2017 raporu pek çok nedenle özel bir öneme sahiptir. Birincisi genel olarak Avrupa hükümetlerinin büyük çoğunluğu İslamofobi'yle mücadele için özel tedbirler uygulamazken Almanya ilk defa İslamofobi'yi "siyasi gerekçeli suç eylemleri"yle ilgili resmi polis istatistiklerinde yer alan "nefret suçları" kapsamında bir alt sınıflandırmaya tabi tutarak kayıt altına almaya başlamıştır. Dahası İsveç hükümeti İslamofobi'nin ele alınması gereken bir sorun olduğunu kabul eden "Irkçılıkla Mücadele Ulusal Planı"nı hayata geçirmeye karar vermiştir. Aynı şekilde İngiliz Muhafazakar Milletvekili Dominic Grieve'in gözetiminde hükümete anti-semitizme karşı 2016'da kabul edilen tanıma benzer bir Müslüman karşıtı önyargı tanımını kabul etmesini salık veren The Missing Muslims: Unlocking British Muslim Potential for the Benefit of All (Kayıp Müslümanlar: Herkesin Yararı için Müslümanların Potansiyelinin Ortaya Çıkarılması) başlıklı bir rapor hazırlanmıştır.
Bu olumlu girişimlere rağmen 2017 Avrupa İslamofobi Raporu yazarları İslamofobi vakalarının hem ulus hem de ulus üstü düzeyde resmi ve sistematik anlamda yeterince izlenmediğine işaret etmektedir. Yazarlar resmi ve gayriresmi tam ve yeterli veri bulunmaması nedeniyle Avrupa'daki İslamofobi'nin gerçek boyutunun ortaya konmasının zorluğuna dikkat çekmektedir.
İkinci olarak Avrupalı siyasetçiler her terör saldırısının ardından Avrupalı toplumların "ortak bir tavır ve direnç" gösterdiğini vurgularken 2017 Avrupa İslamofobi Raporu İslamofobik olayların giderek arttığı ve Avrupa ülkelerini ciddi şekilde etkilemeye devam ettiğini ortaya koymaktadır. Rapor diğer pek çok olay arasında Almanya'nın Cottbus kentinde Mısırlı öğrenci Shaden Mohamed al-Gohary'nin otomobil çarpması yoluyla ölümcül saldırıya uğraması, Polonya'nın Varşova kentinde bir adamın Müslüman bir kadına fiziksel ve sözlü saldırıda bulunması veya İngiltere'nin Birmingham kentinde 14 yaşında bir erkek çocuğunun Idaara Maarif-e-Islam Camii dışında çok sayıda bıçak darbesiyle hayati tehlike arz edecek şekilde yaralanması örneklerine dikkat çekmektedir. 2017 Avrupa İslamofobi Raporu sözlü saldırıdan fiziksel saldırıya ve cinayete kadar değişen vakaları kayda geçirmiştir. Bu bağlamda Almanya'da Müslümanları hedef alan vaka sayısı 908, Polonya'da 664, Hollanda'da 364, Avusturya'da 256, Fransa'da 121, Danimarka'da 56 ve Belçika'da 36 olmuştur. Endişelenmek için yeterli olan bu sayılar mevcut durumun yanında bir hiç hükmündedir. Nitekim raporun editörleri Avrupa Temel Haklar Ajansı'nın (FRA) bir anketine dikkat çekmektedir. Ankete göre İslamofobi kurbanlarının yalnızca yüzde 12'si uğradıkları saldırıları yasal mercilere –gerek polis, gerek STK'lar– ihbar etmektedir. Bu, Avrupa'da İslamofobi'yle ilgili mevcut veri ve istatistiklerin buzdağının sadece görünen kısmı olduğunu ortaya koymaktadır.
