Kenan Doğulu ile telefonda konuşuyorduk. Niçin yurt dışında olduğunu, yeni projelerini, Avrupa'dan Amerika'ya uzanan heyecanlarını anlattı. Ama bütün bu anlattıklarının içinde en çok dikkatimi çeken sözü şu oldu: "Bunları yapmalıyım. İş işten geçmeden... Artık 30 yaşındayım ve son fırsatım olduğuna inanıyorum..." Her insanın kendini aradığı, içindeki farklı sesleri, farklı renkleri bulma çabasında olduğu dönemler vardır... Kenan da böyle bir dönem yaşıyor işte. Oysa dışarıdan bakıldığında ne kadar da "her şeyiyle tamam" görünür bazı hayatlar... Bitmiyor ama... İnsanın yolculuğu hiç bitmiyor. Biz bu yolculuğu konuşacaktık, söz döndü dolaştı aşka geldi... Hızlı bir çapkın gibi algılanan Kenan meğerse iflah olmaz bir romantikmiş... Ve bir itiraf: Bu yakınlarda kalbine gömmek zorunda kaldığı ama bir gün yeniden karşılaşacağına inandığı bir aşkı olmuş...
* Sahnedeyken müthiş bir ışık yaydığın, herkesi çok eğlendirdiğin söylenir. Nedir orada yaşadıkların? Sertab Erener bir röportajımızda "Seksteki tatminler başka alanlarda da yaşanabilir. Benim de seksin yerine koyabileceğim alanlarım var, çoğu zaman sahnede olmayı tercih ederim" demişti. Buna benzer bir şeyi yıllar önce ben de söylemiştim. Bu tarif edilemeyecek bir duygu. Her şeyden önce inanılmaz bir ego tatmini. Kendini özel hisetmenin en üst sınırı.
* Hastalıklı bir duygu değil mi? Biraz hastalıklı. Bunun fazlası zararlı tabii. İşin bitip dünyanın gerçeğiyle yüzleştiğin zaman bunu dengeleyebiliyorsun. Ama sahnede insan olduğunu hissetmen pek mümkün değil. Orada daha özel, farklı bir durum söz konusu. Çünkü herkesin kullandığı iki kelimeden şarkı yaratıp da bunu binlerce kişiyle söylediğin zaman, o küçük odada seni üzen ya da senin üzdüğün bir kadının hikayesinden çıkmış bir paylaşımı insanlarla paylaşınca, ister istemez onların diline tercüman olmuş gibi bir hisse kapılıyorsun.
* Bu paylaşım acılarını da azaltıyor mu? Azaltıyor tabii. Zaten benim için en büyük dertleşme sahnedeki dertleşme.
ÇOK AŞIK OLUYORUM
* Albümlerine girmiş 78 şarkın var. "Acı çekmeden, üzüntülü olmadan bazı şeyler yazılmaz" sözünden, tüm bu şarkılardaki sözlerin senin yaşadıkların olduğu çıkartılabilir mi? Aşkım Aşkım'ın sözünü ve müziğini rüyamda gördüm. Uyanır uyanmaz da aklımda kaldığı kadarıyla yazdım. Bu konuda özel bir insan olduğuma, görevlendirildiğime inanıyorum. Sürekli sözler vardır kafamda. Her gün yeni bir söz bulmalıyım gibi gelir bana. Rahmetli babam Yurdaer Doğulu'dan aldığım şeyin, bu dünyada hiç kimsenin alamayacağı bir şey olduğunu düşünüyorum. Bunun adı yaratıcılık. Babamı çok hatırlamıyorum ama onun bana bıraktıklarını görüyorum. Ve bana bıraktığı şeyin de insan üstü bir yetenek olduğuna inanıyorum. Aslında dediğin hastalıklı ruh böyle hissetmek oluyor... Ama bu anlamda kendini özel hisseden bir adamım. Bu işle yoğrulmak zorunda kalmış, böyle bir vazifesi olan bir insanmış gibi hissediyorum. Sabah kalktığında "Hay Allah bugün beste yapmam lazım, bugün güzel bir lafım yok" sıkıntıları yaşıyorum. Güzel sözler benim için çok önemli. Bir insanla sohbet ederken de çok önemli.
* Şarkılarının içinde en güzel cümlen hangisi? Çok zor bir soru. Hangi şarkım insanları ilgilendirir de onlar da aynı şeyi algılar bilemiyorum. Bir örnek gerekirse "Senimi benden alma" lafı benim için çok önemli. Öyle küçük, oyuncaklı, çocuksu ama çok şey ifade eden, aşk dolu ama sadece aşk için söylenmeyen, geniş bir yelpazeye hitap eden sözler. "Tutamıyorum Zamanı" şarkısında da çok güzel sözler vardır. "Kaderine yenilmeden aşık olmadan gel..." Bunlar aslında her insanın birilerine söylemek istediği, gerçekçi ama bir o kadar da romantik sözler.
* İlişkilerinde karşındaki insana bu sözleri kullanır mısın? Kullanırım...
* Müthiş bir romantik çıkıyor karşımıza... Ben telefonda mesajlaşırken bile çok romantizm yaşarım. İnsanlar o dijital ortamda bu romantizmin nasıl yaşandığını algılayamazlar. Ama ben çok özenirim mesajlara... Sevgililerime çok özel mesajlar göndermeye gayret ederim. Onlara sanatsal bir ruhun içinde var olduklarını hissettirmeye çalışırım.
