BBC'nin haberine göre, bir zamanlar Suudi polis teşkilatında üst rütbeli bir pozisyonda olan Prens Turki bin Bandar, bir miras anlaşmazlığı sonrası hapse atılmış, cezaevinden çıktıktan sonra Paris'e kaçmış, 2012 yılından itibaren Suudi Arabistan'da reform çağrıları yapan videoları YouTube'da paylaşmaya başlamıştı.
Suudi yönetimi Prens Turki'yi geri dönmeye ikna etmeye çalışmış, ancak Turki, ikna için kendisini arayan İçişleri Bakan yardımcısı ile yaptığı telefon konuşmasını da kaydederek bunu sosyal medyada paylaşmıştı. O konuşmada bakan yardımcısı, Turki'ye, "Herkes dört gözle senin dönmeni bekliyor" diyordu. Turki ise,"Dört gözle beni mi bekliyorlar? Peki ya memurlarının, 'Seni o… çocuğu, seni Sultan Bin Türki gibi geri getireceğiz' diyen mektuplarına ne demeli?" şeklinde yanıt veriyordu. Bakan yardımcısı, ikna etmeye çalışarak "Sana dokunmayacaklar. Ben senin kardeşinim" diyordu.
Turki: "Hayır o mektuplar senden geliyor. Onları bakanlık bana yolladı" diyordu.
Prens Turki bin Bandar 2015 yılı Temmuz ayına kadar video paylaşmayı sürdürdü. O yıl ortadan kayboldu.
Telefon konuşmasında "seni onun gibi geri getireceğiz" denilen kişi Sultan Bin Turki de 2016 yılında Paris'ten Kahire'ye kalktığını sandığı bir uçağa binmiş ancak o uçak Riyad'a inmişti.
"BENİ ÖLDÜRECEKLERİNİ BİLİYORUM"
Turki'nin kayboluşu sonrası bir Fas gazetesine göre muhalif prens, Fas'tan Paris'e dönmeye hazırlanırken bu ülkede yakalanıp hapse atılmıştı. Ardından Suudi Arabistan'dan gelen talep sonrası, çıkarıldığı Fas mahkemesinin de onayıyla sınırdışı edildi.
Turki bin Bandar'a tam olarak ne olduğu bilinmiyor ancak kayboluşundan önce bir arkadaşına verdiği ve kendi yazdığı kitabın kopyasındaki bir notta: "Sevgili Wael, bu yazdıklarım ancak kaybolmam ya da suikaste uğramam halinde paylaşılabilir. Kaçırılacağımı ya da beni öldürüleceklerini biliyorum. Benim ve Suudi halkının haklarını nasıl sömürdüklerinin de farkındayım." diyordu.
"ULUSUMUZA BASKI ÇAĞRISI YAPIYORUM"
Prens Turki'nin ortadan kaybolduğu tarihlerde, Avrupa'daki kumarhanelere ve pahalı otellere düşkün olan bir başka Suudi prens, Suud bin Saif al-Nasr da benzer bir sonu paylaştı.
2014 yılında Suud bin Saif, Twitter hesabı üzerinden krallığı eleştiren paylaşımlar yapmaya başladı. Saif, Mısır Devlet Başkanı Muhammed Mursi'nin devrilmesini destekleyen Suudi yetkililerin yargılanması gerektiği çağrısını da yapmıştı.
2015 Eylül ayında bin Saif biraz daha ileri gitti. İsmini açıklamayan bir Suudi prensin, Suudi Arabistan Kralı Salman'ın darbe ile devrilmesi çağrısı için iki mektup kaleme alması sonrası bu çağrıya açık olarak destek veren tek kraliyet ailesi mensubu oydu.
Suud bin Saif şöyle bir tweet attı ve sonra Twitter hesabı sustu: "Ulusumuza bu mektupların içeriğini baskı aracına dönüştürme çağrısı yapıyorum."
"ÖZGÜRLÜĞÜMÜN BEDELİ"
2013 yılında Almanya'ya kaçarak sığınma talep eden bir diğer muhalif isim ise Prens Halid bin Farhan, bin Saif al-Nasr'ın bir iş görüşmesi tuzağına düşürülerek Milano'dan Roma'ya uçmaya ikna edildiğine inandığın, "Bir özel uçak gelerek prensi Milano'dan aldı. Ama o uçak Roma yerine Riyad'a indi. Anlaşılan tüm bu iş anlaşması kurgusunu Suudi istihbaratı düzenledi. Şimdi onu bekleyen tek kader yeraltı hapishanesi." sözleriyle açıklıyor.
Prens Halid kendisinin de Riyad'a zorla götürülmek için planlar yapıldığına inanarak, "Avrupa'da kraliyet ailesinden olan 4 kişi vardı. Biz aileyi ve Suudi Arabistan'daki iktidarını eleştirdik. Üçümüz kaçırıldı. Bir tek ben kaldım. Buna çok uzun zamandır inanıyorum. Eğer bugüne kadar yapabilselerdi, yaparlardı. Ama ben çok tedbirliyim. Bu da özgürlüğümün bedeli."