Kartepe Zirvesi'nde konuşan AB Genişlemeden Sorumlu eski Komiseri Gunter Verheugen, "Burada bir Avrupa vatandaşı olarak karşınızdayım. 15 Temmuzda ben Almanya'da değildim. Ama çok yakındım. Çok derinden bir şok yaşadım. Böylesi bir şeyin gerçekleşeceğine ihtimal veremedim. Türkiye'nin askeri müdahaleler ile ilgili bir geçmişi var. AB'de herkes şuna inanıyor bu tarih sonra erdi. Hükümet askeriyeyi, askeriye hükümeti kontrol edemez. Bu İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra böyle görülmektedir. Bu aracın artık Avrupa'da neden kullanılmayacağına gelecek olursak Avrupa bütünleşmeye başladı. Çünkü Avrupa'nın entegrasyonu halkların ve ulusların iyi komşuluk gelecekleri içerisinde yaşayabileceğini garanti altına alınır. Darbeleri meşrulaştırma güdüsü farklı bir şekilde ortaya çıkıyor. Türkiye yıllarca demokrasi ye engel koyan diktatörlüğünün hüküm sürüdüğü bir ülke olarak söylendi. Ben her yerde güçlü gösteriler görmeyi bekledim.
"TÜRK TOPLUMU HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜN HER ŞEYDEN ÖNCE GELDİĞİNİ GÖSTERDİ"
Ben AB liderlerinin de bir araya gelip birlik beraberlik mesajı verip bu girişimi kınayacaklarını bekledim. Türk toplumu ciddi bir şekilde bu girişimini üstesinden geldi ve hukukun üstünlüğünü her şeyden önce geldiğini gösterdi. Mesela böyle bir şey İtalya'da olsaydı tepki nasıl olurdu. İtalyanlar kahramanca hareket ettiler sonsuza kadar hatırlanacaklar şeklinde yorumlar çıkardı. Söz konusu Türkiye olunca böyle oluyor. Türk Cumhurbaşkanı burada mağdur değil buradan çıkarı olduğu tasvir ediliyordu. Avrupa'daki gazetelerde. Türk Cumhurbaşkanına darbeyi kendisinin planladı suçlamalarında bulunuldu. Bu kabul edilmezdi. Batı Avrupa ülkelerinde bir terör saldırısı olursa, o aynı seviyede birlik beraberlik görülemiyor İngiltere Almanya'da görülen beraberlik Türkiye'ye gösterilmedi. Türkye'nin diğer problemlerinde bütünlüğüne zara gelmemeli"dedi.
"TÜRKİYE'NİN AVRUPA BİRLİĞİ'NE İHTİYACINDAN ÇOK AVRUPA BİRLİĞİ'NİN TÜRKİYE'YE İHTİYACI VAR"
"AK Parti iktidara geldiği yıldan sonra Türkiye şu zamana kadar en hızlı şekilde reformları hayata geçiren ülke oldu" diyen, Verheugen, Avrupa sınırları içerisinde. Özellikle de çoğunlukla Müslüman nüfuslar için Türkiye rol model haline geldi. AB bir Hristiyan kulübü değildir. İnanç özgürlüğü dinin getirdiklerini uygulama özgürlüğünü de kapsar. Din ve inanç özgürlüğünün de korunması gerekir. Farklı inançların birbirine saygı gösterme gerekliliği bu noktada zor ilişkileri rahatla bilir. Biliyoruz ki pek çok ülkede Müslüman toplumlarda şuna bakıyoruz Mesela AB Türkiye'ye nasıl davranıyor. Nasıl bakıyor. Avrupa entegrasyon sürecine katılımı 1963 yılında başladı. 1999 Helsinki kararında Türkiye ayrımcılığa maruz kaldı. Diğer ülkeler aday ülke olarak kabul edilirken Türkiye kabul edilmedi. Ayrımcılığa maruz kaldı. Stratejinin özünde şu vardı bu AB'nin önceliği değişti. Belki kabul ederiz belki etmeyiz. Bizim size ihtiyacımız var Avrupa birliği olarak. Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne ihtiyacından çok Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye ihtiyacı var. Bir değişim rüzgarı esmeye başladı Avrupa'da Türkiye hep günah keçisi ilan ediliyordu. Avrupa'da bir sorun olduğunda bunu Türkiye'ye mal ediyorlardı" diye konuştu.
