Türkiye
, Mısır'daki olayları yakından takip etmesine karşın politikasını net olarak açıklamaktan kaçınıyor. Bunun en temel nedeni, Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek'in devrilerek mi, yoksa seçimin ardından mı gideceğinin bilinmemesi. Ancak Ankara, Mısır için değişimin kaçınılmaz olduğu görüşünde ve net olarak Mübarek'e destek vermediğini, "Her halk kendi geleceğini kendi belirler" sözleriyle açıkladı. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Hiçbir toplum da bu gelişmelerin dışında kalamaz" derken, kurmayları 'anlamlı pasifizm' politikasının izlendiğine işaret etti. Dışişleri'nden bir yetkili, bu politikayı, "Bazen hiç konuşmamak da konuşmaktır" sözleriyle tanımlarken, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de dün bu tutumu sürdürdü ve "'Mısır'daki gelişmeleri yakından takip ediyoruz" demekle yetindi. İşte Ankara'nın sessiz "anlamlı pasifizm" politikasının sebepleri:
MÜBAREK'İN HESABI VE ŞİDDET KAYGISI: Mübarek'in sokaktaki yüz binlerin sayısı azaldıktan sonra direnmeye devam eden 10 binlere karşı şiddete başvurmasından endişe ediliyor.
SEÇİM HESABI: Ankara'ya göre Mübarek'in görevden ayrılması için en iyi yöntem ekim ayında yapılacak seçimlerin erkene alınması.
CEZAYİR KAYGISI: Domino teorisinin özellikle yoksulluğun egemen olduğu ülkelerde kendisini göstermesi bekleniyor. Bunun için de Suudi Arabistan ve Ürdün gibi ülkelerden çok Ankara, olayların Cezayir'e sıçramasından endişeli.