Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi'nden Irak'lı Sünni vatandaşın kaçırıldıktan sonra öldürülmesiyle ilgili yapılan yazılı açıklamada, "Haşdi Şabi gruplarından Asayib Ehlilhak Örgütü'ne bağlı oldukları düşünülen silahlı gruplar, 17 Ekim'de Ferhatiye Nahiyesi'ni bastı ve 25 sivili kaçırdı. Daha sonra kaçırılanlardan aralarında çocukların da bulunduğu 8 kişinin göğüs ve kafa bölümünde kurşun izlerinin olduğu cansız bedenleri tarım arazisinde bulundu. Kaçırılanlardan 13'ü serbest bırakılırken geri kalan 4'nün ise akıbeti henüz bilinmiyor." denildi.
Söz konusu gözlemevi tarafından öldürülenlerin kimlikleri de açıklandı.
Gözlemevine konuşan Salahaddin vilayetine bağlı İshaki Nahiyesi Müdürü Şeyh Casim Mecmai, "Bölge halkının rivayet ettiğine göre, Haşdi Şabi'ye bağlı silahlı grup 17 Ekim'de sabaha karşı Ferhatiye ve Refiat'a giriş yaptı ve 25 kişiyi kaçırdı. 13 kişiyi serbest bıraktılar ancak geri kalanlar hala tutuluyor. Bölge halkı 11.00 civarında kaçırılanlardan 8'inin bölgeden 500 metre uzağında cesetleriyle karşılaştı." dedi.
Yerel kaynaklar ve bazı görüntülerden elde edilen bilgilere göre de, askeri üniforma giyen silahlı gruplar 43.Tugay'ın (Haşdi Şabi'ye bağlı) logosunu taşıyan araçlar kullanıyordu. Bunlar, Salahaddin'in Seyid Garip bölgesinde kendilerine bağlı bir militanın DEAŞ tarafından öldürülmesinin intikamını aldı." dedi.
Başbakan Mustafa el-Kazımi'nin konuyla ilgili inceleme başlatılması talimatı verdiğini anımsatan Mecmai, ancak şuana kadar hiçbir sonuç alınmadığını kaydetti.
Nahiye Müdürü, bölge halkının bir kısmının DEAŞ nedeniyle yerinden edildiği ancak Haşdi Şabi gruplarının bunların evlerine geri dönmesine izin vermediğini belirterek, "Kaçırma ve öldürme eylemleri de evine dönmek isteyenleri korkutma politikası olarak yürütülüyor." diye konuştu.
Bazı bilgilere göre de, suçu işleyenler olaydan 4 gün önce Ferhatiye'yi basarak yöre halkını ablukaya alıp görüntüledi ardından da 17 Ekim'de söz konusu eylemi gerçekleştirdi.
Ferhatiye halkından adının açıklanmasını istemeyen bir vatandaş, Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Gözlemevi'ne yaptığı açıklamalarda, "Bölge halkı, 17 Ekim'de sabaha karşı Haşdi Şabi'ye bağlı silahlı bir grubun bölgeye giriş yapması sürpriziyle karşılaştı. Girdikleri bir evde anneyi silahın topuğuyla vurdu ve kadın yere düştü. Daha sonra kadının oğullarını Muhanned (20) ve Aziz'i (23) kaçırdılar. 11.00'de tarım arazisine bırakılanlarda bıçak ve kurşun izleri bulunuyordu. İşkence gördükleri çok açıktı. Bu gruplar, insanları kaçırma eyleminde sık sık bulunurlar ve daha önce kaçırdıkları insanlardan haber yok." şeklinde konuştu.
Raporda, Salahaddin'de kaçırılan kişilerin polis kontrol noktalarından geçirildiği ifade edildi. Eylemin yaşandığı bölgede de polis ve orduya bağlı güçler bulunuyor.
Gözlemevi Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölge Müdürü Enes Cercavi de, "Iraklılara yönelik kaçırma ve tasfiye suçları insanlığa karşı suçtur. Suçu yapanların ortaya çıkarılması ve cezalandırılması konusunda esneklik yapılmaması gerekir." değerlendirmesinde bulundu.
Söz konusu vahşi insanlık suçunun Bağdat hükümetinin silahlı milislerin sahaya kontrolünün kırılması noktasındaki zayıflığının sonucu olduğunu söyleyen Cercavi, hükümetin milislerin yarattığı kaosa karşı aciz durumu ülkede daha fazla kaçırma ve öldürme eylemlerine neden olacağını vurguladı.
Cercavi, "Irak güvenlik güçleri ve yetkililer, sivillerin can güvenliğini korumakla sorumludur." dedi.
Akdeniz-Avrupa Gözlemevi'nden, Iraklı yetkililere işlenen suçla ilgili inceleme başlatması çağrısı yapılarak, kaçırılanlardan geri kalanların serbest bırakılması ve suça azmettiren ve karışanlar için yüksek çaba harcanması istendi.
Gözlemevi ayrıca Irak hükümetini silahlı milislerin sivillere karşı işlediği suçlara karşı somut adımlar atmaya ve kaosu durdurmaya davet etti.
Fertahiye Nahiyesi'nde 12 sivil Sünni vatandaş, 17 Ekim tarihinde kimliği henüz belirlenemeyen ancak Şii milis güçleri oldukları iddia edilen silahlı kişilerce kaçırılmıştı. Kaçırılanlardan 8 kişinin aynı gün kurşuna dizilerek öldürüldüğü ve çöl alanına bırakıldığı ortaya çıktı.
Yaşanan bu cinayette, 2014'te DEAŞ'a karşı savaş sırasında bölgeye yerleşen, İran'a yakın radikal Şii milis gruplardan Kays Hazali liderliğindeki Asayib Ehlilhak Hareketi'nin parmağı olduğu öne sürülüyor.
Başbakan Mustafa el-Kazımi de cinayet sonrası yaptığı açıklamada, "mezhepçi husumet"e dikkati çekerek, böyle bir şeye geri dönülmesine izin verilmeyeceğini aktardı.