Dost sayılmazdık. Sanırım bir kez karşılaşıp görüşmüştük. Ama onu dost saymak için illa da tanımak gerekmezdi ki... Samanyolu'yla, bir yazarın dediği gibi "Türk halkının milli marştan sonra birlikte söyleyebildiği tek şarkıyı" yaratan sanatçı, artık hepimizin doğal olarak yakını değil miydi? O yüzden cenazesine gittim. Öncelikle söyleyeyim. Beklediğim kadar kalabalık sayılmazdı. Demek ki halkımız onu bizim sandığımız kadar bağrına basmış değildi. Bırakınız halkı, müzik dünyası bile tümüyle orada değildi. Evet, Orhan Gencebay'dan Erol Evgin'e, İlham Gencer'den Erol Büyükburç'a, Cahit Berkay'dan Ali Rıza Binboğa'ya, Edip Akbayram'dan Bora Ayanoğlu'na, Ersan Erdura'dan Metin Ersoy'a, Selami Şahin'den Selçuk Ural'a sanatçılar vardı. Bir zamanlar bayıldığım (ve bunu çok kez belirttiğim) Çaresizim parçasının yaratıcısı Funda'yla da ilk kez orada tanışmak kısmet oldu. Ama işte o kadar. Kameralar eski eşi Serpil Örümcer'in suçlamalarının peşinde koşarken, Berkant sakin bir törenle mezarlığına yollandı. Ve Türk popundan önemli bir yaprak düşmüş oldu.