Başkan Recep Tayyip Erdoğan 2018 yılında İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının ardından 'Uluslararası Barış Gücü' önerisini dile getirdi. İsrail'in, Filistin'e yönelik acımasız işgal girişimlerini önlemek için görüşülen tasarı BM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları toplantısında söz konusu karara vurgu yaparak, "BM Genel Kurulunun 2018 kararı uyarınca Filistinli sivilleri korumak için bir uluslararası koruma mekanizmasının kurulması yönünde çaba sarf etmeliyiz." açıklamasında bulundu.
"FİLİSTİN İÇİN EN ETKİN ÇÖZÜM"
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Süleyman Güder sabah.com.tr'ye yaptığı değerlendirmede Filistin'de yaşanan insanlık dramına dikkat çekerek, Filistin için 'Uluslararası Koruma'nın en etkin çözüm yollarından biri olduğunu ifade etti. Güder, Türkiye'nin bunun için yoğun bir çaba sarfettiğini belirtti.
İsrail'in, Filistin'i kuşatma girişimlerine de vurgu yapan Süleyman Güder, "İsrail uluslararası hukuka uymuyor, uymak istemiyor. Uluslararası hukuka uymuş olsaydı bugün gasp etmiş olduğu topraklara ve imkânlara sahip olamazdı. Dolayısıyla insan hakları, uluslararası hukuk, eşitlik, barış içinde birlikte yaşama, uluslararası toplumun tazyiki veya kınaması gibi unsurlar İsrail'in saldırganlığına engel olmamakta. 1948'den bugüne Filistin topraklarında yaşananlar bunun en bariz göstergesi olmuştur." sözlerini kullandı.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Süleyman Güder
İSRAİL VAHŞETİNİ DURDURMAK İÇİN ULUSLARARASI ALANDA NASIL BİR KARAR ALINABİLİR?
İsrail vahşetini durdurmak için birlikte hareket etmenin önemini ifade eden Güder, "İsrail somut adımdan ve mücadele ettiği kişilerin birlikte hareket etmesinden çekinir. Güvenlik stratejisini muhataplarının birlikte hareket edemeyeceği üzerine kurmuştur" dedi.
"BARIŞ GÜCÜ YOLLANABİLİR"
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde ABD faktörü dolayısı ile karar almanın zor olduğunu söyleyen Güder, "Güvenlik Konseyi'nin kilitlendiği ve işlevsiz kaldığı durumlarda BM Genel Kurulu harekete geçirilip karar alınabilir. Genel Kurul "barış için birleşme" amacına yönelik İsrail'e karşı yaptırım kararı almayı tavsiye edebilir ve üye ülkeler aracılığıyla Filistin'e barış gücü yollayabilir." diye konuştu.
"CAYDIRICI ETKİSİ OLACAKTIR"
Süleyman Güder, İslam İşbirliği Teşkilatı üyelerinin İsrail'e karşı uygulayacağı topyekûn ambargo ve yaptırımların da etkili adımlardan biri olabileceğini kaydetti. Bunun için yeni karar alınmasına gerek olmadığını daha önce uygulanmış bir karar olduğunu ifade eden Güder, üyelerin teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Güder, "Ambargo sadece ekonomik ve askeri değil, siyasi, sivil, kültürel ve güvenlik gibi alanları kapsamalıdır. Üyeler imzaladıkları ikili işbirliği ve güvenlik antlaşmalarını iptal edebilir ya da askıya alabilir. Bunun caydırıcı bir etkisi mutlaka olacaktır." dedi.
DÜNYA NEDEN SESSİZ?
İsrail'in Gazze ve Mescid-i Aksa'ya saldırılarına dünya yeterli tepkiyi göstermedi. Birçok ülke açık bir şekilde İsrail'in katliamlarına destek çıktı. Avusturya'da Başbakanlık binasına İsrail bayrağı çekildi. Türkiye, Avusturya'nın skandal adımını 'utanç verici' olarak niteledi.
Süleyman Güder batının ikiyüzlü ve İsrail yanlısı tavrıyla ilgili şunları söyledi:
"Filistin'de yaşanan katliamlar gösterdi ki; ırkçı İsrail'in Gazze'de yaptığı katliama rağmen, batılı ülkeler ve örgütler bunu görmezlikten gelmiştir. Üstelik ABD başta olmak üzere birçokları da "meşru müdafaa hakkı" adı altında İsrail'e destekte bulunmuşlardır."
"İSRAİL'İ CESARETLENDİRİYOR"
Süleyman Güder, yıllarca tarafsız habercilik yaptıklarını iddia eden uluslararası basın kuruluşlarının İsrail zulmünü izleyicilerine doğru ve yeterli bir şekilde aktarmadıklarını, kasıtlı ve yanlı bir yayın politikası yürüttüklerini bunun da İsrail'i cesaretlendirdiğini belirtti.
Süleyman Güder, "İsrail'in işlemiş olduğu katliamı aktarmada uluslararası medya, özellikle batılı ülkelerin yönettiği "objektif" habercilik yapan kuruluşların önemli bir kesimi sınıfta kalmıştır." dedi.
Güder sözlerini şöyle noktaladı:
"ÇİFTE STANDARTIN ETKİSİ ÇOK FAZLA"
"Gazze'de yaşananlar batının ikiyüzlülüğünü bize tekrar göstermiştir. Bugün artık şu açık bir gerçek ki batının insan hakları, yaşama hakkı, insan haysiyeti dediği şeyler herkes için geçerli değildir. Bir kendileri ve kendileri gibi olanlar var; bir de onlardan olmayanlar var. Gazze'de yaşananlar onlardan olmayanların başına geldi. Bu sebeple yeterince tepki gösterilmedi. İddia ediyorum bugün batılı ülkelerde aynı sayıda bırakın insanı, kedi ölseydi veya yaralansaydı buna çok daha fazla ses çıkarırlardı. Söylemesi çok zor ama gerçek bu. Filistin topraklarında yaşananlarda bu "çifte standart"ın etkisi çok fazla."