Söz konusu gözlem bizi araştırmanın üçüncü ilginç bulgusuna yönlendirmektedir: İslamofobi kısır bir döngü içinde devam etmektedir. Başka bir deyişle Avrupalı toplumlar, kurumlar ve devletlerde kurumsal İslamofobi'nin ciddi boyutlara varmış olması kanun/politika yapıcıları İslamofobi'nin Müslümanların yaşamları ve kamusal söylem üzerindeki etkisini irdelemekten ve izlemekten alıkoymakta dolayısıyla bu durum İslamofobi'nin meşrulaştırılması ve yayılmasıyla sonuçlanmaktadır. Bu yüzden İslamofobi özel bir ırkçılık türü olarak resmen tanınmadığı sürece Avrupalı Müslümanlar ayrımcı politikalarla karşı karşıya gelmeye devam edeceklerdir. AB Adalet Divanı'nın başörtüsünü yasaklayıcı şirket politikalarının ayrımcılık olmadığı yönündeki hükmü, Avusturya ve Romanya'da peçenin yasaklanması ve Letonya'da yaşanan benzer tartışmalar, Belçika'da helal kurban kesiminin Müslümanlara yasaklanması da dahil dini amaçlı kurban kesimine kısıtlama getirilmesi, benzer şekilde Avrupa'nın her yanında cami inşasını, ezanı ve çarşaf, burka ve burkini giyilmesini yasaklayan çeşitli yerel kararlar ayrımcı politikalardan bazılarıdır.
2017 Avrupa İslamofobi Raporu İslamofobi'nin retorik, söylem ve propaganda konusu olduğunu da ortaya koymaktadır. Bu bağlamda raporun yazarları tarafından sözde ana akım siyasetçi ve gazetecilerin dile getirdikleri nefret söylemini içeren pek çok örnek sunulmaktadır. Örneğin Fransa Parlamento İşleri Bakanı Christophe Castaner okul gezilerine katılan Müslüman velilere istinaden "dini sembollerin kamusal alanda yasaklandığını" açıklamıştır ancak Fransa'da böyle bir yasa bulunmamaktadır. Bir başka örnek İngiliz İşçi Partisi Milletvekili Sarah Champion'ın İngiliz gazetesi The Sun'da "Pakistan asıllı İngiliz erkekleri" "beyaz kızlara istismarda bulunmak ve tecavüz etmek"le suçlaması üzerine gölge bakanlar kurulundan istifa etmiştir. Yine Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz "Avusturyalıların acilen göçü azaltmak ve İslami anaokulları gibi paralel yapıların ortaya çıkışını önlemek zorunda olduklarını" iddia etmiştir. Ayrıca siyasetçiler ve ana akım medya Müslümanlara yönelik nefret söylemlerinin en önemli kaynaklarını teşkil etmektedir. Örneğin Avusturya'da günlük Kronen Zeitung gazetesinde "Headscarf, Radicalization. Everyday Life in Kindergartens" (Başörtüsü, Radikalleşme. Anaokullarında Gündelik Yaşam) başlığıyla yayımlanan haberde yanlış fotoğraf kullanılmıştır. Belçika'da yayımlanan Le Soir "50% of Belgians Favor Very Restrictive Policies towards Muslims" (Belçikalıların yüzde 50'si Müslümanlara Karşı Çok Kısıtlayıcı Politikalardan Yana) şeklinde sansasyonel bir başlık seçmiştir. İtalyan Libero gazetesi editörü Vittoria Feltri "React with Violence" (Şiddetle Karşılık Ver) başlığıyla İsveç'te meydana gelen terör saldırısı sonrasında İslam'ı ve Müslümanları hedef alan kindar bir yazı yayımlamıştır.
Avrupa İslamofobi Raporu 2017'nin diğer bir önemli sonucu İslamofobi'nin her ülke bağlamında farklı şekilde nasıl ortaya çıktığını ifşa etmesidir. Sonuç itibarıyla Birleşik Krallık, İsveç ve Almanya'da çok sayıda İslamofobik saldırı meydana gelmekle birlikte bu eğilimin tersi yönünde birtakım adımların atıldığı görülmektedir. İtalya ve Yunanistan gibi sözde "mülteci krizi"nden en fazla etkilenen ülkelerde İslamofobi göçmen karşıtı ve yabancı düşmanlığı ile karışık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Öte yandan Balkanlarda (Sırbistan, Arnavutluk ve Makedonya) saldırıların ana hedefi Türkler ve Müslüman yerli nüfustur. Ancak neredeyse tüm Avrupa ülkelerinde gözlemlenebilen genel eğilimler de söz konusudur. Bu bağlamda Avrupa genelinde nefret söyleminin ve Müslüman aleyhtarı söylemin yayılmasında internet önemli bir rol oynamaktadır. Rapor gerçekte sosyal medyada yayılan Müslüman karşıtı yalan haberlerin eş zamanlı olarak siyaset gündemini belirlediği gerçeğini gözler önüne sermektedir.
