Kula günümüze kadar bozulmadan gelebilmiş bir anıt kenttir. Yapılar mimari açıdan eski kent yerleşmemizin bozulmamış tipik örneğini oluşturduğu için bu özelliği Kula'ya "Anıt Kent" özelliğini kazandırmaktadır. Kula ve benzerlerinin korunması kentsel yaşam ve kültürel süreklilik ve örnek açısından önemi büyüktür. Yıllardır o çevrede oturmuş, aldığı geleneksel yaşamını sürdürmekte olan Kula halkı için de "Tarihi Kula" kent dokusunu korunması bir ihtiyaç haline gelmiştir.
KALENİN İÇİNDE
Kula aslında kale içi bir yerleşimdir. Çünkü bugün bile kullanılan isimler (Demircikapı, Seferkapı) ilçenin bu özelliğini doğrulamaktadır. Bugün için kale kalıntıları görünmüyorsa da kalenin varlığı açıktır. Bu nedenle de doku çok sıkışıktır. Şehir merkezi ve çekirdekler düzlükte yer almaktadır. Evler ise çekirdek etrafında mahalle birimleri halinde görülmektedir. Sokakların ancak bir yük hayvanının geçebileceği kadar dar oluşu evlerin sokak kenarında sıralar halinde yer alması, meydan olmaması ve yer yer sağlık koşullarına uymayan yerleşmelerin bulunması karakteristik bir kale içi dokusunu oluşturmuştur. Sokakların en çok 100 metreden sonra kıvrılma ve kırılması organik dokuyu yaratmıştır. Kula'da evler iç içe gelecek şekilde sıkı bir doku görünümündedir. Hatta evlerin çatıları sokakları örtmüştür. Kula sokaklarında yağmurda ıslanma şansınız yoktur, Kula'da damların altı kurudur, misafirin de yoludur. Kula evleri 18. Yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu'nun yönetimi altındaki hemen her bölgede karşımıza çıkan ve Türk Evi olarak tanımlanan ahşap evlerdir. Gerek plan, kuruluş ve gerekse ahşap, alçı ve kalem işi gibi zengin sistemleriyle bu dönem Osmanlı Sanatı'nın başarılı örnekleridir. 19. Yüzyıl'da devam eden yapı şekliyle Kula İlçesi tipik bir Osmanlı kent dokusuna sahiptir. Kula'da yaklaşık 3 bin tarihi özelliğe sahip ev bulunuyor ve bu evlerden 880'i tescillendi ve koruma altına alındı. Tarihi Kula Evleri genellikle iki katlı olup, ahşap olarak yapılmışlardır. Üst katlar sokağa doğru çıkıntılı olup, kiremitle örtülü çatılar bir saçak ile biter. Bu saçakların alt kısmında süslemeler vardır. Pencereler tahta kepenklidir, iç kısmı avlu ya da bahçe ile bir bütün olup günlük yaşam biçimi ile uyumlu bir yapıdadır.
KÖŞK ODASI VAR
Tarihi Kula Evleri'nin kerpiç dolgulu zemin katı genellikle taş, taşıyıcı sistemi ağaç yapı tekniği ile inşa edilmiştir. Alt katları genellikle penceresiz ya da az pencerelidir. Evlerde baş ve köşk odaları vardır. Bu odalarda ahşap işlemeli davlumbazlar bulunmaktadır. Tavanlar işlemelidir. Oda kapılarında hayata bakan dış kapıları çok parçalı ve işlemelidir. Kula Evleri'nin hepsinde bir avlu yer alır. Avlu en az 3 metre yükseklikte bir duvar ile çevrelenmiştir. 18. Yüzyıl ile 19. Yüzyıl ilk yarısındaki örneklerde eve giriş çoğunlukla avludaki çift kanatlı ahşap bir kapı ile sağlanır. Kula Evleri genellikle iki katlıdır. Zemin katta ahır, kiler, mutfak gibi mekanlar yer alır. Fırın ve tuvalet çoğunlukla avlunun bir köşesindedir. Sofalı evlerde tuvalet evin içine alınmıştır. Evin plan tipini belirleyen üst katta günlük yaşamın geçtiği oturma mekanları bulunur.
BAŞ ODA MİSAFİRE
Açık sofalı evlerde genellikle üst katın bir cephesi sokağa, bir cephesi de avluya bakar. Hayatın sokağa bakan cephesi kapatılarak buraya ahşap kafesli ya da parmaklıklı pencereler yerleştirilmiştir. Avluya bakan yönü bazı evlerde açık, bazı evlerde ise kapalıdır. Üst kattaki odalardan bir veya ikisi baş odadır. Bunlar daha özenle süslenmişlerdir ve genellikle sokak tarafındadırlar. Türk evlerinde çeşitli amaçlara göre düzenlenen odalara rastlanmaz. Her oda yemek yeme oturma ve benzeri eylemleri karşılar. Kula Evleri'ndeki odalar muhtelif şekillerde kullanılmıştır. Bununla birlikte baş oda genellikle misafirler için ayrılmıştır. lerKula Evleri büyük aile yapısına ve yaşamın önemli bölümünü evde geçiren kadına göre düzenlenmiş, günlük yaşam, yazları avluda, bahçede ve hayatta; kışları ise ara katta ya da ikinci katta geçer. Evlerin bahçeleri de ev için yeterli sebze ve meyve yetiştirilmeye uygundur.