Kafkas coğrafyasındaki en büyük acılardan birisi olan Çerkes Soykırımı'nın bugün 156. yıl dönümü. Çarlık Rusya'nın baskı politikası nedeni ile sürgüne zorlanan Çerkesler, anavatanlarından uzaklaştırılarak dünyanın çeşitli coğrafyalarına gönderildiler. Bu sürgün sürecinde on binlerce Çerkes yollarda susuzluktan ve açlıktan hayatını kaybetti. Çerkesler'in büyük bir kısmı da Türkiye'ye yerleşti. Peki, bugün 156. yıl dönümü olan Çerkes Soykırımı nedir, neden oldu? İşte, merak edilenler...
KAYSERİ KAFKAS DERNEĞİNDEN 21 MAYIS AÇIKLAMASI
Kayseri Kafkas Derneği Başkanı Kenan Kızılkaya, Büyük Çerkes Soykırım ve Sürgününün 156. yıl dönümü nedeniyle bir açıklama yayınladı. Kızılkaya, "21 Mayıs halkımızın dünyanın dört bir yanına sürgün edilmesi, Kafkasya'nın Çerkessiz bırakılması, tarihin gördüğü en büyük sürgün ve soykırımın yıl dönümüdür" dedi.
Kayseri Kafkas Derneği Başkanı Kenan Kızılkaya açıklamasında şu ifadelere ye verdi:
"21 Mayıs, Çarlık Rusya'sının politikaları ve stratejik hedefleri doğrultusunda Kafkasya'yı işgal etmesiyle başlayan ve 101 yıl devam eden Rus işgaline karşı direniş, varoluş ve adalet arayışımızın tarihidir. Bizler, yani anavatanda ve diasporada yaşayan Çerkesler olarak, başta Rusya ve Türkiye olmak üzere soykırımın ve sürgünün tanınmasını istiyoruz. Çifte vatandaşlık ve geri dönüş haklarının sağlanmasını, anadilde eğitim talebinin karşılanmasını, soykırımın tüm dünyada tanınmasını, asimilasyonlara son verilmesini ve anadilde yayın yapan radyo ve TV kanalının bir an önce hayata geçirilmesini istiyoruz. 150 yılı aşkın bir süre önce anavatanlarından uzakta yaşamak zorunda bırakılan bir halkın çocukları olarak, sürgünün ve soykırımın ne demek olduğunu çok iyi biliyor ve böyle bir trajediyi başka hiç bir halkın yaşamamasını temenni ediyoruz."
Çerkes Sürgünü ya da Çerkes Muhacirliği, 19. yüzyılda, özellikle 1864 yılında yoğunlaşmak ve başta Adığeler ve Abhazlar olmak üzere, Kuzey Kafkasya halklarının Osmanlı topraklarına yönelik zorunlu göçleri. Bu olay sonunda bir milyonun üzerinde bir nüfus Osmanlı topraklarına yerleşmiştir. Abhazya'da 31 Mayıs günü, bu sürgünü anma amacıyla ulusal yas günü ilan edilmiştir.
21 Mayıs 1864; 300 yıl süren Kafkas - Rus savaşlarının sona ermesi ve Kuzey Kafkas halklarının sürgüne zorlanmasının başlangıç tarihidir. Bu tarihten sonra Çerkes toplulukları dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmışlardır. Sürgün süreci içerisinde birçok insan hayatını kaybetmiş, sürüldükleri topraklarda ise hastalık, açlık ve yoksulluk gibi problemlerle karşı karşıya kalmışlardır.
Sürgün yolunda çekilen çileler, yolda telef olanların feci durumları Trabzon'daki Rus konsolosunun, tehcir işlerini idare etmekte olan General Katraçef'e yazdığı raporda şöyle anlatılır: Türkiye'ye gitmek üzere Batum'a 70,000 Çerkes geldi. Bunlardan vasati olarak günde 7 kişi ölüyor. Trabzon'a çıkarılan 24,700 kişiden şimdiye kadar 19,000 kişi ölmüştür. Şimdi orada bulunan 63,900 kişiden her gün 180-250 kişi ölmektedir. Samsun civarındaki 110'000 kişi arasında her gün vasati 200 kişi can veriyor. Trabzon, Varna ve İstanbul'a götürülen 4650 kişiden de günde 40-60 kişinin öldüğünü haber aldım." İşte bu suretle peş peşe sürüp gelen felaketlerin ve musibetlerin darbeleri altında inleyen ve eriyen bu kahraman ve faziletkar milletin bedbaht bakiyesi de Dobruca, Bulgaristan, Sırbistan, Arnavutluk, Suriye, Irak gibi daima tehlikeye maruz bulunan ve daima emniyetsizliğin hükümran olduğu yerlere iskan edilmiştir.
Modern tarihin en büyük kitlesel nüfus hareketlerinden biri olan Çerkes sürgünü (Henze, 1986: 247) esnasında deniz gibi kan akıtıldı. Gemiye binmek için aç bîilaç kıyıda yağmur çamur içinde, ölüm iniltileriyle bekleşenler, yanaşan gemiye üşüşüp taşıma kapasitesinin çok üzerinde biniyorlardı. Gemiler de daha fazla para alabilmek için çok yolcu alıyor, bu yüzden fazla yol almadan batan gemilere sık rastlanıyordu. 1864 Mayısında, Trabzon'daki Rus konsolosunun yazdığına göre 30 bin kişi açlık ve hastalıktan kırıldı. Gemilerde hastalık alameti gösteren olursa derhal denize atılırdı.
Çerkes Soykırımı 20 Mayıs 2011 tarihinde Gürcistan parlamentosunun oybirliğiyle aldığı bir kararla Gürcistan tarafından resmen tanındı. Böylece Çerkes soykırımı,bağımsız bir devlet tarafından resmen uluslararası gündeme taşınmış oldu.
13 Mayıs'tan 25 Mayıs'a kadar (Kaffed Çerkes Soykırımının anmasını 25 mayısta samsun'da yapmıştı) Çerkes Aktivistler tarafından Soykırım eylemi düzenlenmiş. Antalya-Burdur-Afyon-Eskişehir-Ankara-Bolu-Düzce-Sakarya-İzmit-İstanbul-İzmit-Sakarya-Düzce-Bolu-Çankırı-Çorum ve Samsun istikametinde otostop çekerek 2 ekip halinde soykırımı bindikleri tüm araçlara ve indikleri yerde gördükleri herkese anlatmışlardı. 13 Mayıs'ta Canberk, Kadir, Gizem ve Gökhan'ın eylemiyle başlayan süreç devamlılık oluşturarak 3 ekim de başlayan ve Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne yönelen Soykırımı Tanıyın hareketini doğurmuştu. Bu hareket kendini büyüterek çalışma gruplarına bölünmüş ve ilk olarak Antalya'da açılan stanttan sonra Sakarya'da 3 günlük ve 5 günlük toplam 8 gün süren Çerkes Soykırımı Tanınsın Stantları açıldı daha sonra İstanbul Avrupa yakasında Galatasaray Lisesi önünde ve İstanbul Anadolu Yakasında Kadıköy - Bahariye caddesinde stantlar açılarak imza toplanmıştı Gelişen süreçte Sochi Olimpiyatlarının da etkisiyle canlanan Çerkes aktivizmi kendine yeni dinamikler kazanıyor.