Son olarak rapor İslamofobi'ye karşı başlatılan olumlu girişimlere işaret etmektedir. Konuyla ilgili bölümde İslamofobi ile mücadelede devletlerin veya sivil toplumun somut ve en iyi mücadele örneklerine yer verilmektedir. Örneğin Avusturya Uyumdan Sorumlu Devlet Bakanı Muna Duzdar dijital izleme mekanizması kapsamında bir danışmanlık merkezi (#GegenHassImNetz, #AgainstOnlineHate) kurulmasını sağlamıştır. Aralık 2017'de Paris'in kuzeyinde Saint Denis kentinde dördüncü "İslamofobi ile Mücadele Günü" düzenlenmiş ve süregiden nefret iklimi karşısında İslamofobi ile mücadeleye bağlılıklarını bir kez daha teyit eden ilerici geniş bir aydın kitlesini bir araya getirmiştir. Alman hükümeti Haziran 2017'de bir başka Irkçılıkla Mücadele Ulusal Eylem Planı (Nationaler Aktionsplan gegen Rassismus, NAP) yayımlamıştır.
Avrupa İslamofobi Raporu Avrupa'da ırkçılığın ve İslamofobi'nin gelişimiyle ilgilenen herkes –gerek bilim adamı gerekse ilgili okurlar– için kıymetli bir bilgi kaynağı oluşturmaktadır. 2017 Avrupa İslamofobi Raporu kararlı bir şekilde İslamofobi'yle mücadeleyi hedefleyen siyasi karar mercileri ve aktivistler için yararlı ve değerli bir araç niteliğindedir.
Her ulusal raporun yazarları inceledikleri ülkelere ilişkin belli tavsiyelerde bulunmaktadır. Bu şekilde Avrupa'da daha eşit bir toplum için çalışan ve ırkçılığın her biçimiyle mücadele eden toplumsal ve siyasi tüm aktörlere destek sağlamak amaçlanmaktadır. Müslüman karşıtı ırkçılıkla mücadele eden öncü bazı organizasyonların aşağıda yer alan tavsiyeleri Avrupa İslamofobi Raporu editörlerince desteklenmektedir.
Terör saldırıları sonrasında Müslümanların ötekileştirilmelerinin, potansiyel suçlu muamelesi görmelerinin önüne geçilebilmesi için İslamofobi'nin belli bir ırkçılık biçimi olarak tanınması büyük önem taşımaktadır.
AB kurumlarının İslamofobi'yi insan hakları ihlallerine yol açabilen bir ırkçılık biçimi olarak siyaseten ve hukuken tanıması gerekmektedir.
İslamofobi'nin yasal ve siyasi anlamda kabul edilmesi son derece önemlidir. Dolayısıyla Avrupa düzeyinde İslamofobi konulu bir konferansın en az bir AB üyesi devlet ya da Avrupa Parlamentosu'nun desteği ile düzenlenmesi gerekmektedir.
Bu bağlamda Avrupa Parlamentosu'nun anti-semitizm ve Roman karşıtlığıyla mücadelede olduğu gibi İslamofobi ile mücadelede de somut politika önerileri içeren bir karar çıkarması gerekmektedir.
AB üyesi devletlerin İslamofobi'yi ırkçılığın belli bir biçimi olarak kabul eden ırkçılıkla mücadele eylem planlarını hayata geçirmeleri gerekmektedir.
Avrupada aşırı sağ partilerin yükselişe geçtiği bir dönemde İslamofobik söylemler karşısında durabilecek cesur liderlere, kanaat önderlerine ve aktivistlere ihtiyaç duyulmaktadır.
Müslüman karşıtı/İslamofobik suçların tüm Avrupa devletlerinde emniyet güçleri tarafından ayrı bir nefret suçu sınıfında kayıt altına alınması, bu sorunun gerçek boyutunun ortaya çıkarılması ve sorunla mücadelede karşı stratejilerin geliştirilmesi için elzemdir.
