Sanatoryum Rus'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin katılımıyla yapılan "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi'nin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Erdoğan, konuşmasının başında Putin'e ev sahipliği ve misafirperverliği için teşekkür etti.
Ruhani nezdinde tüm İran halkına dünkü saldırıdan dolayı taziyelerini ileten Erdoğan, hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar diledi.
"İdlib'deki durumun muhafazasına verdiğimiz önemin altını özellikle çizdim. Suriye halkı, özellikle İdlib'de hayata tutunmaya çalışan kardeşlerimiz son 8 yılda yeterince acı çektiler, çok ciddi bedeller ödediler. Ne İdlib'de ne de Suriye'nin başka bölgelerinde yeni insani krizlerin, yeni dramların yaşanmasını istemiyoruz. Türkiye, sahanın zorluğuna, kimi ülkelerin kışkırtmalarına rağmen İdlib'de sükunetin muhafazası için olağanüstü çaba harcamıştır. İdlib muhtırasıyla üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Rejimin ateşkese uyması noktasındaki beklentimizi de Rus ve İranlı mevkidaşlarıma ilettim. İdlib'in gerginliği azaltma bölgesi statüsünün korunması ve bölgedeki provakatif girişimlere karşı ortak mücadele etme kararlılığımızı teyid ettik."
Başkan Erdoğan: "Güney sınırımızda terör koridoruna izin vermeyeceğiz"
- "SAYIN TRUMP'IN ALDIĞI KARAR GERÇEKLEŞMESİ HALİNDE SON DERECE ÖNEMLİDİR"
Görüşmede ABD'nin Suriye'den çekilme kararını da değerlendirdiklerine değinen Erdoğan, şöyle konuştu:
"Sayın Trump'ın aldığı karar gerçekleşmesi halinde son derece önemlidir. Çekilme sürecinin PYD/YPG ve DEAŞ'ın istismar edeceği bir güç boşluğuna mahal vermeden yürütülmesi şarttır. Astana platformu kapsamındaki işbirliğimiz temelinde ABD'nin çekilme sürecinde Rusya ve İran ile yakın eşgüdüme önem veriyoruz. Sürecin hem terör tehdidini bertaraf eden hem de Suriye'nin toprak bütünlüğünü gözeten bir anlayışla ele alınması gerekiyor. Kurulacak güvenli bölge terör örgütlerinin serpilip büyüyeceği bir alan olarak tahayyül edilmemelidir. Türkiye olarak güney sınırımız boyunca bir terör koridoru oluşmasına izin vermeyeceğimizi özellikle ifade etmek istiyorum. Güvenli bölge tesisi dahil bu yönde atacağımız adımlara Astana ortaklarımızın desteğini bekliyoruz. Bunun yanında 98'deki Adana Mutabakatı çerçevesi içinde de geleceğimizi buna göre yorumladığımızı da ifade etmek istiyorum."
DENİZİ GEÇMİŞKEN ŞİMDİ DEREDE BOĞULAMAYIZ"
Görüşmede siyasi süreçte gelinen nokta ve neler yapılabileceği konularının da ele alındığını dile getiren Erdoğan, "BM ile koordinasyon halinde muteber ve dengeli bir komitenin en kısa sürede faaliyete geçmesini arzu ediyoruz." dedi
Bugüne kadar üç garantör ülke olarak siyasi çözüm yolunda gerçekten ciddi mesafeler aldıklarını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
Ruhani: "Mülteciler bir an önce ülkelerine dönmeli"
"Suriye krizine siyasi çözüm umutları daha önce hiç bu kadar filizlenmemişti. Denizi geçmişken şimdi derede boğulamayız. Kaos ve sürdürülebilir istikrarsızlıktan beslenen çevrelere rağmen süreci muhakkak başarıya ulaştırmalıyız. Değerli dostlarımla komitenin kuruluş sürecinin en kısa sürede tamamlanması için de mutabakata vardık."
Erdoğan, zirvede Suriyeli mültecilerin ülkelerine geri dönüşü konusunu da görüştüklerine işaret ederek, "Yaklaşık 3,6 milyon Suriyeli ile dünyada en fazla mülteciye kucak açan ülkeyiz. En zor, en sıkıntılı zamanlarda Suriyeli kardeşlerimize sahip çıktık, onları bağrımıza bastık. Etnik, dini, kültürel hiçbir ayrım yapmadan Suriyelileri terör örgütleri ve rejimin zulümlerinden koruduk. Mültecilerin gönüllü ve güvenli bir şekilde BM ile eşgüdüm halinde geri dönüşlerine olumlu bakıyor, destekliyoruz." ifadelerini kullandı.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekatı bölgelerine bugüne kadar 310 bin Suriyelinin bu şekilde geri döndüğüne dikkati çeken Erdoğan, hastaneden, okullara, altyapı çalışmalarına kadar söz konusu bölgelerde adımların atıldığına işaret etti.
