İsrail zulmü altındaki Filistinliler'in her günü akıl sınırlarımızı zorlayacak hikayelerle geçiyor. Yıllardır abluka altındalar. Bu yüzden işgalci güçlere karşı dimdik durabilmek için filmleri aratmayacak yollara başvuruyorlar. 6 Eylül sabahı yaşanan firar da bunlardan sadece biri aslında. İsrail'in en korunaklı hapishanelerinden olan ve 400 mahkumun bulunduğu Gilboa'dan 6 Filistinli kaçtı.
Aynı koğuşta kalan Filistinliler, yemek kaşığıyla kazdıkları tünelden sırra kadem bastılar. Koğuşlarındaki tuvalet boşluğunda 10 metrelik tünel ile kaçmayı başaran 6 tutuklu hâlâ bulunamadı. Filistinliler için her biri önemli isimler olan Zekeriya ez-Zebidi, Yakub Nufeyat, Muhammed Kasım el-Arıda, Yakub Mahmud Kadri, Eyhem Fuad Kemamci ve Mahmud Abdullah el-Arıda'nın bulunması adına İsrail insan avı başlattı. Ancak işgalci güçlerin elleri şimdilik boş kaldı. Söz konusu firarın Yahudi Yeni Yılı'nın başladığı süreçte yaşanması İsrail için ayrı bir utanç oldu. Filistinli mahkumlar, paslı kaşıkla kazdıkları tünelden 10 dakika içerisinde kaçarken güvenlik kamerasına bakan İsrail askerinin başka bir işle meşgul olduğu ve kuledeki nöbetçinin de o anlarda uyuduğu ortaya çıktı. Filistinliler, tünelden çıktıktan sonra kendilerini bekleyen araca binerek kayıplara karıştı. Gelin bu kişilerin firar etmesinden yola çıkarak Filistinliler için sıradan bizim için olağanüstü olan işgalci güçlerle mücadele yöntemlerine bakalım:
96 BEBEK DOĞDU
İsrail hapishanelerinde 180'i çocuk olmak üzere 4 bin 650 Filistinli tutuklu bulunuyor. Bu tutukluların büyük bir kısmı hiçbir resmi suçlama yöneltilmeden onlarca yıl hapiste tutuluyor. Daha gençlik yıllarında suçsuz yere cezaevine atılıp 10 ile 20 yıl arasında hapis cezası alan Filistinliler, nesillerinin devamı için ilginç bir yola başvuruyor. Filistinli tutukluların spermleri demir parmaklıklardan kaçırılıyor. Ardından tüp bebek tedavi merkezlerindeki süreç başlıyor. Tutuklunun nikahlı eşine tüp bebek yöntemi uygulanıyor. 2012 yılından bu yana başvurulan sperm kaçakçılığı ile şimdiye kadar 96 bebek dünyaya geldi.
FETVA VERİLİYOR
Üzerine filmler çekilen bu yöntem ile dünyaya gelen son bebek Mücahid oldu. Geçtiğimiz şubat ayında hapishanedeki babasından kaçırılan spermlerle doğan Mücahid, üçüncü tedavi denemesinin ardından dünyaya geldi. Bu süreç için dini makamlar da fetva veriyor. Kaçırılan spermin babadan, nikahlı eşine naklediğine dair şahitler oluyor. Böylece eşi cezaevindeyken hamile kalanlar, bebeklerini rahatlıkla doğuruyor. Washington Post'taki detaylara göre demir parmaklıklar ardından spermler genellikle çakmak, tükenmez kalemler ya da çikolata paketi gibi jelatinli kağıtların içerisinde dışarıya çıkarılıyor. Hiç vakit kaybetmeden tüp bebek merkezlerine götürülerek dondurulmuş dolaplarda korunuyor. Bu yöntemle dünyaya gelecek bebekler için tüp bebek merkezlerinde ücret alınmıyor. İsrailli makamlar sperm kaçakçılığı hakkında açıklama yapmıyor.
YERALTINDAN ARABA
İsrail işgalinin en net görüldüğü yerlerin başında ise Akdeniz'in güneydoğu sahilinde yer alan Gazze Şeridi geliyor. 15 yıldır karadan, denizden ve havadan İsrail işgali altında burası. Ablukada 2 milyon Filistinlinin hapsolduğu Gazze, 41 kilometre uzunluğu ve 10 kilometre genişliğinde deniz kıyısında yer alan bir bölge aslında. Gazze'deki tüneller sık sık dünya basınına konu oluyor. Gazzeliler, Mısır sınırında kazdıkları bu tünellerle kuşatma nedeniyle ulaşamadıkları herşeyi getiriyorlar. Tünellerden yiyecekten yakıta, inşaat malzemelerinden bilgisayarlara kadar birçok ürün
Gazze'ye sokuluyor. Söz konusu tünellerden motosikletler ile arabalar bile getiriliyor. Bu tünellerde 15 binden fazla kişi çalışıyor.
