Kökleri 12 bin yıla ulaşan Anadolu'nun günümüzdeki sanatçıları, kendi mitolojileriyle bir ruh birliği içinde sanat üretmeleri halinde özgün yapıtlar ortaya koyabilir mi? Bu topraklarda yaşayan sanatçılar Sümerler'in, Hititler'in, Frigler'in, Bizans'ın, Osmanlı'nın birikimlerinden esinlenip özgün sanat ürünleri yaratarak farklılaşabilirler mi? Ayrıca tarihin her döneminde İstanbul'u kültürel ve sanatsal olarak besleyen Anadolu, günümüzde de kültür ve sanata kaynaklık edebilir mi? Danışma Kurulu'nu Ali Akdamar, Refik Durbaş, Devrim Erbil, Gürol Sözen, Adem Genç, Ara Güler, Ferit Özşen, Leyla Pınar Tansever, Tilbe Saran ve Erkal Yavi'nin oluşturduğu 'Sanatın Anadolu Aydınlanması' projesi, 2008'den yılından bu yana işte bu soruların yanıtlarını arıyor. Lisans Kırtasiye, Beyoğlu Belediyesi, The Marmara Pera, Scala Matbaası ve Pin Markalama Çözümleri tarafından desteklenen proje kapsamında Danışma Kurulu üyeleri tarafından Anadolu'da 25 okul ziyaret ediliyor. İki aşamada gerçekleştirilen bu ziyaretlerin birincisinde katılımı sağlamak amaçlanıyor, ikincisinde ise projenin yürütülmesi için temel esaslar saptanıyor. Okul yönetici ve öğrencilerinin de katılımıyla konferans ve seminerler düzenleniyor. Şimdi, bütün bu çalışmaların meyvelerini toplama zamanı... Bu amaçla 2010 yılı içinde düzenlenecek 18 sergiden ikincisi 'Farklılıkların Armonisi' başlığı altında 29 Nisan'da The Marmara Pera Sanat Galerisi'nde açıldı. 15 Mayıs'a kadar izlenebilecek sergide Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi öğretim görevlileriyle öğrencilerinin resim, özgünbaskı, grafik tasarım ve karışık teknik çalışmalarından oluşan 29 yapıt yer alıyor. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Resim Bölümü Başkanı Ali Osman Alakuş'un serginin açılışında yaptığı konuşmada da belirttiği gibi, "Diyarbakır bugün de içinde Türk'ü, Kürt'ü, Arap'ı bulunan farklı etnisite ve Müslümanların yanı sıra Hıristiyanı, Ermenisi ve Süryanisi ile yüzyıllarca bir huzur ve mutluluk kenti olarak yaşanan bir nezih diyar diye bilinir." Yine Alakuş'un deyişiyle elbette bu kadar farklılıkların bulunduğu bir kentte sanatsal bir projeye tema bulmak için zorlanmaya da hiç gerek yoktu. Çünkü farklılıklar evrenin her tarafında bütün çıplaklığıyla görülmekte. 'Farklılıkların Armonisi' sergisi de işte bütün bu görüş ve anlamların bir özeti niteliğinde... Diyarbakır'dan kültürel mirasımızın bir aynası...
BİR SAYGISIZLIK NİŞANESİ
İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı'nın katkılarıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür AŞ'nin yayımladığı 'İstanbul'u duyan, tadan, yaşayan ve yazmakla kalmayıp edebiyat ve estetik planında onu yeniden inşa eden 100 İstanbullu yazarın hayatını, İstanbul'la ilgili yazarlık macerasını ve eserlerden yapılmış kısa alıntıları içeren,' bir kitap düşünün. İstanbul'un 100 Yazarı adı gibi, künyesine baktığınızda oldukça da ciddi bir çalışma olarak görünüyor. Hazırlayanlar: Kübra Andı, Mehmet Samsakçı; Yayın Danışmanı: Nevzat Bayhan; Yayın Danışmanı: Prof. Dr. M. Fatih Andı; Yayın Koordinatörü: Hasan Işık; Dizi Editörü: Mustafa Kula... Şimdi dikkat edin, Danışma Kurulu: Prof. Dr. İskender Pala, Ahmet Kot, Metin Celal, Gültekin Çizgen, Adnan Özer ve Ömer Faruk Şerifoğlu... Bu kalabalık kadro, hiç mi bu kitaptan bir nebze olsun tek satır okumadı? Yazarlar üzerine yalapşap saptamalar, yalan yanlış bilgiler, Tanzimat Edebiyatı'ndan kalma bir dil... Bütün bunlar mı Avrupa Kültür Başkenti olarak 'İstanbul'un yüzleri?' Ayrıca merak ediyor ve kendi adıma sormak istiyorum, hangi yazardan izin alındı, hangi yazara 'nezaket' babında olsun bir kitap gönderme inceliğinde bulunuldu? İstanbul'un 100 Yazarı kitabını, yazılış ve yayımlanış biçimiyle İstanbul'u yazan yazarlara bir saygısızlık nişanesi olarak saklayacağım kitaplığımda...
İNADINA ŞİİR
Anne kar yağıyor uykuma bedenim değil rüyalarım üşüyor Anne geceyi kaldır üzerimden güneşi sar bedenime Sevgine sar beni anne REFİK DURBAŞ