Yanı başımızda olup da farkında olmadığımız o kadar çok konu var ki... Oysa farkında olmadığımız her şey yaşamımızda yer alabilecek bir anlamı kaçırmamıza neden oluyor. Farkında olmadığımız, çoğu kez de olmak istemediklerimizin başında ise sorunlar geliyor. Sorunların farkına varmaz, yok sayar ve görmezden gelirsek gerçekten kaybolacağına, en azından bizden uzak duracağına kendimizi inandırıyoruz. Oysa biz ne yaparsak yapalım, onlar orada duruyor. Ve bizim yaşamımızı bir şekilde etkiliyorlar. En kötüsü de bizim de başımıza gelene kadar beklemek. Farkında olmadıklarımızın başında çocukların gelmesi ise trajik aslında. En önemli konular diye dile getirdiğimiz çocuklara ilişkin pek çok ayrıntının farkında değiliz. Sağlıklı olanların karşılaştıkları olumsuzluklar ve bizim tutumlarımızdan nasıl etkilendiklerini fark etmiyoruz. Özürlü, hasta olan çocukları ise tamamen yok sayıyor, onlardan korkuyor, el uzatmıyoruz. Umursamıyoruz, diyemiyorum çünkü umursayanlar var. Aileleri, yakınları ve bir avuç duyarlılığı yüksek, ama sorunları çözmeye yetemeyen insan. Geçtiğimiz günlerde Doret Habib Pr ve İletişim Danışmanlığı'ndan bir elektronik posta aldım. Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV) başta olmak üzere gönüllü yaptıkları sosyal sorumluluk projelerine bir yenisini eklemiş ve tüm dünyada ekim ayında yapılan Down Sendromu için farkındalık aktivitelerine ilk kez Türkiye'nin de katıldığını bildiriyorlardı. 3 Ekim'de Beyoğlu'nda açık hava sergisi ve Down Sendromu Dostluk Yürüşü, Tomurcuk Eğitim Kültür ve Dayanışma Vakfı bünyesinde faaliyet gösteren Down Türkiye, algıları değiştirmek için bu faaliyetleri devam ettirecekti. Down Sendromu'nu kısaca hatırlayalım isterseniz. Bir kromozom anomalisi. İnsanda normalde 46 kromozom varken, sayının 21. kromozomun fazlalığı nedeniyle 47 olması sonucu oluşuyor. Yaklaşık bin doğumda bir görülüyor ve Türkiye'de yaklaşık 100 bin Down Sendromlu olduğu tahmin ediliyor. Yani her gün ortalama iki çocuk Down Sendromlu olarak doğuyor. Down Sendromu olanları tipik yüz görünümleri nedeniyle kolayca tanıyabilirsiniz. Mongolizm de denilen sendrom, sadece değişik yüz görünümüyle olmuyor. Kalp, tiroid, kas sorunları gibi fiziksel sorunların yanı sıra çeşitli düzeylerde zihinsel kavrama ve öğrenme sorunları olabiliyor. Annenin yaşının büyük olması, en önemli oluş etkenlerinden biri. Anne karnında saptanabilir ve doğar doğmaz anlaşılır. Erken dönemlerde sağlanacak aile ve tıp desteğiyle eğitici özel okullar sayesinde Down Sendromlu çocuklar geliştirilebilirler, eğitim ve ilgiyle sadece yaşam kalitesi yükseltilebilir. Her şeyden önce farklı çocukları ve erişkinleri gördüğümüzde garip ve meraklı davranmaktan vazgeçebiliriz. Yaptığımız her davranışın, sorduğumuz her sorunun bize bir yarar kazandırmamasına karşın o kişiyi ve ailesini nasıl rahatsız ettiğini hissederek farkındalığa ve desteğe başlayabiliriz. Down Türkiye'ye Down Sendromlu aileler başvuruyor ve uzman danışmanlardan destek alıyorlar. Eğitici eğitimi yapıyorlar. Çalışanlar, gönüllüler var. Ama yetersiz. Gönüllü çalışacaklara ve projeleri için destek olacak sponsorlara ihtiyaçları var. Kendilerini "Down Sendromlu insanların yaşam kalitesini etkileyen her konu ve toplumla entegrasyonunu sağlayacak her çalışma bizim alanımız içinde. Her yaşta yaşadıkları sorunlar, bizim konumuz. Çocuk, ergen, yetişkin, erken müdahale, okul, iş olanakları, cinsel hakların hepsi bizim alanımız. Yüksek öğrenim imkânlarından ilkokul kaynaştırma sorunlarına, iş imkânlarından bağımsız yaşam kurma olanaklarına kadar her konuda yerleşik algıları sorgulatıyor ve sokaktaki insana 'Acaba o kadar da farklı değil miyiz? Ben bazı şeylerin farkında değil miyim?' sorusunu sordurmayı amaçlıyoruz," şeklinde anlatıyorlar. Anlamakla, tanımakla başlayabilir, sonra yapabildiğiniz desteklerle devam edebilirsiniz. Detaylı bilgi: www.downturkiye.com sitesinde. Farklı olduğunuzu düşünüyorsanız, farklı olmayı destek olmakla yapabilirsiniz.