GÖNÜLLÜ KORUYUCULAR
Gençler demişken El Halil'dekileri atlamamak gerekiyor. İsrail işgalci kuvvetleri, El Halil kentindeki H2 bölgesinde yaşayan 30 bin Filistinliyi, çoluk-çocuk demeden, numaralandırıldı. Aparteid rejimine boyun eğmeyen El Halilli gençler de kurdukları internet sitesi üzerinden dünyanın dört bir yanından turistleri yaşadıkları bölgeye davet ediyorlar. Özellikle Avrupalı turistleri El Halil'de sokak sokak gezdirip rehberlik yaparak gerçekleri görmelerini sağlıyorlar. Filistin'den bahsederken Mescid-i Aksa'yı unutmamalıyız. Kendilerine 'Murabıtlar' yani 'Koruyucular' diyen Filistinliler, Mescid-i Aksa'dan bir an olsun ayrılmıyorlar. İçlerinde öğretmen, hemşire, ev hanımı, doktor esnaf var... Çoğu Mescid-i Aksa'ya gizlice giriyor. İsrail askerlerinin ve yasak olmasına rağmen içeriye alınan Yahudilerin hareketlerini takip ediyorlar.
BOMBALARDAN SANAT
Sanata olan yatkınlıkları ile bilinen Filistinlilerin, dünyanın gözü önünde maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamalara karşı başvurdukları bir diğer yöntem, öldürmek yerine yaşatmak oluyor. İsrailli askerler tarafından üzerilerine atılan gaz bombalarını çiçek bahçesine dönüştüren Filistinli kadınlar dünyaya ders veriyor. Anadolu Ajansı ise İsrail askerlerinin Filistinlilere karşı kullandığı plastik ve gerçek mermiler ile göz yaşartıcı gaz bombalarını sanata dönüştüren Filistinli Ala el-Hilu'nun hikayesini geçmişti. Hilu bu bombalardan yüzükler, kolyeler ya da bileklikler yapıyor.
KÖPEK GETİRİYORLAR
İsrail'in sık sık bombaladığı ya da Mısırlı yetkililerin birçok kez içerisine su pompaladığı Gazze'deki tünellerden ayrıca köpekler de getiriliyor. İşsizlik ve yokluk içerisinde bırakılan Gazzeli gençler, Avrupa'dan getirtilen köpeklerle adeta hayata tutunuyor. Genellikle Alman K9'lar, dobermanlar ve Rottweiler cinsi köpekler tercih ediliyor. Filistinliler tünellerden soktukları köpekleriyle sık sık festivaller düzenleyerek İsrail zulmüne meydan okuyor.
SOSYAL MEDYADA SANSÜR
Filistinli gençler hatta çocuklar da boş durmuyor aslında. Söyledikleri rap şarkıları ya da çektikleri kısa filmlerle içinde bulundukları koşulları duyurmaya çalışıyorlar. Gerçi bu noktada işleri dünyanın herhangi bir yerindeki akranları kadar kolay olmuyor. Fransa'daki bir genç örneğin çektiği herhangi bir kısa filmi anında tüm sosyal medya siteleri üzerinden paylaşabiliyor. Ancak Facebook, Twitter ya da Instagram gibi sosyal ağlar, Filistinli gençlere aynı fırsatı sunmuyor. Daha geçtiğimiz aylarda bu konuda birçok somut örnek yaşandı. İsrail, Doğu Kudüs'te bulunan Şeyh Cerrah mahallesinde yaşayan Filistinlilere zorunlu tecrit uyguluyor. Zorla evlerinden çıkarılan Filistinlilerin yerine Yahudi yerleşimciler yerleştiriliyor. Bu duruma isyan eden Şeyh Cerrah'ın gençleri, İsrailli askerlerin gözetimi altında evlerine giren Yahudileri kameraya alıp sosyal medyadan paylaşıyor. Ancak her fırsatta ifade özgürlüğünden bahseden ABD merkezli bu sosyal ağ siteleri sık sık Filistinlilerin videolarını kaldırıyor ya da canlı yayınlar yapmalarını engelliyor.