ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi John Bass NTV'ye konuştu. Bass, Fethullah Gülen'in iadesine ilşkin soruları da yanıtladı.
İşte o röportajın ilgili kısmı;
Türkiye için çok önemli olan ve çok tartışılan bir konuyla ilgili konuşmak istiyorum: Fethullah Gülen. Türk makamlarının Gülen'in pasaportunu iptal ettiğini ve bunu ABD'ye beyan ettiklerini biliyoruz. Bir sonraki adım ne olacak? Tamamen teknik tarafını soruyorum. Bildiğimiz kadarıyla yeşil kartı var, ancak pasaportu olmadığına göre, yeşil kart için yeniden başvuru yapması gerekir mi? Bu konuda prosedür nasıl olacak?
Öncelikle, herhangi bir kişinin ABD'deki statüsü konusunda, bu durumun kişinin gizlilik haklarıyla ilgili ilkelerimize bağlı olduğunu belirtmeliyim. O nedenle, bu vaka özelinde konuşamam. Size söyleyebileceğim, müttefiklerimizden ya da stratejik ortaklarımızdan biri için önem taşıyan bir kişi hakkındaki etkileşim, bu konuları nasıl ele alacağımızı belirleyen yasal çerçeveye bağlıdır. Söz konusu durumda bu çerçeve ABD ile Türkiye arasındaki ilgili anlaşmadır.
Fethullah Gülen konusu bu anlaşmaya uyuyor mu? Çünkü Türk tarafı, ABD'nin bu anlaşmaya göre mecburiyetleri ve sorumlulukları olduğunu kaydetti.
Söylediğim gibi, bir kişi özelinde konuşamam. Size şunu söyleyebilirim, müttefiklerimizden ya da ortaklarımızdan herhangi biri, ABD'de yaşayan vatandaşlarından biri hakkında, bir iade ya da hukuki işlem talebinde bulunduğunda, bu konuyu devletimizin üç bağımsız ancak eşit organından ikisini devreye sokarak çok dikkatli ve titiz biçimde ele alırız; ki bu vakada bunlar, Adalet Bakanlığı ve adli sistem olacaktır. Sunulan kanıtları inceler ve kararımızı veririz.
Ancak ABD olarak henüz yazılı bir mahkeme kararı almadınız, değil mi?
Söylediğim gibi, politikamız gereği vakalar özelinde yorumda bulunmuyoruz. Ancak alınacak herhangi bir talebi nasıl bir çerçeve içinde değerlendireceğimizi size anlatıyorum.
Bu konuda çok detaylı konuşmak istemiyorsunuz. Ancak sizce bu konu ilişkiler için bir risk doğurabilir mi?
Her iki toplumda da hükümetlerden ya da özellikle medyadan çok büyük ilgi gören ve halkın ilgisini uyandıran bir konu olduğunda, hareketlerin yanlış anlaşılması riskinin her zaman var olduğunu düşünüyorum. Bizim bakış açımıza göre, tam da bu nedenle bir sürece dahil olan herkesin durumla ilgili yargıları ve değerlendirmeleri, fikirlere değil olgusal gerçeklere dayanmalı.