İtalyan yönetmen Paolo Sorrentino'nun En İyi Yabancı Film dalında Oscar'a aday gösterilen
La Grande Bellezza (Büyük güzellik) adlı filmi, Türkçeye zamanın moda deyimiyle Muhteşem Güzellik diye çevrildi. Fellini, nasıl
Dolce Vita filmiyle zamanının Roma'sını, paparazzileri, Via Veneto'yu anlatıp Anita Ekberg'in o meşhur aşk çeşmesinde çekilen yıkanma sahnesiyle akıllarda yer ettiyse, bu kez de Sorrentino, zamane Roma'sını en iyi anlatan bir film hediye ediyor. Fellini Riminili, Sorrentino ise Napolili... Yani iki yönetmen de Roma'ya yabancı. Sonuçta her iki filmde de iki yabancının Roma'daki gözlemleri anlatılıyor. İki filmin de başrolündeki karakterler gazeteci. Fellini'nin Marcello Mastroianni tarafından canlandırılan muhteşem Marcello karakteri, Sorrentino'nun, Toni Servillo tarafından canlandırılan Jep Gambardella'su da gazeteci. Sorrentino'nun
Muhteşem Güzellik adlı filmi de ebedi şehir Roma, bitmek bilmeyen eğlenceler, akşam yemekleri, hayatın dayanılmaz hafifliğini her sahnesinde taşıyan bir film. Tabii bu umarsızlıkla beraber derin kederi, bunalımı da eksik değil.
KARAKTERLER HAYATIN İÇİNDEN
Film beğenilir ya da beğenilmez ama şehrin güzelliğini tatmak için bile seyredilir. Via Appia'daki surlarda absürt bir performans sergileyen sanatçı bozması "Aaa ben bu yaratıklardan çok gördüm" duygusu yaratırken, sürekli yemek tarifi veren kardinal de filmin kahramanı Jep Gambardella'nın ruhi bunalımlarına fayda etmiyor. Romalılar filmi abartılı buldu ama ben de 26 bu şehirde yıldır yaşayan bir yabancı olarak hiç abartılı bulmadım. Gerçeğe, gerçek kadar yakın. Roma da böyle bir şehir zaten. Her şeyin ebedi olduğu, zamanın sürekli hareket halinde bir atlı-karınca hissini verdiği Roma'da hayat bir kesim için böyle akıp gidiyor. Biz entelektüel faaliyetlerden geri kalmasınlar diye çocukları da sinemaya götürdük. Tabii çocuk oldukları için en çok 104 yaşındaki Santa'nın (Azize'nin) kayboluş sahnesine güldüler. Filmde pek çok karakterin gerçek hayattan alındığı ortada. Mesela, hiçbir parti ve eğlenceden geri kalmayıp "Dört çocuk yaptım, üniversitede militandım, 11 kitap yazdım" diyen sosyal-sol bir kadın yazar, gerçek hayatta da var ve ben o sahneye şahit oldum. Filmde ise Gambardella, kadın yazara "Evde hizmetçin, bakıcın, şoförün var, çocuklarının eğitimine 1 dakika dahi harcamıyorsun, o 11 kitabı da partideki sevgilin sayesinde küçük bir yayınevinden ancak çıkarabildin. Hepimiz umutsuz tipleriz, birbirimizin canını sıkmayalın" diyerek yerine oturtuyor. Muhteşem Güzellik Roma'yı anlatan filmler arasında kuşkusuz ilk 10'a girer.