Yargıtay'ın bir boşanma davasında yazdığı "Davalı kadının gerçekleşen bu davranışı, davacı koca bakımından birlikte yaşamayı ondan beklenemez duruma getirmiş ise de sürekliliği olmadığı anlaşıldığından haysiyetsiz hayat sürme ile Medeni Kanun'un 163. maddesindeki boşanma sebebi sabit kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır," şeklindeki gerekçe, basın tarafından 'bir defadan bir şey olmaz' şeklinde okununca, aldatma yeniden gündeme geldi. Aslında gerekçe 'bir defadan bir şey olmaz' değil, 'yapılan suçlama kanun maddesine uymuyor' demiş. İlginç olan bu davada, dava edenin erkek olması ve 'erkek basın'ın olayı ele alış biçimi. Çünkü aldatma olaylarında daha çok erkeklerin savunmasıdır: "Bu aldatma sayılmaz, sadece bir kerelik, duygusal bir şey yok". Aldatma ve aldatılma, günlük yaşantımızda çok sık kullandığımız kelimeler. Aslında işte, sokakta, her yerde aldatılma riski var. Ailemiz, çocuklarımız, tanıdıklarımız ve tanımadıklarımız tarafından da aldatılabiliriz. Almak istediğiniz etin bir haftalık olduğunu, bu nedenle ucuz vereceğini söyleyen kişiyi "Et bozuk çıktı, beni aldattı," diye suçlayamazsınız. Birlikteyken "Ayrılmak istiyorum, çünkü başka birini seviyorum," diyen kişinin sizi aldatmadığı, sadece hayal kırıklığına uğrattığı da bir gerçektir. Ancak sizinle mutlu olduğunu, sizi sevdiğini söyleyen kişi sizden habersiz başka ilişkiler yaşıyorsa, o zaman aldatmadan bahsetmek mümkündür.
KİM, NİYE ALDATIR?
Erişkin ve temel güven duygusu gelişmiş insanların ilişkisi; gelişime açık, bağımsız olur. Oysa mutsuz olduğu halde sürdürülen ilişki, olgun anlamda bir sevgi ile bağlanılmayan, daha çok karşılıklı gereksinimlerin gerektirdiği bir ilişkidir. Bu tür ilişkilerde aldatma, aldatan kişinin özelliklerinden kaynaklanabileceği gibi, bağımlı görünen karşı tarafın oluşturduğu yük nedeniyle de olabilir. Özellikle entelektüel kişilerde daha fazla görülen bağlanma kaygısı, zaman zaman hesapsız davranışların ortaya çıkmasına neden olabilir. Yaşamını belirlemiş bir kişinin, kendi tercihlerini yok sayan bir rotaya sokulduğunu hissetmesi, kişide bir bunaltı ortaya çıkarıp, bağımsızlık gösterilerine zemin hazırlayabilir. Bu, kişinin o anki yaşamının oluşturduğu sıkıntının bir göstergesidir. Bazı kişiler, insanların ve evrenin onlara sürekli kötü davrandığını kabul eder. Bu durumun gerekliğini sağlamak içinde bilinçsizce karşı tarafın bu şekilde davranmasını provoke ederler. Örneğin "Patronum beni sevmiyor, her yaptığıma kızıyor," diyen kişi, öyle davranışlarda bulunur ki, patronun kızma dışında başka yapacağı şey kalmaz. Böylece kehanet gerçekleşir. Bu duruma yansıtmalı özdeşim denir. Bazı yazarlara göre aşk ilişkilerinde de benzer bir mekanizma işler. Böylece kişiler kısır döngüye girip, benzer aşklar yaşarlar. Bazı kişilerse, kendilerini değerli, sevilesi ve sadık kalınabilecek kişi olarak göremez ve aldatılmaktan çok korkarlar. Biriken öfkelerinin haklılığının anlaşılması için de senaryolar yaratırlar. Kadın ya da adam, öyle kadınlar ya da adamlar seçer ki, kendini bağımlı ilişki içinde bulur. O insana, onu yıldıracak kadar yapışır. Sözüm ona iyi davranır, gereksiz özverilerde bulunur. Karşısındakinin onu aldatması için tüm zemini hazırlar ve aldatılır. Ardından acı, öfke ve kızgınlık gelir. Yine insanlar ona hak etmediği gibi davranmıştır. Bu arada, sadakatsizliğe doğru giden yoldaki belirtilere aldırmamıştır.
KESKİN DUYGULAR VE SAĞLIKLI GEREKSİNİMLER
İlişkiler duygusal yatırımlardır. Yatırımların kötü sonuçları, yatırımı yapan kişiye de bağlı olabilir. Terapide, keskin duyguların gerilemesi ve daha sağlıklı gereksinimlerin tanımlanmasıyla, bu kararlar yeniden şekillenebilir. Böylece duygusal yatırımlar, farklı özellikte insanlara yönelebilir. "Aldatma kabullenilir mi?" sorusunun yanıtı ise işte bu kendi gereksinimlerimize bağlıdır. Ne yaptığımız, ne istediğimiz ve ne beklediğimiz, yanıtı oluşturur. Herkesin yanıtı, şartları farklı olabilir. Aldatma, ilişkilerde olmaması gereken bir değerdir. Engellemenin toplumsal yolu, olağan bir şey, hatta neredeyse başarı haline gelmesini engellemektir. Bireysel yolu ise, ister aldatan ister aldatılan olalım, bu olgunun neden kaynaklandığını çözmekten geçer.