Michael Jackson şanslıydı. Bir efsane olması için erken yaşta ölmesi gerekmedi: hele James Dean veya Marilyn Monroe gibi adlarla kıyaslanırsa...Gerçi çok yaşlı da değildi: Kader onu 51 yaşında aramızdan alıp meçhule götürdü. Ama Jackson, ayrıca bir başka açıdan da şanslı. Onun son günlerini, haftalarını saptayan görüntüler var. Keşke aynı şey, ölümleriyle efsaneleşen diğer sanatçılar için de gerçek olsaydı... 50 küsur konserlik dev turnesine sadece birkaç hafta kala ölen Jackson'un tüm provaları filme alınmıştı. Los Angeles'in iki ünlü mekânında, The Forum ve Staples Center'deki provalar, dansçıların seçiminden başlayarak birkaç kamera tarafından filme çekilmişti. Oysa eğer konserler gerçekleşseydi, o hazırlık görsellerine kimse rağbet etmeyecekti. Bu durumda, bir avuç yatırımcının zekâsını ve önsezisini övmek mi gerekiyor? Yoksa ilginç olabilecek her şeyi kaydeden ve koruyan Batı zihniyetini takdir etmek mi? Ne olursa olsun, karşımıza gelen film müthiş. Öncelikle Jackson hastaları için...İdollerinin son halini, son danslarını, son şarkılarını kusursuz biçimde saptanmış olarak görmek. Ve onun
Billy Jean'den
Man in the Mirror'a kimi en ünlü şarkılarına getirdiği farklı yorumu dinlemek... Ayrıca, sanırım yine onun hayalgücüyle ortaya çıkan, o Rita Hayworth, Humphrey Bogart ve Edward G. Robinson'lı sinema bölümü öylesine görkemli ki... Ama en önemlisi, gerçek bir şovun tüm hazırlıklarına tanık olmak, ortaya çıkan sanat olayının nasıl büyük bir emek, çaba ve sabırla oluştuğunu izlemek...Bir şovun hazırlanması, meraklıları bilir, müzikal sinemanın en gözde motiflerindendir. Bir sürü sanatçı toplanır, şarkılar söylenir, danslar edilir. Ve ortaya bir gösteri çıkar. Ama burada, bu klasik şema gerçeğin bir yansıması. Üstelik trajik tonlar taşıyan bir gerçek bu: Çünkü hazin finali biliyoruz. Ve bu bilgi ışığında, her Jackson görüntüsü kendisini aşan bir dramatik boyut kazanıyor: O ünlü 'ay yürüyüşü' yerliyerinde, ama çevikliği hayal mi olmuş? Yüzü artık karikatürle yaşlı kadın arası bir şey olmuş, ama en çok da Katharine Hepburn'a mı benzemiş? Ama asıl önemli olan, bu filmin isteği dışında da olsa-dev sanatçının vasiyet-filmi olması. Onun kusursuzluğa erişme çabası, ayrıntı saplantısı, inanılmaz ritm duygusu... 20. yüzyıl müziğini, son çeyreğinde radikal bir biçimde değiştirme başarısı. Ve de onun belki bilinen, ama biraz gölgede kalmış yanları. Biraz naif biçimde sevgiden söz etmesi: "Bu gösteri insanlara sevgiyi hatırlatacak o". Ya da o tutkulu çevreciliği... Öyle ki, o artık asla göremeyeceğimiz şov, anlaşılan görkemli bir çevresel mesaja dönüşecek ve bizlere şu üç-beş yıl içinde önlem almazsak, dünyamızı kaybetme tehlikesini hatırlatacakmış... Birçok açıdan ilgiye değer bir film, rock müzik denen olaya birazcık aşina herkes için nefis bir gösteri.
MICHAEL JACKSON: THIS IS IT ***
Yönetmen: Kenny Ortega
Görüntü: Kevin Mazur
Müzik: Michael Jackson Bir Warner Bros filmi.