Rahatsızım galiba başarımın keyfini çıkaramıyorum

Uzun zamandır röportaj yapmıyordum. Bayram gelince madem öyle, ben de çok sevdiğim ve gerçekten kendisini tanımak istediğim Gülşen'le konuşayım dedim. O sizinle konuşurken başka bir yana bakmanıza imkan yok. Gözleri ta gözünüzün içine bakıyor. Dimdik oturuşu, yumuşak ve seksi ses tonu, etrafındaki herkesle, her şeyle ilgilenişi sizi büyülü bir havaya sokuyor. Gülşen büyüsü.
Türk pop müziği son dönemde onu konuşuyor. Herkes ondan şarkı almak istiyor. O ne yazsa tutuyor. Ben de bitmek bilmeyen sorularımla bu farklı ve özel kadını tutuyorum. Müzik kariyerinden aşka bakışına, o çok konuşulan zayıflığına kadar her şeyi soruyorum. Ve bu güçlü, yürümekten yılmayan kadına bir kere daha bayılıyorum.
- Senden çok bahsediyoruz ama sanki senin hakkında pek bir şey bilmiyoruz. Üzerinde bir gizem bulutuyla geziyorsun, sen kimsin?
- Bu benim karakterim, konservatif bir tipim ben.
Yaptığım işin dışında kendimi, özel hayatımı ya da karakterimi göstermeyi sevmiyorum. Söylemek istediğim her şeyi zaten şarkılarımla söylüyorum.
İnsanlar benim sesimi, şarkılarımı, tipimi, enerjimi seviyor. Bunun dışındaki şeyleri ortaya koymanın bir faydası da yok. Böyle bir şeyim işte.

MESLEĞİM EGOSUZ OLMAZ
- Ulaşılamaz bir halin var, egon şişkin mi? Aynaya bakınca karşında nasıl bir kadın görüyorsun?
- Beni bir de yakın çevreme sor. Onlara göre de benden daha ulaşılabilir biri yoktur herhalde. Sevdiğim insanların mutluluğu için seferberlik ilan ederim resmen, yaparım, şaka değil! Benim mesleğim egosuz olmaz, egosu olmayan insanın sahnede ne işi var?
Ama şımartan ve göz karartan cinsten değil. Başarılarımın ve yeteneklerimin farkındayım ama kendimi eleştirebiliyorum. İnandığım kişilerin eleştirilerine açığım ve hep daha iyisinin olduğunu biliyorum.
Günlük hayatta ise sıfır ego biriyim.
- İÜ Türk Müziği Bölümü'nde okuduğunu öğrendim.
Kendini pop dünyasında nasıl buldun?
- Seçenekler kısıtlıydı o dönem, ya klasik ya da Türk müziğiydi alternatifin. Müziğin her türüne ve öğrenmeye çok hevesliydim ama olmak istediğim şey hep belliydi kafamda; pop star olmak. Okula giderken bir kulüpte sahneye çıkıyordum. Orada haftanın yedi günü şarkı söylüyordum. Haftada en az yedi albüm teklifi geliyordu. Yaşım 17, bunu çok yapmak istememe rağmen hiçbirine evet demedim, taa ki Serap-Özkan Turgay'la tanışıp albüm teklifi alana kadar.
- 1996'da Be Adamla çok iyi bir çıkış yakaladın.
Sonra duraklama dönemine girdin. Senin gibi çalışkan, hırslı bir kadın duraklama döneminde kafayı yemedi mi?
- Bir tercih yapmıştım ve o tercihin sonuçlarını yaşadım. Dayanılmaz olduğu zamanlar da oldu ama daha çok yaşamam gereken bir dönem olarak gördüm bunu. Belki de gelişmem için bu dönem gerekliydi.

