'Bizim grup' bir kayıp daha verdi. Önceki hafta, işadamı Faruk Ebubekir'in cenazesinde toplandık ve ne denli azaldığımızı hüzünle fark ettik. Gruptaki diğer Faruk'tan (Faruk Sarç) ayırmak için kısaca Arap Faruk dediğimiz Ebubekir, çeşitli şirketlerinin yanı sıra Rotaryenlerin başkanlığından Fenerbahçe ikinci başkanlığına çok işe sıvanmış, tanınan ve sevilen bir kişilikti. Ve Teşvikiye Camii'ndeki büyük kalabalık, tüm o çevrelerden de geliyordu. Ne kadar eğlenirdik, hayattan ne kadar keyif alırdık... Özetle ne kadar gençtik!.. Türker Bingol ve Arif Akgün'le birlikte grubun Galatasaraylı çekirdeğiydik. Ama araya, çoğumuzun oturduğu, hafta sonu partilerinde buluştuğumuz Nişantaşı ve Şişlili olanlar da katılmıştı. Evlerde toplanılır, dönem gereği rock'n roll, swing veya mambo yapılır, yeni kızlar bulup partiye getirmeye çalışılırdı. Yazları mutlaka bir haftalığına Erdek'e gider, sonra Büyükada veya Caddebostan'ı şereflendirirdik. Şarkının dediği gibi "Those were the days my friend". Sonra herkes kendi yoluna gitti. Ama bir çekirdek grup kaldı -yenilerin de gelmesiyle... Ve hafta sonları briç oynamak, partilerin yerini alarak bizi birbirimize bağlı tuttu. Ama kayıplar da başladı. Önce çok genç yaşta çekip giden Erten Kuzucu. Ardından Ali Biren, Ümit Göldeli, Güven Kipmen, Günay Hısım. En son da sevgili Arap... Kızlardansa Sevin Bingöl, Ela Güntekin. İnşallah unuttuklarım olmamıştır. Ne denir? Sırası gelen gidiyor. Umarım yukarda da eğlence vardır. Ve 'parti devam eder!'.