Türkiye'ye binlerce km uzakta olmasına karşın ta Osmanlı'ya dayanan ortak bir kültüre sahibiz Somali'yle..
Kanuni Sultan Süleyman zamanın sömürgeci milletlerinden biri olan Portekizlilerden kurtarmak amacıyla Somali'ye askeri bir güç göndermiş ve burada yaşayan mazlumlara destek olmuştur.
Ecdadın bu bölgede yaptırdığı yaptırdığı, cami ve fener olarakta kullanılan minare Somali'de halen dimdik ayakta duruyor.
Bu yardımlar bunlarla sınırlı kalmamış tabiî ki..Sonraki yüzyıllarda da akla gelebilecek her türlü insani krizde Türkler bölgenin yardımına koşmuş. Sorunlara bir nebzede olsa merhem olmaya çalışmış..
Somali Afrika kıtasının en ilginç ülkelerinden biri adeta..Bir dönem komünizmle idare edilen ülke günümüzde İslami hassasiyetlerin hakim olduğu bir çizgiye gelmiş durumda.
SOMALİ'DEN ÇOK ÖZEL FOTOĞRAFLAR - TIKLAYIN
Bölge insanının böyle bir hassasiyete sahip olması; Batılı ülkelerin Somali halkı üzerinde her türlü enstrümanı kullanarak kurmaya çalıştığı baskının başarısız olmasına sebep olmuştur diyebiliriz.
Batılıların bölge halkı üzerinde yüzyıllar boyunca gerçekleştirdiği misyonerlik faaliyetlerine rağmen Hıristiyanlığın kabul görmemesi kayda değer bir sonuç. Tüm bu baskılardan ötürü de Somali'de özellikle beyaz adama karşı bir ön yargı oluşmuş ve bu önyargı her geçen gün giderek artmaya devam ediyor.
Bölgenin en zengin doğalgaz ve petrol rezervine sahip bölgesi de burası..Bunun yanında uranyum, bakır,demirin fazlalığı Somalililer için bir şans olarak görülse de; kapitalizmi kendisine yontmaya çalışan art niyetli bir çok Batı ülkesinin dikkatini çekerek huzurunun bozulmasınıda zemin hazırlamış durumda diyebiliriz. Buna rağmen dost ülke Türkiye sayesinde bölge halkı huzuru yakalama adına önemli adımlar atmaya devam ediyor.Bu nedenle Somali sokaklarında görülecek tek beyaz ırk Türklerden oluşuyor açıkçası..
Batılı ülkeler Somali'yi zengin yer altı kaynakları yanında birde ünlü bir film sayesindede tanıma fırsatı bulmuş.. hatta ''Black Hawk Down'' filmi Somali halkına göre hafif bile kaçmış. Çünkü Amerikan güçlerini daha şiddetli şekilde söküp atmış bu bölgeden Somalililer..
Bölgede rahat bir şekilde yaşamlarını sürdüren tek beyaz olan Türkler oldukça saygı görüyor.Hatta yeryüzünde ki en tehlikeli yerlerden biri olan Mogadişu da Afrika barış gücü askerleri bile ortada görünmezken bu bölgede de saygı gören hep Türkler oluyor.Yerel halk kendi gibi siyahta olsa yabancı askerlere bile tahammul edemezken bölgede Türkiye Cumhuriyeti'nden başka açıktan faaliyet gösterebilen ve insani yardımları aracısız ulaştırabilen tek bir ülke yok ve olması da pek mümkün görünmüyor.Bu durumda Türkiye'nin son sınırları dışında ne kadar doğru bir dış politika izlediğinin en güzel kanıtlarından biri olsa gerek.
Türkiye , Somali'nin her karış toprağında gerçekleştirdiği kalıcı hizmetlerle adından sıkça söz ettirirken; Hastaneler,okullar modern yapılardan oluşan inşaatlar;gıda sağlık ve akla gelebilecek her alanda faaliyet gösteriyor ve Somali halkının gönlünü fethetmeye devam ediyor.
Bu hizmetlerle yetinmeyen Türkiye; yol yapımı,ışıklandırma,çöp toplama ve ustalaşmış belediyecilik hizmetleri dahil olmak üzere Somali halkının yanında olduğunu her şartta ve konumda hiç kimseden çekinmeden gösteriyor.
Bütün bu gelişmeler ışığında ülkenin büyük bir kısmında hakim olduğu iddia edilen El Şebaba sempati duyan halk kesimiyle görüştüğümüzde Türkiyedeki seçimleri takip ettiklerini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı desteklediklerini söylemeleri açıkçası bizleri hiç şaşırtmıyor.
Daha öncede söylediğimiz gibi bölge ciddi anlamda bir yer altı zenginliğine sahip..yalnız bu zenginliğe rağmen enerji problemi dikkat çekiyor ve elektrik pahalı olduğu içinde jeneratör tercih ediliyor.Elektrik probleminin yanı sıra halkın tüm dünya ile ilişkisini kuracak televizyon sayısı da yok denecek kadar az burada.
İngilizler bu açığı iyi değerlendirmekte ve radyo yayını ile tek sesli bir iletişim ağını bölge halkına sunuyorlar ne yazıkki..
Yer altı kaynaklarının yanı sıra Hint Okyanusu'na da kıyısı olan ülkenin ülkenin bir türlü bitmeyen savaşlar yüzünden kıymeti bilinmiyor açıkçası. Savaşların son bulduğu,huzurun hakim olduğu bir bölge olsa turizm açısından pek çok Avrupa ülkesiyle yarışacak bir potansiyele sahip burası.
Ama ne varki bölge halen dünyanın en tehlikeli suları sayılmakta, denizlerinde korumasız ticari gemilerin yol alamadığı ve korsanlık faaliyetlerinin sürdüğü kıyılar olarak tanınıyor..
Somali'de okyanusun sahip olduğu bütün deniz canlıları mevcut.. Fakat balıkçılık olanaklar açısından gerçek değerini bulamamış henüz. Halkın balıkçı tekneleri yok denecek kadar az. Ancak dalgasız rüzgarsız günlerde fazla açılmadan balık tutabilecekleri küçük kayık ve sandallarla kendilerine yetecek kadar bir balıkçılık yapılabiliyor. Bunun yanında yakıt pahalı olduğundan elektrik sıkıntısı da çözülemediğinden dolayı su ürünlerinin ekonomik değeri de azalmış oluyor.
Bugüne kadar uğraşsalar da bir türlü beceremedikleri bir hümanizm ve nezaket maskesi taşıyan sömürgeci Batılının bölgede barınması mümkün gözükmüyor açıkçası.
Buna rağmen batılı zihniyet dünyanın muhtelif yerlerinde yürüttükleri siyasetin aynısını, ellerinde ki her türlü enstrümanı ve binlerce yıllık deneyimlerini kullanarak bölgede ki iç dengeleri kaşımaya devam edecekler gibi görünüyor. Amaç huzuru ve barışı bölge halkından uzak tutmak.
Tüm bu olumsuz koşullara rağmen Türkiye Cumhuriyeti'nin sivil ve resmi kurumlarının çabalarının sonuç vermesi ve ülkenin yeniden ayağa kalkması için elbirliğinin devam etmesi gerekiyor. Hepimizin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin tek dileği yer altı ve yerüstü zenginliklerine sahip bu güzel ülke bir an önce barışa kavuşup halkın huzur içinde yaşadığı topraklara merhaba demesidir.