BÜTÜN KALBİMLE KENDİME İNANDIM
- Pop müziğinin zirvesine oturacağına, herkesin senden şarkı almak için çırpınacağına o zamanlar inanıyor muydun?
- Her işte en önemli adım inanç ve hedef bence. Tabii ki bütün kalbimle inandım kendime.
Ama oturduğu yerde hiçbir şey ayağına gelmiyor insanın. Bunun haritasını yolun başında çizdim ben, kodlamaları yaptım ve yılmadan çok çalışarak gitmek istediğim yere doğru yürüdüm ve hâlâ da yürüyorum.
- Kadınların özel hayatları iş hayatlarını genellikle negatif etkiliyor. Sence kadınlar âşık olunca onlara ne oluyor?
- Aşkın böyle bir etkisi var ama her zaman da böyle olur diye bir kural yok. O anki ruhsal boşluklar ve zayıflıklarınla ilgili aslında. Duruma göre değişir yani. Tam tersi deli kuvveti, daha da çok çalışma azmi de gelebilir insana.
- Âşık olunca ayarları bozulan biri misin? Şarkılarına bakınca duyguları çok yoğun, dört nala âşık olan bir kadın olduğunu düşünüyorum.
- Şarkılar benim oyun bahçem. Hayallerde ve kahramanlıkta sınır yok orada. Şarkılarda anlattıklarımla gerçek hayat arasında bir bağ kurmak ne kadar doğru bilemiyorum.
- Güçlü, yetenekli, ünlü bir kadının aşk hayatında yapması ve yapmaması gereken beş şey nedir?
- Bu sorudan 'aşk'ı çıkarırsak, yapılması ve yapılmaması gereken şeyleri söyleyebilirdim ama aşk kurallarla yaşanan bir şey değil. O, kendi kurallarını kendi koyar, işine gelirse! Ama tabii ki profesyonellikle duyguları birbirine karıştırmamak, özel hayatının iş yaşamındaki dengeleri değiştirmesine, o güne kadar hayatında olmayıp bir anda hayatına giren birinin işine müdahale etmesine izin vermemek gibi temel şeyleri söylememe gerek bile yok herhalde. Bunlar da zaten aşkın değil, düzgün bir ilişkinin gereklilikleri.

OZAN, NADİR RASTLANIR BİR ARANJÖR

- Kariyerine geri dönelim. 2004'te Of Of'la ortalığı birbirine kattın. Hele o video klibi unutmamıza imkan yok. Herkes senden söz etmeye başladı. Sen kendi içinde nasıl bir âlemde yaşıyordun?
- İnandığım projelerin başarıya dönüşmesi tabii ki gurur ve mutluluk verici ama ben nedense o anki başarının tam anlamıyla keyfini çıkaramıyorum. Rahatsızım galiba. Kafam hep bir sonraki proje ve onun nasıl daha iyi olabileceğiyle meşgul.
- Of Of'tan sonra yine krizli bir dönem geçirdin. Kriz anında ne yaparsın? Krizlerden nasıl çıkarsın?
- Bir kere çok soğukkanlıyım. Benim mesleğimde zaten çok sevinmek, çok üzülmek gibi kavramlara yer yok. Profesyonelliğin kaidesi bu. İnandığın ve doğru bildiğin şeyleri hız kesmeden yapmaya devam edeceksin. Tabii ki ben de bunları yaşayarak öğrendim. Sorunların hiçbiri senin içindeki güçten daha büyük değil. İçinde bulunduğun durumun geçici olduğunu görmek ve asla vazgeçmemek gerekiyor. Ben bunun en iyi örneğiyim diye düşünüyorum.
- Ve tüm bunların ardından artık seni tutmak mümkün olmadı. Hele ki Ozan Çolakoğlu ile çalışmaya başlayıp 2009'da Önsöz albümünü çıkardıktan sonra. Ozan Çolakoğlu ile aranızda neler oluyor?
- Ozan, evrensel ve çok yetenekli bir müzik adamı. Birçok tarza hakim, nadir rastlanır bir aranjör. Yazdığım şarkıların nasıl duyulacağıyla ilgili hiçbir endişe yaşamıyorum onunla. Biliyorum ki mükemmel olacak. İkimiz de yeniliklerin ve heyecan veren şeylerin peşindeyiz. Yaptığımız işler konusunda birbirimize karşı dürüst ve eleştiriye açığız. Birlikte üretmekten çok keyif alıyoruz ve birbirimizi iyi tamamlıyoruz bence.

