askeri operasyonlara kadar İstanbul'daki Rumlar, sanki Kıbrıs'taki faşizan Rumuymuş gibi muamele görmüş olmaktan ve her türlü kin ve nefret duygularından pay almış olmalarından yakınırlar. Kıbrıs sorunu çözülsün çözülmesin; İstanbul Rumları, kendi vatanlarından olmalarına yol açan Kıbrıs davasını bu nedenle pek iplemezler. Ancak İstanbul Rumları Yunan devletinden de şikayetçidir. Çünkü Kıbrıs'taki şiddet olayları sırasında Rumlar Türkiye'den sırf Rum oldukları için Yunanistan'a göç etmek zorunda kalırken; çoğu zaman Yunanistan'da da Türk muamelesi gördüler. İşin komik tarafı, Kıbrıs Rumları, şimdilerde kabul ettikleri geçmişteki hatalarının faturasını İstanbul Rumlarına ve daha sonra sırasıyla batı Trakya'da yaşayan Türk azınlığına çıkartıldığını bilmezler. Bunun böyle olduğu kendilerine anlatıldığında ise şaşırırlar. Aynı, Türkiye'deki yeni kuşağın da İstanbul'da Bizans döneminden yadigar kalan 'Rumların' yaşadığını ve sırf Kıbrıs nedeniyle duydukları rahatsızlıktan dolayı vatanlarını terk etmek zorunda kaldıklarını bilmedikleri gibi.