Behçet Necatigil'in dediği gibi, "Adı, soyadı: Kemal Özer, (açıldı parantez; doğduğu yıl: 9 Mart 1935 İstanbul çizgi - öldüğü yıl: 30 Temmuz 2009 İstanbul, bitti: kapandı parantez)." Geçen salı günü Kemal Özer de ömür defterinin son yaprağını imzaladı. 1955'te İstanbul Erkek Lisesi'ni bitirdi. Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü, birlikte okuduğu Adnan Özyalçıner, Konur Ertop gibi yarıda bıraktı. 1961-81 arasında Cumhuriyet gazetesinde düzeltmen olarak çalıştı. Daha önce de 1956-60 arasında 29 sayı çıkan a dergisiyle 1972'de benim yazı işleri müdürlüğünü yaptığım Yeni a dergisinin kurucuları arasında yer aldı. 1965-70 arasında şiir ve sinema kitaplarının yanı sıra 20 sayı Şiir Sanatı dergisini çıkardı. Bir ara Varlık dergisini yönetti. Türkiye Yazarlar Sendikası ikinci başkanlığında bulundu. Özetle, ömrü boyunca edebiyat dünyasında yer aldı. Türk ve dünya edebiyatında dünya görüşünü, inanç evrenini değiştiren kimi şair ve yazarlara rastlanabilir, rastlanmıştır da... Bunlar 'dönek' diye de nitelenebilir. Kemal Özer hem dünya görüşünü hem de yaşam biçimini kökten değiştirerek bir 'dönüşüm' yaşamıştır ki, bunun bir örneği dünyada yok gibidir. Özer, İkinci Yeni şiir akımının en çok sözü edilen şairlerinden biriydi. İlk üç kitabı Gül Yordamı (1959), Ölü Bir Yaz (1960), Tutsak Kan'da (1963) biçim ile içeriği kaynaştırdı. Yalnızca şiirin kurallarını göz önünde tutarak saf şiirin ardından yürüdü. Yoğun imge ile örülü, çok katmanlı bu şiirlerini toplumdan, toplumculuktan uzak tutmaya çalıştı. Düzyazıda da ustaydı. Seçilmiş Hikayeler dergisinde öyküleri çıktı. Daha sonra çocuklar için yazdı. Anılarını kelimelere döktü. Şiirin sorunlarını irdeledi. Bir 10 yıl şiirin uzağında kaldı. 1965'te İstanbul'a geldiğimde ilk tanıdığım şairlerden biriydi. Beyazıt Beyaz Çarşı'da açtığı Uğrak Kitabevi'nde bir süre çalıştım. Aksaray'da, bir zamanlar a dergisinin de idarehanesi Azimkar sokaktaki baba evinde kiracı olarak kaldım. 1969-81 arasında da Cumhuriyet gazetesi düzeltme servisinde birlikte çalıştık. Benim ilk kitabım Kuş Tufanı'nın adını koyan da Kemal Özer'dir. 12 Mart ile birlikte Kemal Özer, artık 'dönüşüm'ün eşiğindeydi. 1973'te yayımlanan Kavganın Yüreği ile şiire yeni bir başlangıç yaptı. Şiirlerinin temasını artık politik ve güncel olaylar oluşturuyordu. Toplumsal ve siyasal olaylara, insanların bu olaylar karşısında tepkilerine, duygu ve düşüncelerine tanıklığı ön planda tuttu. Asıl adı Özer, soyadı Özler'di. Mahkeme kararıyla adını 'Kemal Özer' olarak değiştirdi. Bu arada evini ve evliliğini de... Lise sıralarından beri sevip evlendiği eşini bırakıp sosyalist bir ülkeden, şiire meraklı, birlikte çeviriler yaptığı bir bayanla yeni bir düzen kurdu. Güleryüzlü, hoşsohbet, ironiye açık bir kişiliği vardı. Bir kelimenin çağrışımının getirdiği konu üzerine saatlerce konuşabilirdi. Gençliğinde Beşiktaş spor kulübünde atletizm yapmış, derece dahi almıştı. Bir futbol takımını antrene edecek kadar da futbol bilgisi bulunuyordu. Son yıllarda merdivenden düşmüş, kalça kemiğini kırmıştı. Baston ile dolaşıyordu. Bir süre sonra iyileşti. Fakat bastonu yine de elinden bırakmıyordu. Bir gür edenini sorduğumda, "Benden çok ona hürmet ediyorlar. Elimde baston olunca otobüste yer veriyorlar, kuyrukta fazla bekletmiyorlar," demişti. Son şiir kitabı Temmuz İçin Yaralı Semah, 2 Temmuz 1993'te Sivas Madımak Oteli yangının yol açtığı ölümleri, ölümlerin yol açtığı duyguları, tepkileri anlatıyordu. 2 Temmuz'da toprağa verildi. Toprağından ışık eksik olmasın...
İnadına Şiir
Kuş
Bir de kör kuşa düşman olma
Bu günler canımı sıkıyor
Refik Durbaş