Türkiye'nin en iyi haber sitesi
REFİK DURBAŞ

Kardiyopulmoner bypass mı?

“Gaa’da silindi, örtüldü. Median sternotomi sonrası eş zamanlı olarak LİMA ve safen ven grefti hazırlandı. Perikard açıldı. Sistemik hiperinizasyonu takiben standart kanülasyon yapılıp kardiyopulmoner bypass’a geçildi. Kross klemp konuldu. Antegrad kardiyoplejisi ile arrent sağlandı. Kross klemp kaldırıldı. Side klemp ile proximal anastomoz yapıldı. Kardiyopulmoner bypass’tan sorunsuz çıkıldı. Protamin verildi, hasta dekanüle edildi. Drenler ve pace teli yerleştirildi. Kanama kontrolünü takiben katlar anatomik olarak kapatıldı. Operasyon sonlandırıldı.” Yukarıdaki satırlar Van Kalesi’nde bulunan bir Urartu tabletinden değil, hasara uğramış kalbimin ‘ameliyat raporu...’ Yani 80 gün önce 15 dakikalığına girip de 15 saat sonra yoğun bakımda gözlerimi açtığım ‘koroner bypass’ ameliyatının raporu. Kendime geldiğimde ilk sorum: “Bana ne oldu?” Ameliyatı gerçekleştiren sevgili doktorum Nevzat Doğan’ın yanıtı kısa ve net: “Üzerinden 20 tonluk bir TIR geçti.” Ameliyat gerçi beş saat kadar sürüyor. Bir saatten biraz fazla zaman da kalbim durdurularak bedenim bir makineye bağlanıyor. İşte o bir saat içinde kalbimin ve beynimin ‘hatıra defteri’nin baştan sona silinmesini ister miydim? Herhalde istemezdim. 60 yaşından sonra yepyeni, tertemiz sayfalı bir hatıra defteri ne işe yarardı? Anılarıyla yaşlanmak en çok şairlere yakışır çünkü? Bu köşede yazamadığım 80 gün içinde bir güzel insanın, bir sanatçının onurlu davranışı hayatımın anlamlı anıları içinde yer aldı bile. Bu sanatçı Genco Erkal’dı. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Genel Başkanı Türkan Saylan’ın Kardelenler‘inin kitabını yazan bir yazarımız, bir televizyon programında kitabını nasıl yazdığını anlatırken önce bir açıklamada bulunuyor, sıkıyönetim günlerini hatırlatırcasına, ne ilgisi varsa, sözlerine “Cumhurbaşkanına da başbakana da karşı değilim,” diye başlıyordu. Aynı günlerde, yaşamının 50 yılını özellikle politik tiyatroya adadığı için Aydın Vakfı Ödülü’nü alan Genco Erkal, ödül töreninde şöyle konuşuyordu: “Aydınlık geleceğe ulaşmada en büyük sorun eğitimdir. Ama nasıl eğitim? İnsana kul olmayı öğreten bir eğitim değil, kendi kaderini kendi çizen, özgün bir insan olmayı gerektiğine inandığım bir eğitim. Bu nedenle bu değerli ödülün onurunu kendime ayırıp, parasal yanını eğitime bağışlayacağım. Bu çeki Türkan Saylan’a vereceğim. Onun bu parayı en iyi şekilde değerlendireceğine inancım sonsuz. Yarın sabah evinde ziyaret ederek, bu çeki kendisine ulaştıracağım.” Ödülün parasal yanı mı? Herhalde o bayan yazara sponsoru firmanın ödediğinden çok fazlaydı, ama Erkal zarfı açıp ödülün kaç lira olduğuna bakmamıştı bile... Hasarlı bir kalp, ameliyattan sonra ilaçlarla, sağlıklı beslenmeyle, bedenin dinlenmesiyle onarılabilir. Tabii bir de onurlu, yürekli, sahici sanatçıların bu tür davranışlarıyla... Çünkü beli bükülmeyen onurlu tavır, dik duruş, ruha olduğu kadar kalbe de yararlıdır. Bu duruşu sergileyen Genco Erkal’a ne mutlu... Ve ne mutlu bana, Erkal gibi bir arkadaşım var. Ey sevgili okur, tabii sana da yeniden, bir daha merhaba...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA