Geçtiğimiz hafta Ferzan Özpetek'in
Kemerlerinizi Bağlayın (
Allacciate le Cinture) adlı filmini seyrettim. Roma'nın en merkezi semtlerinden birinde cumartesi akşamı saat 18.00'de salonda sadece 15 kişi vardı. Halbuki Özpetek'in
Hamam,
Karşı Pencere,
Cahil Periler filmlerinde salonlar tıklım tıklım doluydu. Bu gözlemimi gişe rakamları da doğruluyor: Film, İtalya'da gişe gelirlerinde üçüncü haftada dördüncü sıraya düştü. Yine de Özpetek filmlerinin meraklıları ilk haftalarda filmi seyretmeye gitti. Ancak herkesin ortak fikri, filmin beklenenin altında bir performans sergilediği oldu. Hikaye tutmamış. Bir kere Özpetek sinemasında bir hikaye krizi sözkonusu. Rejisörün artık anlatabileceği çok şey kalmamış gibi. Hem heteroseksüel hem de homoseksüel yaşanışıyla aşk, arkadaşlık, aile bağları, hastalık ve ölüm temaları, Özpetek sinemasının defalarca ele aldığı konular... Elbette bunda bir sorun yok, ancak bakış açısı, anlatım, hikaye örgüsü, bazen karakterler bile birbirinin kopyası gibi... Filmdeki deli-çılgın teyze, bilmiş kız çocuğu, sevimli gay arkadaş tiplerini daha önce de seyrettik. Hatta bu çılgın teyze takıntısının yönetmenin büyük bir ihtimalle otobiyografik bir takıntısı olduğu da düşünülebilir.
İstanbul Kırmızı kitabında da teyzelerinden bahsediyordu. Özpetek başarılı bir yönetmen, İtalya'da onun melodramlarına hayran olan bir kitle de var. Doğal olarak akla "Niye sıkça kendi yazdığı senaryoyu çekiyor?" sorusu geliyor. Madem anlatacakları bitti, başka senaryolara, başka konulara yönelse... Ben bir kez kendisine de "Kaçamak yapmadan ciddi bir gay aşkı filmi yapar, orada söyleyeceklerini de dibine kadar söylersin" dedim. Zaman zaman benzetildiği İspanyol yönetmen Almodovar bunu yaptı. Ancak Özpetek bundan da çekiniyor.
Kemerlerinizi Bağlayın'ın adı da çok iddialı, insan gülmekten kırılacağını ya da sarsılacağı bir yolculuğa çıkacağını düşünüyor. Ancak film bunun ortası bir şey. Yüzeysel ele alınmış konular, derinliği olmayan karakterler... Filmde bir tek İtalyanlar'ın çok sevdiği efektli-espri tarzıyla konuşma hakim. Filmin erkek güzeli (!) deneyimsiz oyuncusu Francesco Arca (Antonio) dışında, oyunculuk kusuru pek yok. Arca, aynı mimik, dövmeli bol kaslı bir vücutla filmi götürüyor. Kuaför rolündeki Luisa Ranieri de rolünün hakkını veriyor. Mutlaka her yönetmenin sanat yaşamında bir kriz dönemi vardır. Ferzan Özpetek'in Türkiye'de yeni bir dizi çekeceği söyleniyor. Belki bu kez yeni senaryolar -illa "Ben yazacağım" diye tutturmazsa-, yeni mekanlar yönetmeni içine düştüğü tekrar durumundan kurtarır.