1970 yılında tedavisi olmayan bir hastalığa yakalanan ve kendisinden ölmesi için yardım isteyen hastasını geri çevirdikten sonra yaşadığı pişmanlık, Goodwin'in "Ölme Hakkı" doğrultusundaki "Saygın Ölüm" yasası için mücadele etmesinde ve Oregon'un 1977 yılında yasayı onaylayan ilk eyalet olmasında büyük rol oynadı.
Yasanın onaylanmasından bugüne kadar, Oregon eyaletindeki doktorlar tarafından 930 hastaya, tedavisi olmayan hastalıklara yakalandıkları için, kendi istekleri doğrultusunda ölümcül ilaç verildi. Oregon Sağlık Bakanlığı'nın hazırladığı son yıllık rapora göre; 2011 yılı boyunca 71 hasta bu ölümcül ilaçları kullanarak hayatına son verdi.
Oregon dışında, Washington (2008) ve Montana (2009) eyaletlerinde de umutsuz hastalar aynı ilaçları alabiliyorlar. 1997 yılından itibaren 3 hastasına bu ilaçlardan verdiğini söyleyen Goodwin'e göre; diğer eyaletlerde hastaların bu tür ilaçları kullanmasının yasak olmasında dini inançların rolü büyüktü.
ÇOCUKLARINA AĞLAYARAK AÇIKLADI
Goodwin, ölmeden dört gün önce Time Dergisi'ne verdiği röportajda, yakalandığı beyin hastalığı sonucunda 6 aydan az ömrü kaldığını öğrendiğinde hayatını sonlandırmaya karar verdiğini, bunun üzerine doktoru tarafından ölümcül bir ilaç aldığını, daha sonra bu haberi dört çocuğuyla gözyaşları içinde paylaştığını söyledi.
Ölümü tercih etmesinin bir çeşit intihar olmadığını savunan Goodwin, bu tarz eleştirileri hastalara yapılan bir hakaret olarak nitelendirdi. Goodwin'e göre "Saygın Ölüm" yolunu seçen hastalar depresyonda oldukları için değil; kendi hayatlarını kontrol etmek istedikleri için bu şekilde ölmeyi tercih ediyorlardı. Öldükten sonra seçme şansı olsaydı, dört yıl önce kaybettiği eşi ile tekrar bir araya gelmeyi seçeceğini belirten Goodwin, Time Dergisi'ne verdiği röportajdan dört gün sonra kendi evinde hayatına son verdi.