EN GÜZELİ İNSANIN KENDİSİ OLMASI

- Sana Lady Gaga dendi, Marilyn Monroe dendi, yeni dönem Sezen Aksu dendi. Hangisini üstüne almak istersin?
- İnsanın büyüdükçe kendini keşfetmesi, iyi kötü tüm yanlarıyla kabullenip kendisi olmasından daha güzel bir duygunun yerini alamaz hiçbir şey. Bu saydığın isimlerle benzeştirilmek tabii ki kötü değil ama ben onlardan biri gibi olmak niyetinde de değilim. Kendi varlığımı ortaya koymak ve bununla kabul görmek en değerlisi.

ZAYIFLIK MERAKIM YOK, ZATEN ZAYIFIM NİYE MERAK EDEYİM!

- Pijama ile tanıdığımız kız şimdi en iyi markaları giyen bir kadın. Senin alışveriş durumun ne? Bütün paran kıyafetlere mi gidiyor?
- Pijama, şu anda da olsa hiç düşünmeden bir klipte giyebileceğim çok orijinal bir fikirdi.
Marka alıyorum ama marka olduğu için değil; o her neyse âşık olduğum için karşı koyamıyorum ve alıyorum. Ama tabii ki giyim kuşam ve stilim konusunda içimden gelen sesi her ne kadar dinlesem de bu işte profesyonel olan kişilerle çalışmayı doğru buluyorum. Özellikle sahnede bana özel tasarlanan kostümler giyiyorum.
- Seninle ilk karşılaşmam yıllar önce bir spa salonundaydı. Spora gidiyordun, deli gibi ona sarmıştın. Spor ve zayıflık merakın ne zaman başladı?
- Çocukluğumdan beri spora çok meraklıyım.
Enerjimi çok olumlu etkiliyor; iyi hissettiriyor ve mutlu ediyor. Ama zayıflık gibi bir merakım yok. Zaten bende olan bir şeyi neden merak edeyim?

EVLİLİK GÜNDEMİMDE DEĞİL

- Evlenmek ve çocuk sahibi olmak istiyor musun?
- Şu anda gündemimde olan bir konu değil. İçgüdüsel olarak da böyle bir şey hissetmiyorum. Çocuk sahibi olmayı istemek içten gelmeli, karar verilip yapılacak bir şey değil. Ayrıca çocuk yetiştirmek çok büyük bir sorumluluk, hatta bir sanat. Bir gün gerçekten hissettiğimde çocuk sahibi olmak isterim. Çok seviyorum çünkü.
- Gördüğüm en seksi kadınlardan birisin. Karşındakiyle konuşman, ses tonun, tavrın, kendine olan güvenin çok seksi. Sence seksi misin?
- Günlük hayatta seksi görünmek hiç istediğim bir şey değil. Seksilik giyimle kuşamla, davranışlarla olan bir şey değil zaten; tamamen enerji. Evet, bende böyle bir enerji var ama benim bunu en çok hissettiğim yer sahne.

YURTDIŞINA GİDEREK ES VERİYORUM

- Seni ya Bebek'te yürürken, ya kuaförden çıkarken, ya da sahnede görüyoruz. Bir günün nasıl geçer?
- Her sabah yürüyorum 1 saat. Haftada üç kez bir balerinin ellerine emanet ediyorum kendimi Pilates için; İpek Hoca'ya yani... Diğer tüm programımı spora göre organize ediyorum. Vaktimin çoğunu ya evde ya stüdyoda müzikle geçiriyorum. Gündemde sürekli yapılacak bir şey olduğu için ya klip, ya konser, ya şarkı; bunlarla ilgili çalışıyor oluyorum genelde. Uyurken bile iş düşünüyorum. Gece uykudan kalkıp mail attığım ya da şarkı yazdığım oluyor. Es verme yöntemim, zaman buldukça yurtdışına gitmek oluyor.
- Nasıl eğlenirsin?
- Gece gezmeleri bana eğlence gibi gelmiyor artık. Şu an güzel vakit geçirmek olarak gördüğüm şey sevdiğim arkadaşlarımla evde ya da dışarıda güzel bir yemek yemek, saatlerce masadan kalkmadan muhabbet etmek.

