Mogadişu'daki kamplara her gün bir yenisi ekleniyor. Sadece 1- 1.5 metrekarelik çadırlardan oluşan bu kaplardan sonuncusu Holvodak... Bir lokma ekmek bulabilmek için kilometrelerce yol kat edenlerin; oğlunu, kızını, annesini, babasını kaybedip sığındığı bir can pazarı... Bez ve karton parçalarıyla korunmaya ve örtünmeye çalışan 10 bin insan yaşıyor burada. Bir tabak haşlanmış darı ile açlığını giderebilmek için 400-500 kilometre öteden gelmiş çoğu.
AİLESİ KAYIP
İnsani Yardım Vakfı (IHH) bu kampta da, aile başına 25 kilo darı, 25 kilo pirinç ve 3 litre sıvı yağdan oluşan gıda paketlerini dağıtıyor. Tek bacağını kaybetmiş yaşlı bir adamın, payına düşeni almaya çalışırken yaşadığı zorluğu fark ediyorum. Erzağını taşımasına yardım ediyorum. Adının Abdi Nur Heyle olduğunu söylüyor. 70 yaşındaymış. Bacağını, iç savaş yıllarındaki bombardımanda kaybetmiş. Mogadişu'nun başka kamplarında 6 çocuğunun, aileleri ile birlikte yaşam mücadelesi verdiğini anlatıyor.
3 ÇOCUĞU ÖLDÜ
Ardından, birkaç çocuğun önünde umutsuzca bekleştiği bir çadır dikkatimi çekiyor. Yaklaşınca, içinde baygın vaziyette bir kadın olduğunu görüyorum. Ayakta duramayacağım kadar alçak olan bu çadırın içine girip bakmak istiyorum. İlk bakışta kadının ölmüş olabileceğini zannederek tedirgin yaklaşıyorum. Gözlerini zar zor aralıyor. Birkaç kare fotoğraf çekip, yan çadırdaki komşusuna "Nesi var?" diye soruyorum. İsminin Safie Humu olduğunu söylüyorlar. 40 yaşındaki Safie, 17 gün önce 600 kilometrelik yolu aşıp gelmiş kampa. Yolda 3 çocuğunu açlığa dayanamadıkları için kaybetmiş; 5 çocuğu daha var. Üstelik tüberküloza yakalanmış. Kampa kendini zor atmış ve geldiği günden beri de hareket etmeden yatıyormuş. Çocukların birinin fotoğrafını çektiğim sırada, Türkiye gazetesinden Osman Sağırlı, "Emin, çabuk buraya gel" diye sesleniyor.
TAYYAR'IN 1.5 YILLIK ÖMRÜ
Henüz Safie Humu'nun hikayesinin etkisinden çıkamamışken, yakındaki çadırda, sadece birkaç saniye önce bir çocuğun öldüğünü öğreniyorum. Çadırın hemen önünde anne Medine, gözyaşları içinde oturuyor. Yerde de oğlunun cesedi... İsmi Tayyar' mış. Henüz 1.5 yaşındaymış. İçine savaşın, açlığın, susuzluğun ve kıtlığın sığdığı 1.5 yıl. O an donup kalıyorum. Teselli dahi edemiyorum. Burada hergün onlarca insan "açlık" yüzünden hayatını kaybediyor. UNHCR kaynaklarının raporuna göre, Mogadişu'ya her gün bin kişi yiyecek bulma umuduyla göç edilor. Bu sayı, temmuzda 21 bine ulaşmış. Göç edenler daha çok Baydawa, Hudur, Bakool ve Bay şehirlerinden. Somali'de kuraklıkla ilgili gerekli önlemler alınmazsa, insani krizden ülkenin tüm şehirleri etkilenecek ve ölümler her geçen gün artacak.
HANGİ SÖZ BU ACIYI DİNDİRİR?
Çadırlar arasında dolanırken daha acısı olamaz diye düşünüyordum ki birden kanımın çekildiği, sözün bittiği bir ana tanık oluyorum. Daha birkaç saniye önce bir minik beden son nefesini vermiş. 1.5 yaşındaki Tayyar savaşın, açlığın, kıtlığın bedelini ödüyor. Ya annesi Medine'nin hali...
YARDIM ALANLAR ŞİMDİLİK ŞANSLI
Somali'deki kamplara ulaşan yardım kuruluşları gıda ve barınma için seferber olmuş durumda. Bir tabak haşlanmış darı ile açlığını giderebilmek amacıyla 400-500 kilometre öteden gelmiş binlerce insan için yapılan yardımlar çok ama çok değerli. Ancak daha fazlasına ihtiyaç var.