Depremin fiziksel yaralarının yanı sıra psikolojik yaraları olduğu bir gerçek. Üstelik bu yaraların gün geçtikçe daha artmaları beklenir.
Travma sonrası çıkacak sorunlar için bazı tedbirler alınması gerekiyor. Depremin görüntülerinde çocuklar hep başroldeydi. Enkaz altından kurtulanlarıyla, enkazda kaybedilenlerle ve şimdi deprem sonrası değişen yaşam koşulların içinde ne yaptıklarıyla gündemdeler. Deprem çocuklarına ne olur?
Onlar için neler yapılması gerekir konusunu iyi değerlendirmek gerekiyor. Ayrıca deprem sadece yaşayanları değil, izleyenleri de etkileyecektir. Hem genel kuralları hem de 1999 Depremi'nde edindiğimiz bilgileri paylaşmak istedim.
TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU
Yaşam boyu karşılaşabileceğimiz tüm olumsuz olaylar, bazı ruhsal sorunlara yol açabilir. Bu tür ruhsal belirtilerin olması normaldir. Ancak bu belirtiler, yaşanılan olumsuzlukların bitmesine rağmen sürüyorsa ve yaşamı etkiliyorsa, o zaman sorun var demektir. Yaşanan bu durumun adı, travma sonrası stres bozukluğudur. Kişi bazen olaya kendi maruz kalmasa da, sadece izlese de bu belirtileri gösterebilir.
Olaya ilişkin anıların sık sık akla gelmesi ve zihinde tekrar tekrar yaşanması, korkulu rüyalar görme, olayı anımsatan uyaranlara şiddetli tepki verme, olaya ilişkin hatırlatıcı her şeyden uzak durma çabası, umutsuzluk, uykusuzluk, sinirlilik, tahammülsüzlük, dikkat ve hatırlama işlevlerinde bozulma, sıçrama, her an tetikte olma duygusu, nedensiz bedensel yakınmalar, sürekli korku, yetersizlik, umutsuzluk hissi... İşte travma sonrasında yaşayabileceklerimiz, hissedebileceklerimiz.
Olaydan hemen sonra oluşabileceği gibi, aylar sonra da ortaya çıkabilir.
Çocuklar da erişkine benzer tepkiler verir. Ama onların yaşa özgü farklı tepkileri de olabilir. Onlar erişkinlerden farklı olarak, başlarına gelen olayın kendi suçları olduğunu düşünebilir. Yaşlarından daha küçük, bebeksi davranışlar gösterebilirler.
Yakınlarına, büyüklere aşırı bağlanma, ayrılmaya katlanamama sıktır. Bu durum bazen aileler tarafından körüklenebilir.
Onlara olup bitenleri açıkça ama anlayabilecekleri şekilde anlatmak gerekir.
Güven içinde olduğu, yalnız olmadığı anlatılmalı ona. Kendilerini korumayı öğretmek gerekir, bunu yaparken gerçekçi olmak önemlidir.
Bir yandan deprem sonrası yaralar sarılırken, diğer yandan olabildiği kadar normal yaşam akışına dönülmesi önemlidir.
1. Çocukların okullarına, okul yerine hazırlanan eğitim yerlerine başlamaları yaşama uyumu kolaylaştıracaktır. 1999 Depremi'nde bunu yakından gördük. Benzer şeklide oyun alanları, çadırları oluşturmak, okul öncesi çocuklar başta olmak üzere çocuklarla oralarda oyunun onarıcılığı kullanmak gerekir. Bir yandan travma bulguları olanların tedavileri ve izlemleri sürerken, diğer yandan yaşamın içine katılmak iyi gelecektir.
2. Ergenler, olabildiğince travmatik hatırlatıcılara maruz bırakılmadan yardım ve organizasyon çalışmalarına dahil edilmelidir.
3. Ebeveynleri bulunamayan ya da yaşanan sorunlar nedeniyle çocuklarına sağlıklı bakım vermekte zorlanan ailelerin çocukları, mümkün olduğunca yaş gruplarına göre ve güvenilir kişiler gözetiminde barındırılmalı, başı boş bir şekilde bırakılmamalı. Bazı öneriler duyuyorum. Çocukları geçici olarak alıp başka illere göndermeyi önerenler var. En iyi yer ailelerinin yanıdır. Orada uygun koşullar hazırlanmalıdır. Çocuğun bu dönemde yakınları ya da kendisini seveceğine, bakım vereceğine ve koruyacağına güvendiği kimselerle birlikte olması şarttır. Bu durum özellikle birinci derece akrabalarını kaybetmiş çocuklarda öncelik taşır.
Eğer travma nedeniyle çocuk ailesinden ayrılmışsa, ilk önlem çocuğu ailesiyle buluşturmaktır. Çocuklarla travmatik olay hakkında onların sarsılan güvenlerini onaracak biçimde konuşulması, çocuğun kendi kafasında kurguladığı, belirsizlikler taşıyan olumsuz düşünceleri engeller.
BUNDAN SONRA NE YAPILMALI?
Bu konuda birçok devlet kurumunun, vakıfların ve sivil toplum örgütlerinin çalışmalar yaptığını biliyorum. Bu çalışmaların organize olması, birlikte hareket edilmesi çok önemli. Acele ile yapılan, düşünmeden yapılan, yardım amacı taşıyan bazı girişimler olumsuz sonuçlara neden olabilmektedir.
Evdeki çocuğumuzu görüntülerden, onları aşırı korkutacak ve sorun yaratacak haberlerden korumaya çalışalım. Van'daki çocukların da bizim olduğunu, onlara en sağlıklı ve doğru şekilde destek olmanın gerekliliğini ise unutmayalım.