KONTROL MANYAĞIYIM

- Yanına fazla kilolu kimseyi barındırmak istemediğin dedikodusu dolaşıyor. Doğru mu?
- Barındırmak istemiyorum gibi bir şey yok ama kontrol manyağı olduğum için yakın çevremdeki herkesin sağlıklı ve fit bir görünümde olması için uğraşıyorum; doğru. Ama bazen de onlar benden etkilenip bu gayreti gösteriyor. Hatta bir örnek vereyim, yurtdışında yaşayan, obezite sorunu olan bir fanım vardı. Benim sağlıklı yaşam tarzımdan etkilenerek sporla ve düzgün beslenerek 60 kilodan fazla verdi ve şu an sağlıklı ve çok yakışıklı.
- Bukalemun gibisin; bir sarışın, bir esmer, bir kısa saçlı, bir uzun...
- İnsan bir arayışa giriyor ya da konseptler gereği farklı şeyler deneyebiliyor bazen. Ama bu son halim, içlerinde en beğendiğim. Her şey doğal. Saçlarım kendi renginde. Kaşlarımı almıyorum. Yok denecek kadar az makyaj yapıyorum. Budur.

ZEKA, MATEMATİK, ANALİTİK DÜŞÜNME YETENEĞİ ÇOK ÖNEMLİ

- Şöhretten şikayet etmeyen yegane ünlüsün. Şöhreti seviyor musun, bazen sinirleniyor musun?
- Tabii ki seviyorum, çünkü şöhretli olmak tesadüf değil; çocukluğumdan beri yapmak istediğim işin doğal sonucu olarak hedeflediğim bir şeydi. Ama şöhretli olduğun için başkalarının yaptığı çok basit şeyleri benim yapıyor olmam batabiliyor. İnsanlar sosyal medyada sahte isimlerin arkasına sığınıp, saçma bahanelerle sana saldırabiliyor ve her istediğini söyleyebilme, hakaret edebilme hakkını kendinde bulabileceğini zannediyor.
- Dobra bir kadınsın ama sana karşı söylenenlere genellikle susmayı tercih ediyorsun. Seni susturan nedir?
- Susmak en güzel cevap. Söylediklerine itibar ettiğim biri olursa tabii ki ciddiye alır, cevap veririm. Ama bugüne kadar böyle biri olmadı.
- Hani klibinde kafana avize takmıştın ya, ağır değil miydi?
- Çok ağırdı, alnımda hâlâ izi var.
- Son klibinde Miley Cyrus gibi topun üstünde sallandın. Bu bir taklit mi?
- Tabii ki aynı hafta çıkan bir klibi taklit edecek kadar şuursuz değilim. Aynı hafta çıkmasa da bunu yapacak kadar çaresiz değilim. Klibi 3 Eylül'de çektik, isteyenler için bunun kanıtı da var. Miley'nin klibi ayın 7'sinde yayınlandı. Benim klibim daha geç yayınlandığı için doğal olarak böyle algılandı. Biz de; 'Türkler hep araklar' kafası olduğu için bana kaldı ihale. Ama sonuçta olan şey tatsız bir tesadüf.
- Söylesene sen şanslı mısın yoksa insanları, çevreni, müzik piyasasını iyi okumayı bilen biri misin?
- Şansa inanmam. İyi bir gözlemciyim evet; zeka, matematik, analitik düşünme yeteneği çok önemli tabii. Ama ben tüm bunların dışında, dünyaya, söylenmesi ve iletilmesi gereken duyguları ulaştırmak için bir aracı olarak geldiğime inanıyorum.
- Son dönemde pop müzik dünyası Gülşen şarkılarıyla yıkılıyor. Bu kadar modern görünüp de bu kadar arabesk bir ruha nasıl sahip olabiliyorsun?
- Ben buna arabesk yerine duygusu yüksek demeyi tercih ederim. Bu da hepimizin genine işlenmiş olan bir şey aslında. Ben bununla modernliğin ve güncelliğin dengesini iyi kurduğuma inanıyorum. Lahmacun yiyip üstüne espresso içtiğimiz bir ülkedeyiz. Doğal olarak ben de tüm bu kozmopolitlikten besleniyorum.
- Şarkı yazmanın bir matematiğini mi buldun? İçimden gelen neyse odur mu diyorsun?
- İçimden gelip yazdığım da oluyor, ki genelde kendime yazarken bu böyle. Ama başka bir proje için şarkı yaptığımda işin içine bazı hesaplamalar da giriyor tabii. Şarkıyı isteyen sanatçı ya da markanın neye ihtiyacı olduğu ve ne yaparak onu olduğu yerden daha yukarı taşırım gibi şeyler düşünüyorum.
- Haftada kaç kişi senden şarkı istiyor?
- Öyle bakmadım ama şu an da heralde bildiğim en az 10 proje var önümde.
- Şarkı vermek istemediğinde bahanen ne?
- Elektrikler kesildi!
- Seni yok sayanlar, başarını kabullenmek istemeyenler şarkılarınla eğleniyor.
- Yok saymak mı; işleri zor o halde (gülüyor). Şarkılarımda da kızgın suratla eğleniyorlarmış ama di mi?
- Kıskanılmak güzel mi? Zaman zaman seni üzer mi?
- Valla bence kıskanılmamak kıskanılmaktan daha kötü olurdu.