Müslüman kadınların istihdama erişimlerinin artırılması gerekmektedir. Zira tüm Müslümanlar arasında en fazla ayrımcılığa uğrayanlar kadınlardır. AB kurumlarının kadın-erkek eşitliği birimleri ve ilgili kurulları Müslüman kadınları etkileyen ayrımcılık durumlarını belgelemeli ve bununla mücadele için özel programlar ortaya koymalıdır.
Düşünce ve ifade özgürlüğü kısıtlanmadan sanal ortamda nefret söyleminin üstesinden gelebilmek için açık ve net yönlendirici ilkelerin geliştirilmesi ve sosyal medya ile ilgili yasal mevzuatların hayata geçirilmesi önemlidir. Zira internet İslamofobik söylemlerin yayılmasında ve aşırı sağcı teröristlerin radikalleşmesinde önemli bir rol oynamaktadır.
Müslümanların iş dünyasına katılımları noktasında işe alım ve terfi safhalarında karşılaştıkları ayrımcılığın önüne geçilmelidir.
İnsan haklarının ve azınlık haklarının (dini amaçlı kurban kesimi, sünnet, dini kıyafet giyilmesi, dini sembollerin takılması dahil) korunması çok kültürlü Avrupa için bir zorunluluktur.
Terörizmle mücadele konusunda politika yapıcıların sözde "radikalleşmenin engellenmesi" programlarında Müslüman toplumlara karşı değil onlarla birlikte çalışmaları gerekmektedir. Bu programlar aşırı sağ ve aşırı sol terör gruplarıyla mücadeleyi de içermeli, yalnızca Müslümanları hedeflememelidir.
AVRUPALI SİYASETÇİLERİN İSLAMOFOBİK AÇIKLAMALARI
Bazı üst düzey siyasetçilerin Müslümanları tasvir ederken kullandıkları İslamofobik dil Müslümanları canavarlaştıran ırkçı bir dili normalleştirmektedir. Bu durum kamusal söylemde genel olarak kabul edilebilir, makul ve ifade edilebilir olanın eşiğini aşağıya çekmektedir.
Arnavutluk
Küçük bir siyasi parti olan Spartak Ngiela'nın genel başkanı alenen Arnavutluk başkentinin müftüsü Ylli Gurra'nın tutuklanması talep ederek kendisi için "tipik bir Osmanlı barbarı" ifadesini kullanmıştır.
Avusturya
Avusturya başbakanı Sebastian Kurz: "Saraybosna ve Priştine'de kadınların örtünmeleri için kendilerine para ödeniyor. Buna hiçbir şey yapmadan seyirci kalamayız."
Çekya
Cumhurbaşkanı Miloš Zeman: "Suudi Arabistan'ın fonladığı radikal İslam Bosna-Hersek'te yayılıyor; birkaç kasabada halihazırda DAESH bayrakları dalgalanıyor."
Hırvatistan
Cumhurbaşkanı Kolinda Grabar-Kitarovic´: "İslamcı radikaller Hırvatistan sınırında ve Bosna-Hersek'te 5,000 ile 10,000 arasında İslamcı radikal bulunuyor."
Kıbrıs Rum Kesimi
Başpiskopos Chrysostomos II: "Kıbrıs'ın kuzeyine Türkiye'den gelip yerleşenler medeniyetten uzak, her biri bir düzine çocuk peydahlayan, yol-yordam bilmeyen kirli doğulular."
Çekya
Gayrimemnun Vatandaşlar Hareketi Partisi Genel Başkanı Andrej Babiš: "Atalarımızın burada inşa ettiği şey için mücadele etmek zorundayız. Eğer Brüksel'de Belçikalılardan daha fazla Müslüman olacaksa, bu onların problemi. Burada onları istemiyorum. Burada kimin yaşayacağını bize kimse söyleyemez."
Danimarka
Sosyal Demokratlar'ın lideri Mette Frederiksen: "Müslümanlar için özel okullara gerek yok; [bu okullar] Müslümanların topluma entegre olmalarını engelleyebilir. İslamî temele sahip bir okul Danimarka'nın aslî kültürünün parçası değildir."
Finlandiya
Finns Partisi gençlik kolları eski başkanı Sebastian Tynkkynen. "Finlandiya'da ne kadar az Müslüman olursa ülke o kadar güvende olacak."