- "ULUSLARARASI TOPLUMUN DA ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMASINI BEKLİYORUZ"
"Bu insanlar ülkemizin güvenli hale getirdiği alanlarda artık terör korkusu duymadan kendi vatanlarında özgür bir şekilde hayatlarını sürdürüyorlar." diyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geri dönüşlerin önünü açan bu modelin terörden arındırılmasını müteakip Münbiç'e ve Fırat Nehri'nin doğusuna da tatbik edilebileceğine inanıyorum. Geri dönüşleri kolaylaştıracak insani altyapının hazırlanması için biz üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Ancak adil yük paylaşımı çerçevesinde uluslararası toplumun da bu konuda elini taşın altına koymasını bekliyoruz. Maalesef bu noktada çok ciddi bir zafiyet yaşanıyor. Mülteci meselesini sürekli gündemde tutanlar iş sorumluluk üstlenmeye gelince ne yazık ki ortalıkta görünmüyorlar. Bugünkü zirveden çıkan sonuçların Suriye'de barış ve istikrar ortamının tesisine katkıda bulunmasını özellikle temenni ediyorum. Üç garantör ülke olarak Suriye itilafının BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 Sayılı Kararı temelinde çözüme kavuşturulmasına yönelik çabalarımızı sürdürmekte kararlıyız."
Zirve toplantılarının devam ettirilmesi konusunda da Putin ve Ruhani ile mutabık olduklarının altını çizen Erdoğan, "Bu vesileyle bir sonraki zirve toplantımıza önümüzdeki aylarda Türkiye'de ev sahipliği yapma arzumuzu da kendileriyle paylaştım." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi'de gösterilen misafirperverlik için "değerli dostum" şeklinde nitelendirdiği Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e şükranlarını iletti.
Putin: "Suriye'de terörle mücadeleyi sürdüreceğiz"
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim derdimiz Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır ama bir an önce Münbiç'in terör örgütlerinden boşaltılmasıdır. Aynı şekilde İdlib'de terör örgütlerine oyun sahası bırakılmamalıdır. Böylece bu toprakların sahibi Suriye'nin halkıdır." dedi.
Sanatoryum Rus'da, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin katılımıyla yapılan "Suriye" konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi'nin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Liderlerin gazetecilerin sorularını da yanıtladığı basın toplantısında, zirvede İdlib'in geleceğinin ne olacağı ve toplantıda bu konuya ilişkin nelerin konuşulduğuna ilişkin bir soru üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye meselesinin birkaç başlık altında ele alınması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin Suriye ile 910 kilometre sınırı bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru oluşturulmaya çalışıldığını, bu terör koridorunu yıkmak ve ortadan kaldırmanın kendilerinin birinci görevi olduğunu, çünkü bölgeden sürekli Türkiye'nin güvenliğini tehdit eden bir durumun söz konusu olduğunu dile getirdi.
Diğer bir konunun da Halep meselesi olduğunu ve buradan çok ciddi iltica hareketi yaşandığını, Halep'in adeta boşaltıldığını anlatan Erdoğan, "Benzer bir olay İdlib'de olacaktı, İdlib'de müşterek müdahalemiz özellikle Rusya ile beraber İdlib'deki bu göç olayını, bu ilticayı daha doğrusu engelledi ve 300-400 bin insan şu anda topraklarında ama oradaki terör örgütlerine karşı da tavırlı durmaya mecburuz. Cerablus'ta, Afrin'de yine bu terör örgütleriyle ciddi mücadeleler verildi, şimdi ise malum Fırat'ın doğusu-batısı söz konusu. Bu konuyla ilgili üçlü Astana Süreci olarak bir adımın içerisindeyiz. Temennimiz Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlayarak bir an önce kurulacak Anayasa Komitesi ile neticeye varmaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Bir gazetecinin Suriye'den çekilme kararı alan ABD'nin ülkenin kuzey doğusunda gözlemci misyonu başlatılması seçeneğini NATO müttefikleriyle görüştüğünü açıkladığını hatırlatarak, liderlerin görüşlerini sorması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
"NATO üyesi ülke olarak Türkiye, burada Amerika Birleşik Devletleri'nin bu geri çekilme ifadeleri Sayın Trump'a ait fakat Sayın Trump'ın mesai arkadaşlarının aynı düşünceleri, aynı görüşleri maalesef paylaşmadığını görüyoruz. Eğer bu kararlı bir adımsa ve söylendiği andan itibaren bu adım atılmış olsa herhalde şu anda çok daha farklı bir mesafe alınma durumu olurdu.