- Fevkalade azimli birisin. Seni motive eden, yıldırmayan şey ne?
Başarılarımdan çok başarısız olacağıma inananlar ve yaptığım şeylere karşı içimde duyduğum sonsuz tutku ve inanç.

GÜLŞEN'İN ZAYIFLIK SIRRI

* Benim en büyük zevklerimden biri yemek yemek. Ben yemekleri sadece sağlıklı-sağlıksız diye ayırıyorum. Zayıflamak gibi bir sorunum hiçbir zaman olmadı. Kimse benim tombul bir halimi hatırlamaz mesela. Tek istediğim hayatımın sonuna kadar sağlıklı ve fit olmak. Boyuma göre doğru kiloda olmak, doğru besinleri yemek. Bunları da kafama göre yapmamak, profesyonel destekle bilinçli bir şekilde yapmak.
* Tabii ki ben de insanım, kendime bazen ayrıcalıklar tanıyorum. Ama her şeyi yediğim ve dikkat etmediğim bir günün ertesinde toparlamayı becerebiliyorum.
* Şeyda (Coşkun) bu anlamda hayatıma yeni bir format attı. Sadece üç ay çalıştık ama iki yıldır onun sistemiyle olmak istediğim ve daha doğrusu olmam gereken görünümdeyim. 50 kiloyum, 1.64 boyundayım.
* Yüksek seviyede gluten alerjim olduğunu öğrendim. Yedi tahılı; bulguru, makarnayı, ekmeği, hamuru ve daha sayamadığım birçok şeyi yememin yasak olduğunu öğrendim. Asıl o alışma döneminde olması gereken kilomun biraz altına düştüm. Zor bir süreçti ama onların yerine başka şeyler koymayı öğrendim.
* Kahvaltıda bembeyaz ya da dereotlu, maydanozlu omleti tercih ediyorum. Her gün farklı bir kahvaltı yapmak çok önemli vücudu şaşırtmak için. Bir gün menemen, bir gün light yoğurt, ananas gibi. Tatlı ve çikolataya çok düşkündüm; anladım ki sebebi meyve yemememmiş. Şimdi meyveler vazgeçilmezim. Sebze çok seviyor ve yiyorum, özellikle öğle öğünlerinde protein ve sebze yiyorum.
* Baklagiller de en sevdiklerim arasında. Akşamı saf proteinle kapatmayı tercih ediyorum. Sabahları hiç ödem olmadan uyanmamı sağlıyor. Ayrıca avokado da mutlaka yediğim şeyler arasında. Faydaları inanılmaz. Kuruyemişlere bayılıyorum; tatlı badem, ceviz, fındık... Bunlar dozunda yendiğinde çok faydalı. ? Aşırı tuzlu, yağda kızarmış, gereksiz soslu yiyeceklerden uzak duruyorum. Çok canım çekmiş ve yemişsem de ertesi günü hafif geçirerek dengeliyorum.
* Ara öğünlerde ananas, kivi, frambuaz gibi meyveleri tercih ediyorum.