Fransa
Eğitim Bakanı Jean Michel Blanquer: "Okul gezileri sırasında velilerin başörtüsü kullanmalarına izin verilmemesi gerekir."
Yunanistan
Küçük neo-liberal bir partinin genel başkanı olan Thanos Tzimeros: "Avrupa Müslümanlar için helal gıdayı yasaklamalıdır çünkü bu şekilde yiyecek hiçbir şeyleri olmayacak ve Avrupa'yı terk edecekler."
Macaristan
Başbakan Viktor Orban Malta'da katıldığı bir kongre sırasında "Müslümanların Avrupa'yı istila edecekler".
İrlanda
Brian Murphy: "İslam entegre olmaz veya asimile edilemez ve bu ifadenin tartışmaya yol açmaması gerekir; delil orada, Avrupa'da kimsenin gidemediği/giremediği alanlarda. Avrupa'nın her ülkesinde sayıları sürekli artan Cihatçıların izlenmesi için şimdi milyarlar harcanıyor."
Norveç
Bütünleşme ve Göç Bakanı Sylvi Listhaug ilkokullarda başörtüsünün yasaklanması önerisinde bulundu.
Polonya
İnsani Yardım ve Mülteciler Bakanı Beata Kempa: "İslam'ı iyi bilen herkes iyi bilir ki hasta Müslüman çocukları buraya tedavi için getirirsek, inançsızlarla vakit geçirecekleri için ailelerine geri kabul edilmeyeceklerdir."
Romanya
Ulusalcı Romanya Partisi kurucusu ve milletvekili Bogdan Diaconu birinci önceliğinin Bükreş'te yapımı devam eden cami inşasını durdurmak ve Bükreş'e tek bir Müslüman göçmenin adım atmamasını sağlamak olacağını kaydetti.
Rusya
Ana muhalefet lideri Alexey Navalny başörtülü Barbie bebeklere karşı attığı tweetle alenen başörtüsünün kadına yönelik baskının bir sembolü olduğu suçlamasında bulundu.
Slovakya
Eski Cumhurbaşkanı Robert Fico, "Slovakya'da entegre olmuş bir Müslüman grubu oluşturulmasına izin vermeyeceğini" söyledi.
Slovenya
SDP'den Branko Grims: "Yavaş yavaş yasal yollar vasıtasıyla içeri sızan radikal İslam'a kapı, yasalara uygun olarak buraya gelen ve burada kalan göçmenler tarafından çok dikkatli bir şekilde açıldı."
İspanya
Savunma Bakanı Agustín Conde ordunun hedeflerinden birinin kendi kızının burka giymesini önlemek olduğunu ileri sürdü.
İsveç
İsveç Demokratları'ndan Monkia Wollmer: "Müslümanların burada işi yok. Ülkeyi mahvetmek ve ele geçirmek istiyorlar. Müslümanlardan öyle nefret ediyorum ki onları gördüğümde hasta oluyorum."
İsviçre
Bern kantonundan sosyalist üye Matthias Aebischer "acımasızca" ve genelde koşer ve helal et için kesilen hayvan eti ithalatının yasaklanmasını talep etti.
Birleşik Krallık
Birleşik Krallık Bağımsızlık Partisi Eski Genel Başkanı Nigel Farage: "Radikal örgütlerle bağlantılı 20,000 Müslüman için gelecekte toplama kamplarına ihtiyaç olabilir."
AVRUPA'DAKİ MÜSLÜMANLARI HEDEF ALAN ŞİDDET EYLEMLERİ
Şiddet eylemleri ırkçıların ötekini canavarlaştırma ve insan olarak görmeme ideolojisinin bir sonucudur. Müslümanlar sırf inançları yüzünden Avrupa'da ırkçı şiddetin giderek daha fazla kurbanı oluyorlar.
Avusturya
Avusturya'nın Carinthia Eyaleti'nde bir ırkçı Müslüman kadınlardan oluşan bir grubu pompalı tüfekle hedef aldı ve 10 ay hapis cezasına çarptırıldı.
Belçika
Belçika'nın Fransızca konuşulan bölgesindeki Ougrée kasabasında El Hijra Camisi'nde ibadet eden Müslüman bir adam bir kasaba sakini tarafından karnından bıçaklandı.
