Facebook şirketinin tam 6 saat boyunca tüm dünyaya erişiminin kapanması, son yıllarda görülen en büyük teknolojik sarsıntılarından biri olarak tarihe geçti.
BÜYÜK TEHDİT KAPIDA
Teknoloji devi Facebook'un yanı sıra, şirketin sahibi olduğu mesajlaşma uygulaması Whatsapp ile fotoğraf paylaşım ağı olan Instagram'a da bağlantının kesilmesi, dünya genelindeki milyarlarca kullanıcıyı da büyük bir paniğe sürükledi. Yalnızca sosyal medya kullanıcılarını değil, her türlü iletişim kanalının da sekteye uğradığı bu büyük kesintinin ardından, teknoloji devlerine ilişkin konuşulmayanlar da analizlere konu olmaya başladı.
Eski bir Facebook yöneticisinin ABD Senatosu'nda anlattıklarıyla başlayan, teknoloji devlerinin arka planındaki gerçeklere ilişkin süreç, birbiri ardına gelen analizlerle de pekişmeye devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde Facebook aleyhine muhbirlik yaparak kamuoyunun önüne çıkan eski yönetici Frances Haugen, Facebook'un yüksek kârdan vazgeçmemek için özellikle çocuk ve gençlerin bağımlı olduğu özelliklerini ve bu kesimlere zarar veren birçok uygulamasını bilerek düzenlemediğini ve konuyla ilgili araştırma sonuçlarını kamuoyundan sakladığını savundu.
Facebook'un iç araştırmalarının, nefreti ve yanlış bilgiyi nasıl büyüttüğünü gösterdiğini belirten Haugen, teknoloji devinin kâr etmeyi güvenliğe tercih ettiğini savunmuştu.
Haugen'ın bu iddialarının ardından, analizler de peş peşe gelmeye başladı. XR Güvenlik Girişimi'nin kurucusu Kavya Pearlman, Facebook'un gizlemeye çalıştığı gerçekler olduğunu belirtmiş ve teknoloji devinin insanın verilerini ve davranışlarını bilinçli olarak kontrol ettiğini savunmuştu.
Pearlman'ın bu açıklamalarının ardından İsrailli Jerusalem Post gazetesinde yayınlanan yeni bir analiz de, teknoloji devleriyle ilgili şoke eden gerçekler olduğunu gözler önüne serdi.
"İLETİŞİM TEKELLEŞTİ"
Seth j. Frantzman imzalı makalede, teknoloji şirketlerinin yavaş yavaş sosyal hayatı ele geçirdiğinden ve bunun da ötesinde devletler için bir tehdit haline gelmeye başladığından bahsedildi.
"Dünyanın büyük bir bölümü, mesaj göndermek, arama yapmak, bilgi almak ve toplantıları ve günlük yaşamı koordine etmek için büyük ölçüde hükümetler tarafından düzenlenmeyen, özel şirketlerin sağladığı bu platformlara ve hizmetlere güveniyor. Bu durum, modern çağda insanların yaşamlarının artık sadece küçük bir parçası olmaktan çıktı. İnternet çağı, gücü, bilgiyi barındırmak, dağıtmak ve yaymak için tekel olarak çalışan birkaç büyük teknoloji devinin ellerine hızla kaydırdı." ifadeleriyle şirketlere olan küresel bağımlılığı vurgulayan Frantzman, iletişim alanında tekelleşme olduğunu vurguladı.
"BATI'NIN YUMUŞAK KARNI"
Frantzman "Ürün satışları veya alışveriş, insanların sohbet etmeleri, mesaj göndermeleri, iletişim kurmaları ve kendilerinin sanal versiyonlarını oluşturmaları için çeşitli platformlar kuruldu. En son devrim ise bu çeşitli unsurların Facebook gibi teknoloji devi şirketlerinin gücü altında bağlanması oldu. Bunun anlamı şu: 1990'ların sonu ve 2000'lerin başındaki İnternet çağı herkese açık benzersiz bir Vahşi Batı iken, yeni çağ daha çok 19. yüzyılın sonlarında ABD'nin pazarı tekelleştiren soyguncu baronlarına benziyor. Teknoloji şirketleri o kadar büyük ki, artık internetin büyük bir bölümünü silip süpürüyorlar ve çoğu bilgi-iletişimin akışını kontrol ediyor." sözlerini kullandı.
Son yıllarda siber saldırı olaylarında da artış gözlemlendiğinden bahsedilen analizde, büyük güç rekabetinde bir belirsizlik çağına girildiğinin de altı çizildi. Başta ABD olmak üzere Batı'nın küresel egemenliğinin çatırdamaya başladığını belirten Frantzman, otoriter rejimlerin, teknoloji şirketlerinin Batı'nın yumuşak karnı olduğunu fark etmesinin an meselesi olduğunu vurguladı.
Bu durumun büyük bir güvenlik açığının yanı sıra büyük bir çöküşü de beraberinde getirebileceği uyarısını yapan Frantzman, teknoloji şirketlerinin hedef alınmaya devam edeceğini vurguladı.
Durumun ciddiyetinin farkında olan hükümetlerin, gelecekte saldırıya uğramaları veya karanlıkta kalmaları durumunda, bu sistemlere nasıl müdahale edeceklerini ve bu sistemleri nasıl sürdüreceklerini düşünmeye başlamaları akıllıca olacağından bahsedilen analizde, teknoloji tekelleşmesinin önüne geçilmesi gerektiğine de dikkat çekildi.