* Onların yanıtları da önemli tabii... Benim en büyük aşklarım (iki üç kişidir ), hepsi çok güzel şiirler yazdılar. Çok güzel hikayeleri oldu.
* Sayende yeteneklerini mi keşfettiler? Belki benimle içlerindeki dürtüye cevap veren bir şeyler bulmuşlardır. Ben de öyleyim çünkü. İçimdeki dürtüye cevap veren bir mesaj ya da şiir yazan bir kadın bulduğum zaman, hemen aşık olabiliyorum.
* Beraber olduğun insanlar çok mu özeldi? Bence benim kızlarımın hepsi her zaman çok özeldi. Büyük aşk yaşıyorum. Çok aşık oluyorum ama her zaman olan bir şey değil bu. Yıpranıyorum ama o yıpranmak da aslında beni yeniliyor. Bütün bunlara rağmen bu tavrımla çelişen bir tarafım da var. Evlenmek de istiyorum. Çocuğum olsun, ailem olsun istiyorum. Beraber olduğum kıza da bunu empoze ediyorum. Hem ona, hem ailesine...
* Derler ki; "En güzel kızlar Kenan Doğulu'nun sevgilisi olur". Ne var gerçekten sende, şeytan tüyü mü? Bence duygularım, romantizmim çekiyor. Ben paylaşımcı bir insanım. İddialı bir laf olacak ama sevgilimin ruh halinden çok iyi anlarım. Çünkü çok gözlemciyim. O ne zaman bozulur, neye üzülür, neye sevinir bilirim. Keyifçi bir adamım ben. Hatta "keyif pezevengi" derler. O keyfin içinde bana yaşatılan mutluluğu ben beş katı geri vermeye çalışırım. Gece kulübü çalışmalarını bırakmadan once, bu durum benim kızlarım için çok zor oluyordu. Gece kulübü çalışması insanın bütün sosyal hayatını öldüren bir şey. Gece 12'den sabah 5'e kadar iptal olmuş bir erkek arkadaşının olduğunu düşün. Ve sen bir genç kızsın. Bunu kaldırmak kolay değil.
* "Benim kızlarım" ne demek? İlişkiler bitmiş ama onlarla aranda hala bir bağ var gibi... Yüreğinde kalıyorlar yani... Yüreğimde kalıyorlar, bu doğru... Şarkılarda da kalıyorlar. Ve onlar da hiçbir zaman bilmiyorlar hangi şarkı, kimin için yazıldı. Hayatta da söylemem. Garip bir saklama güdüsü bu. Hangi ilişkide duygularımı nasıl yansıttığımı kimsenin anlamasını istemiyorum. Ancak çok güveneceğim bir insan olursa...
TUĞÇE KIZIM GİBİ
* Şöhretli erkeklerin böyle bir korkusu vardır: Kimseye güvenmeme... Daha önce çok fazla hayal kırıklıklarım yoktu ama son dönemde Tuğçe'nin (Kazas) yaşadığı magazinel hadiseler yüzünden üzüldüm. Yumruğunu sıkıp, sinirlenip, kimseye bir şey söylemek istemediğin andan tut, herkese her şeyi söylemek istediğin ana kadar pekçok duygu yoğunluğunun içinde kaynadığım oldu. Ama yine de hiçbir sevgilime karşı o güven duygusunu kaybetmeyi düşünmüyorum. Ya da potansiyel aşklarıma karşı.
* Benim bildiğim ayrılmıştınız ama her şeye rağmen yine de Tuğçe'nin yanındaydın. Ama öyleyim ben. Kızım gibi görüyorum. Hayatına girmiş, pek çok şey yaşamışsın. Senin yüzünden de bazı şeylerin, yükün altına girmiş, üzülmüş olabilir. Her zaman hepsine sahip çıkarım, nefret etmem. Bazı şeyleri düştüğümüz pozisyonun, bize yaşatmış olduğu çaresizlikler gibi görüyorum. 21 yaşında ünlü olup, bütün Türkiye'nin tanıdığı bir kız olup da böyle çalkantılı bir hayatın içinde var olmaya çalışmak çok zor. Ki ne kadar sahip çıksam da... Hastayken başında çorba yapan biri artık olmadığında ne yapacağını bilemiyor. Ben sevgilim için her şeyi yaparım. Şevkati bulmayı çok seviyorum. Son zamanlarda çok modalaşan bazı kızlar var, kendini düşünen cinsten. Ben öyle ilişkileri sevmiyorum. Biraz eski kafalıyım. Belki de onun için yalnızım.
* Hiç yaşanmamış bir aşkın oldu mu? Yüreğini feth edemediğin bir insan var mı? Evlenmeyi çok isteyeceğim, aşık olup da şartlar yüzünden yaşayamadığım bir aşkım oldu... İlk görüşte aşktı... Şartlardan dolayı olamadı. Bitti ama üç-dört sene sonra bence başlar...
* Kadere inanıyorsun... İnanıyorum. Bir yemin ettik zaten. Birbirimizi aramayacağız diye...
* Yaşanmamış şey bitmiyor mu? O benim hayalim. İnşallah 3-4 yıl sonra kapıyı açtığım zaman orada olur. Konuşmuyoruz ve görüşmüyoruz. Ama birbirimizi takip ettiğimizi biliyorum.