Bosna- Hersek
Bosnalı kadın Jaminka K. başörtüsü kullandığı için Milenko Golub tarafından dövüldü.
Bulgaristan
Başkent Sofya'da Müftü Başyardımcısının eşi Birali Myumun başındaki örtü nedeniyle fiziksel saldırıya uğradı.
Hırvatistan
Karlovaç Çocuk ve Gençlik Merkezi'nde kalan 18 yaşındaki bir sığınmacı bir ırkçının saldırısına uğrayarak dövüldü.
Çekya
Hodonín'de yerel meclis üyesi ve milliyetçi muhafazakar Milli Düzen hareketi (Rˆád národa) üyesi Roman Sedlacˆík, Müslüman olduğunu düşündüğü siyahi bir çiftle karşı karşıya gelince tacizde bulunarak polisi aradı. Sedlacˆík'in tacizine uğrayan şahsın eşiyle birlikte özel bir ziyarette bulunan Amerikan Ordusu askeri olduğu anlaşıldı.
Danimarka
Ali isimli 16 yaşında bir genç Danimarkalı sınıf arkadaşlarının Molotof kokteylli saldırısına uğradı.
Finlandiya
Genç bir adam yabancı birinin bıçaklı saldırısına uğradı. Saldırgan genç adamı bıçaklamadan önce ona Müslüman olup olmadığını sordu.
Almanya
Mısırlı öğrenci Shaden Mohamed al-Gohary Cottbus kentinde bir otomobilin kendisine vurup kaçması sonucu yaşamını yitirdi. Al-Gohary yaralı halde yerde uzanırken ırkçı ifadeler kullananların sözlü sataşmasına maruz kaldı.
İrlanda
Bir kadın Müslüman bir genç kıza saldırdı. Saldırgan genç kıza bağırarak taciz ederken yüzündeki peçeyi çekti, tokat atarak gözlüklerinin düşmesine sebep oldu.
İtalya
Roma'da Bengalli ve Mısırlı iki kişi iş sonrası otobüs beklerken aşırı sağcı gençler tarafından vahşice dövüldü.
Makedonya
Başörtüsü takan Sumeja Ademi Üsküp merkezinde saldırıya uğradı. Saldırı sırasında kendisine şu sözler sarf edildi: "terörist," "Arabistan'a s..tir git," ve "pis zenci kadın."
Hollanda
Heemskerk kentindeki Ulu Cami kimliği bilinmeyen kişilerce kundaklandı.
Norveç
Bir otobüste bilet kontrolörünü Müslüman olduğu için taciz eden adam suçlu bulundu.
Polonya
Ozorków'da bir grup genç Pakistanlı bir Müslüman adama saldırarak ağır yaraladı.
Rusya
Stavropol bölgesinde başörtüsünün yasaklanmasına karşı çıkan beş imam 2012-2016 tarihleri arasında suikaste kurban gitti.
Romanya
Bükreş'te Müslüman iki genç kadın başörtüsü kullandıkları için üç adam ve iki kadın tarafından fiziksel saldırıya maruz kaldı.
İspanya
Ciutat Vella'da iki adam geçtiğimiz Ağustosta peçe kullanan hamile bir kadına saldırıda bulunmaktan bir yıl hapis cezası aldılar.
Birleşik Krallık
Bir terörist kullandığı minibüsü kasten Londra'nın kuzeyinde camiden çıkan Müslüman kalabalığın üzerine sürerek bir kişinin ölümüne, 11 kişinin yaralanmasına sebep oldu. Sürücünün "Tüm Müslümanları öldürmek istiyorum" ve "Bu Londra Köprüsü için" dediği bildirildi.
Ukrayna ve İşgal altındaki Kırım
Rusya Federasyonu Federal Güvenlik Servisi (FSB) Kırımlı Müslüman Renat Paralamov'un evinde arama yaptıktan sonra kendisi polis merkezine götürüldü. Paralamov polis merkezinde psikolojik ve fiziki işkenceye (elektrik şoku) uğradı. Ertesi gün halk tarafından Simferepol otobüs durağında bulunan Paralomov yaşıyordu ancak hareket edemez haldeydi.