"AVRUPA BARIŞÇI OLACAKTI ANCAK BUNUN BÖYLE OLMADIĞINI GÖRÜYORUZ"
Merkel ünlü televizyon programında halka Türkiye'nin AB'ye katılımının zor olduğunu söylediğinde şok yaşadığını söyleyen Verheugen, "Şu sonuca varmak istiyorum. AB Türkiye'deki reformların yavaşlamasından sorumlu değildir. Politik iklimin değişmesinden sorumlu değil. Ancak AB Türkiye'deki gelişimden içsel kalkınmasının demokrasisinin kendisine getireceği faydalardan habersizdir. Almanya ile Türkiye her zaman dost olmuştur. Ancak şimdi baktığımızda çok düşmanca söylemler duyabiliyoruz. Türkiye'nin müzakere süreci ile ilgili yaptığı yorumlar ya da almayanın gümrük birliği ile ilgili yaptığı yorumlar dikkate alındığında endişe duyulmaktadır. Avrupa'daki siyasi partiler bütün Türk kökenli Almanları politik seviyede evsiz bıraktı. Yeni koalisyon daha öngörülü olacak. Bu noktada bir modele ihtiyacımız var. Liderlik şu an yok. Avrupa her zaman barışçıl olacaktı hep bu söylendi ancak bunun böyle olmadığını görüyoruz. Bu noktada çok dirayetli olmak zorundayız. Değerlerimiz için savaşmalıyız. AB düşüncesi hiç olmadı kadar önemli bir hale gelmişken bir hayatta kalma söz konusu, yani birlik olacak mı hayatta kalacak mı gibi sorular sorulmaya başlandı. Kimi trendler belki değişebilir. 2050 yılında bütün Avrupa kıtası dünya nüfusunun yüzde 7'sini temsil ediyor olacak. Ekonomik açıdan ele alacak olursa 2050 yılına kadar Çin en büyük ekonomi olacak onu Hindistan takip edecek. Fransa ilk on sıralamasında yer alamayacak" dedi.
TÜRKİYE GÜÇLÜ BİR TOPLUMA SAHİP
Verheugen, Türkiye'nin güçlü ve derinden toplumsal değişiklikler yaşadığını dile getirerek, liberal ve laik taraflar arasında bazen sürtüşmeler yaşandığını ama bütününe bakıldığında Türk toplumunun geleneklerine bağlı güçlü bir kültüre sahip olduğunu aktardı. Türkiye'nin Avrupa entegrasyon sürecine katılımının 1963 yılında başladığını anlatan Verheugen, "1999 Helsinki kararı dahil Türkiye ayrımcılığa maruz kaldı, diğer ülkeler aday ülke olarak kabul edilirken, Türkiye kabul edilmedi. 1999'da Helsinki'de yapılan toplantıda politik değişikliklerin yansımasını gördük. Kimi ülkelerde özellikle Almanya'da bir şeylerin değiştiğini gördük. Şunu belki bilmeyenleriniz olabilir, Avrupa Birliği'nin Türkiye'ye, Türkiye'nin Avrupa Birliğine ihtiyaç duyduğundan daha fazla ihtiyacı var." dedi.
Verheugen, 1999 Helsinki toplantısından sonra Avrupa'da bir değişim rüzgarı esmeye başladığını, 2005'te Fransa, Hollanda'da hissedildiğini, Türkiye'nin günah keçisi ilan edildiğini vurgulayarak, Avrupa tarafında kimi problemler yaşanınca bunun Türkiye'ye mal edildiğini sonrasında Avrupa Birliği'nin genişlemeye olan ilgisini de kaybetmeye başladığını kaydetti. "Burada Türkiye için Avrupa perspektifini konuşmak aslında yanlış anlaşılmalara sebebiyet verebilir." diyen Verheugen, şunları kaydetti: