"Pembe Beyaz, Aydınlık İçinde, Karanfilli Saksı, Uzun Atlar Denizi, Sırtımızda Kızgın Güneş, Unutma Onları, Yaz ve Yağmur, Gül Sevgili Yurdum... Bütün bunlar Ali Püsküllüoğlu adını taşıyan şiir kitapları ve bunların toplamı Babadat... Ali Püsküllüoğlu'nun 1981'de Türk Dili dergisinde çıkan Şiirimin Kökleri başlıklı yazısı, şiirinin anahtarı olabilecek kimi ipuçlarına da taşımakta. Özellikle de şu satırlar: 'Şiir yaşamdan, yaşantılardan damıtılır. Yaşam, kişinin doğuşuyla ölümü arasındaki sürenin çeşitlilikleridir. Ozan kişi, bu çeşitlilikten süzer şiirini.' Püsküllüoğlu'nun şiiri de yaşamdan, yaşantılardan damıtılan bir şiir. İkinci anahtar ise Püsküllüoğlu'nun 'sözcük' tutkusu... Bu yüzden değil midir şiir kitaplarından çok, şiir kitaplarının da boyunu aşan dil ve sözlük çalışmalarında adının olması... Ben önce, Uzun Atlar Denizi ve Sırtımızda Kızgın Güneş ile tanıştım Püsküllüoğlu'nun şiiriyle... Bunların doğum tarihi, yani 1960'lı yılların başı, benim şiire başladığım yıllara denk düşmekteydi. Şimdi bakıyorum da bu kitaplardan önce yazdıkları, kendisinin de adı geçen yazısında da altını çizdiği gibi, Garip şiirinin çekim alanında. Uzun Atlar Denizi dönemi ise adının çağrıştırdığı gibi İkinci Yeni şiirinden izler taşımakta. Unutma Onları'ndan sonra ise yine bir durulma, arınma şiiri... Ve güncel olayların şiire yansıyışı... Gerçi Sırtımıza Vuran Güneş ile Unutma Onları ardı ardına gelen bir şiirler toplamı ama yayımlanışları arasında tam on bir yıllık bir süre bulunmakta. Bu da bir şiirin değişimi için az bir süre olmasa gerek. Ki böylesi 'yapay' ayrımlar bulunsa da Püsküllüoğlu'nun şiiri başlangıcından beri, Yaşar Kemal'in romanları gibi Çukurova toprağına bağlı. Üstü başı toprak kokan bir şiir... Dağa yakın, kente uzak bir şiir... Ak atlara binen rüzgârın şiiri..." Yukarıdaki satırları 8 Nisan 1998'de Yeni Yüzyıl gazetesinde yazmışım. Ali Püsküllüoğlu geçen salı günü aramızdan ayrıldı. Emin Özdemir'in dediği gibi o da Türkçenin toprağında artık...