Narlıdere Fotoğrafçılık kursu kursiyerleri haftada bir kez teorik olarak öğrendiklerini ayda bir kez farklı doğal ve tarihi güzelliklere düzenlenen gezilerde pratiğe dönüştürüyor. Düzenli gezilerden farklı olarak kursiyerlerin bir bölümü de küçük gruplar halinde Şirince, Birgi, Cunda, Foça, Tire gibi görsel malzeme çeşitliliği fazla yerleşim yerlerine fotoğraf turları düzenliyor. Bu gruplardan biri de geçenlerde Foça'daydı. Fotoğraf çekmekten ve tanık oldukları güzellikleri paylaşmaktan büyük keyif aldıklarını söyleyen kursiyerler, zaman zaman çiseleyen yağmura da aldırmadan ilçenin sokaklarını, çarşısını, sahilini dolaşarak en güzel kareleri elde edebilmek için birbirleriyle yarıştılar. Grubun üyeleri fotoğraf turu sırasında Foça hakkında bilgi sahibi de oldular. Fahriye Kumova Çiçek, Gülşen Yıldırım, Neslihan Bilge Aytan ve Aykut Fırat'tan oluşan grup ilçenin sokaklarında dolaşırken Foça'yı tanıtma görevi de bana düştü. Foça, daha ilk görüşte insanı etkileyen bir yer. Denize bakarsınız önde balıkçı tekneleri, arkada derin mavilikler ve ötede küçücük adacıklarla güzeller güzeli bir koy. Karaya dönersiniz daracık, taş döşeli sokakları, eski evleri ve sıcacık insanları ile güzeller güzeli bir küçük ilçe. Bunların hepsine birden Foça deniliyor ve buraya gelenleri ilk görüşte sarıp sarmalayıveriyor. Foçalılar ilçeyi şimdilerde nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan sevimli Akdeniz fokları ile simgeleştiriyorlar. Ama Foça'nın asıl simgesinin horoz olduğunu kimse bilmiyor. Foça'ya girince bir horoz heykeli görürsünüz. Bundan yüzlerce yıl önce Phokaialılar, yani Foça'nın eski sakinleri tahtadan horoz heykellerini meclislerine, tapınaklarına ve gemilerinin burunlarına koyarlar. Foça'da bugün de bir yerlerde bir altın horoz olduğuna inanılıyor. Bir sürü insan yıllardır altın horozu arayıp duruyor, fırsat bulurlarsa da sağı solu kazıyorlar. Gerçekte altın horoz Foça'nın ta kendisi. Phokaialılar, 50 kürekli 500 yolcu alabilen gemilerle Mısır ve İonia kentleri arasında ticaret köprüsü kuruyor. Akdeniz'in fırtınalarına, sert dalgalara dayanıklı olan hızlı gemileri ile limandan limana koşan Phokaialılar kültür de taşıyorlar gittikleri yerlere. Fransa'ya alfabeyi götürmüyorlar, Akdeniz'in birçok kıyısında zeytincilik yaygınlaşıyor. Zengin bir kent haline geliyor Foça, parası değer kazanıyor. Phokaialılar, MÖ. 6. Yüzyıl'da Persler'e teslim olmamak için yıllarca yaşadıkları kenti terk ediyor ve o altın çağ bir daha geri gelmiyor. Eski Foça'dan Yeni Foça yönüne doğru giderken ard arda göreceğiniz Mersinaki koyları bölgenin en güzel plajları. İki Foça arasında eski değirmenleri, denize dimdik inen yarları ve kıyısındaki kumsalları, tertemiz otelleri, küçük ve sevimli pansiyonları ve Küçükdeniz kenarına sıralanmış balıkçı lokantaları yer alıyor. Foça tıpkı Ayvalık gibi adalar beldesi. Çevredeki irili ufaklı pek çok adaya ve koya günübirlik tekne turlarıyla ulaşabilir ve özel bir tekne de kiralayabilirsiniz. Foça'ya yarım saat uzaklıktaki Orak Adası'nda benzerine başka bir yerde rastlanmayan siren kayalıklarını görebilirsiniz. Eğer şansınız varsa bölgede Akdeniz Fokları'nı da görebilirsiniz. İkinci durağınız ise Foça'nın tam karşısında bulunan ve 15 dakikada ulaşılabilen İncir Adası. İngiliz Burnu'nun karşısındaki adada antik yerleşimden izler bulacaksınız. Mezar odası, kayalara oyulmuş mum yerleri, su kanalları, süzme havuzları, mağaralar, Kybele kabartmaları ve tapınak kalıntıları gezinizi ilgi çekici hale getirecek. 12 özel çevre koruma alanından biri olarak bilinen Foça aynı zamanda 12 İon kentinden biri olan Phokaia'nın kalıntıları üzerine kurulmuş, yeraltında birçok tarihi döneme ait eserlerin bulunduğu önemli bir yerleşim yeri. 1989'da başlayan kazı çalışmaları sırasında Phokaia'nın, o güne kadar bilinenin de ötesinde çok büyük bir antik kent olduğu anlaşıldı. Ünlü tarihçi Heredot'un söz ettiği kent surunun, bir inşaat temelinin kazısında, rastlantı sonucu ortaya çıkarılışı, arkeoloji çevrelerinin dikkatini bir anda Foça'ya çekti. Kent suruna "Herodot Duvarı" adı verildi. Bugünkü Foça'nın her yerinde, sokaklarda, binalarda ve tarlalarda, daha ötesi denizde Phokaia'nın çeşitli dönemlerine tanık olabilirsiniz. Kybele'ye (M.Ö. 580) ait tapınma yerinin üzerindeki surda, Arkaik, Roma, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine ait kesitleri bir arada görebilirsiniz. Osmanlı döneminde yapılmış bir taş binanın herhangi bir yerinde kent surundan alınmış taşlarla karşılaşabilirsiniz. Veya roka, maydanoz satan bir köylünün tezgah gibi kullandığı taşın Roma dönemine ait mermer blok olduğunu görebilirsiniz. Kıyıları balık ve yosun kokan bu ilçede, canınız isterse eğer, her yerde denize atlayıp yüzebilir, sabah çayını ağını onaran bir balıkçı ile paylaşabilirsiniz. Foça'yı görmek bir şans; yaşamak ise bir ayrıcalıktır. Gün batımının her mevsim güzel olduğu Foça'da yelkovan kuşları, martılar, balıkçıllar, ada güvercinleri, tavşanlar, orkinoslar, yunuslar, foklar alıp başka aleme götürür insanı. Foça'ya adını veren foklar, bu kent için özel bir öneme sahiptir. Balıkçılar zaman zaman ağlarını yırtmalarına karşın foklara sevgiyle yaklaşır ve korurlar.