Şimdi ise nisan konuşuluyor, mayıs konuşuluyor. Ne olacağı şu anda meçhul, bilinmiyor. Bu konuyla ilgili olarak da atılacak adımların Astana Süreci'ndeki üçlü ülkeler olarak bunun da tabi ki takipçisiyiz. Bizim derdimiz Suriye'nin toprak bütünlüğünün sağlanmasıdır ama bir an önce Münbiç'in terör örgütlerinden boşaltılmasıdır. Aynı şekilde İdlib'de terör örgütlerine oyun sahası bırakılmamalıdır. Böylece bu toprakların sahibi Suriye'nin halkıdır. Suriye halkına buraların teslim edilmesidir."
- "BEKLEDİĞİMİZ HIZ HENÜZ YOK"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yabancı bir gazetecinin "Anayasa Komitesi" oluşturulması ve Suriyeli mültecilerin durumuna ilişkin sorusu üzerine, şöyle konuştu:
"Özellikle Anayasa Komitesi konusundaki çalışmalarda tabii beklediğimiz hız henüz yok. Fakat son zamanlarda malum Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nin Suriye'deki temsilcisinin bir çalışması, gayreti var. Temenni ediyorum bir an önce bu komite oluşsun ki Suriye halkı kendi geleceğini, kendi iradesiyle teyit etme, tespit etme kararını verebilsin. Bizler şu anda üçlü Astana sürecindeki paydaşlar olarak bütün hesabımız, derdimiz Cenevre'ye bir alternatif değildir, böyle bir derdimiz yok ama işlemeyen bir Cenevre sürecine karşı işleyen bir Astana sürecini ortaya koymaktır. Bunun çalışmasını şu ana kadar yaptık, yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz ve dördüncüsünü yapmış olduğumuz Soçi Zirvesi'nin beşincisini de Türkiye'de yapacağız ve öylece ikinci tur adımı atmış oluyoruz."
- "BÜTÇEMİZDEN YAPTIĞIMIZ HARCAMA 35 MİLYAR DOLARI BULMUŞTUR"
İnsani yardım konusunda Suriye'ye beklenen yardımların gelmediğine de işaret eden Erdoğan, Avrupa Birliği'nin (AB) 3 artı 3 milyar Avro sözü verdiğini fakat sadece 1 milyar 750 milyon Avro'nun gönderildiğini hatırlattı.
Birleşmiş Milletler Göç Mülteciler Komiserliğinden de şu ana kadar 750 milyon dolar civarında bir rakam geldiğini bildiren Erdoğan, bu rakamların Türkiye'nin bütçesine değil uluslararası yardım kuruluşlarına gönderildiğini belirtti.
"Bizim ise kendi bütçemizden yaptığımız harcama 35 milyar doları bulmuştur." diyen Erdoğan, bunların da altyapısıyla üst yapısıyla bütün oradaki mültecilere harcandığını ifade etti.
"Şu anda da 310 bin mülteci tekrar geri dönmüştür." diyen Erdoğan, Türkiye'de 3,6 milyon mülteci bulunduğunu hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti.
"Şimdi bunların geri dönüşünü hızlandırmamız için önce burada bir defa sükunetin, suhuletin sağlanması lazım. Barışın burada sağlanması lazım. Bütün çatışmasızlık bölgelerinin hakimiyetinin buralarda artması lazım ki bu bölgelerde bir adım atalım ama bu adımı da atarken bunları biz çadırlarda mı barındıracağız? Diyoruz ki bütün bu oluşan yerlerde güvenli bölgeler oluşturalım ve o bölgelerde Suriyeli kardeşlerimize konutlar yapalım ve bu konutlarına da kendileri dönmüş olsunlar. Bu imkanı onlara sağlayalım ve bu imkanı sağlamak içinde Batı, lafa gelince lafı yapıyor, bakıyorsunuz Körfez'de çok konuşanlar var, konuşuyor. Para da bol, silaha vesaireye çok ciddi rakamlar harcanıyor ama bu tür yerlere gelince şu anda beklenen rakamlar yok. Biz de diyoruz ki herhalde şimdi artık bir soru işareti doğar, temennim odur ki harabeye dönmüş olan Suriye'yi yeniden ayağa kaldırırız."