Türkiye'de
özel radyo yayınlarının 1993'te başlamasının üzerinden 20 yıl geçti. Bu 20 yılda özellikle görsel yayın araçları ve teknolojisi çok değişti, yüzlerce yeni televizyon kanalı ortaya çıktı ama bu değişim radyoları ortadan kaldırmadı. Günümüzde 200'den fazla ulusal ve bölgesel radyo var. Bunlardan biri olan Radyo Turkuvaz geçtiğimiz hafta içinde beşinci doğum gününü kutladı. Kutlamaya 50'ye yakın sanatçı, yapım şirketi temsilcileri, reklamcılar ve dinleyiciler katıldı. İşin ilginç yanı katılımcılar dışarıda bir yerlerde değil mutfakta, yani Radyo Turkuvaz binasında buluştu. Sadece buluşmadılar; aralarında Adnan Şenses'ten Hüner Coşkuner'e, Ferhat Göçer'den Funda Arar'a, Keremcem'den Kubat'a, Nadide Sultan'dan Alişan'a kadar birçok farklı ismin bulunduğu sanatçılar gün boyunca radyoculuk yaptılar. Turkuvaz dinleyicileri bu defa onlardan sadece şarkılar değil anonslar da dinledi. Turkuvaz Radyo Genel Yayın Yayın Yönetmeni İbrahim Sadri ile radyoculuk hakkında konuştuk.
- Farklı bir doğum günü kutlaması oldu.
- Radyomuz beşinci yılına, istedik ki ihtiyaç duyduğumuz ve bize ihtiyaç duyan sanatçı dostlarımızla girelim. Bu da büyük ilgi gördü.
- Beşinci yıl bir radyo için ne anlama geliyor?
- Dördüncü yılımızı yeni bitirdik. 10 yaşında, 20 yaşında olan radyo ve markaların bulunduğu bir ortamda genç sayılırız. Üstelik 200'ün üzerindeki ulusal ve bölgesel radyo arasından sıyrılmak zorundaydık. Bu kadar büyük bir havuzun içerisinde birkaç yılda öne çıkıp kendinizi belli etmeniz kolay değil.
- Kendinizi belli edebildiniz mi peki bu kısa süre içinde?
- Ülkemizdeki radyolar arasında, günlük ortalama dinlenme süreleri açısından ilk üç radyo içindeyiz. Bu, bizim radyoyu açan dinleyicilerin bizimle kalmaya devam ettiği anlamına geliyor. Yüzer, gezer dinleyicimiz çok az.
TÜRKİYE'NİN BÜTÜN RENKLERİ
- Bu nasıl gerçekleşti?
- Bunu öncelikle Türkiye'de herkesin bildiği tanıdığı iyi radyocuları kadromuza dahil ederek sağladık. Bunun yanı sıra Turkuvaz Medya Grubu gibi büyük bir gruba ait olmanın da avantajları var şüphesiz. Hem bu ikisini birleştirip hem de bütün renkleri kucaklayıcı bir yayın yapınca, başarı ister istemez kendiliğinden geliyor.
- 'Bütün renkleri kucaklayan' derken neyi kastediyorsunuz?
- Biz popüler bir radyoyuz. Müzik anlamında tematik bir radyo değiliz. Sadece pop çalmıyoruz. Sadece türkü ya da arabesk de çalmıyoruz. Mottomuz öncelikle 'Türkiye'nin Renkleri.' Ardından, 'Her tarzın en iyileri.' Bu radyoda arabesk de, özgün müzik de, halk müziği de, sanat müziği de, fantezi de öncelik popta olmak kaydıyla belli oranlarda kendisine yer buluyor. Bizim tek ölçümüz, emek harcanmış, beğenilmiş bestecilerin ve yorumcuların eserlerini çalmak. Buna çok dikkat ediyoruz. Önümüze gelen her şarkıyı çalmıyor, bir filtreden geçirtiyoruz. Bu kapsayıcılık ama aynı zamanda bu seçicilik bizim dinleyicimizin tercih ettiği bir tarz. Biz bunun doğru olduğunu düşünüyoruz.
- Bir kararsızlığa ve kafa karışıklığına yol açmıyor mu bu çok seslilik ve renklilik?
- Biz yayın hayatına başlarken 'Ya böyle radyo olur mu? Kendinize bir şey seçin. Ya pop çalın, ya türkü,' gibi yaklaşımlar oldu ama yaptığımızın daha doğru olduğunu zaman içerisinde gördük. Günlük hayatın içinde nasıl ki sevinç, keder, öfke, telaş, heyecan gibi birçok farklı duygu bir aradaysa, bir radyoda da farklı sesler bir arada olabilir. Biraz da bu sayede henüz yaşımız çok genç olmasına rağmen Türkiye'de en çok bilinen radyolardan biri olduk.
BİZ TRAFİKTEN YANAYIZ... DEVAM ETTİĞİ SÜRECE BİZİM DİNLEYİCİMİZ VE DİNLENME SÜREMİZ ARTAR
- Radyonun ne yararı var?
- Sonuçta radyo dünyayı kurtaracak bir şey değil. Mütevazı bir iştir radyoculuk... Ama giderek mekanikleşen ve acımasızlaşan günlük hayat akışında herşeye rağmen insanlara kolay ulaşabilen sıcak bir dost sesi olmaya devam ediyor. Radyo dinlemek için televizyon izlerken ya da gazete okurken yaptığınız gibi özel bir vakit ayırmanız gerekmiyor. Yürürken, arabanızı sürerken, duş alırken, ütü yaparken, çalışırken radyo dinleyebilirsiniz.
- Bazıları, radyoculuğun bir geleceğinin olmadığını söylüyor.
- 'İnsanlar artık radyo dinlemeyecek' diye komplo teorileri zaman zaman ortaya atılır. Özellikle dijital dünyanın egemenliğinin artması nedeniyle. Ama şunu gördük ki radyo var olmaya devam edecek. Çünkü bütün bu dijital gelişmelere rağmen radyonun sıcak tarafı kendini koruyor. Üstelik başta İstanbul, Ankara olmak üzere trafik devam ettiği sürece bizim dinleyicimiz artıyor, dinlenme sürelerimiz uzuyor. Umarım yanlış anlaşılmam ama biz trafikten yanayız. Televizyonda 'prime time' denilen ve insanların ekran karşısında yoğun biçimde bulundukları süreyi ifade eden zaman dilimizi radyoculukta 'drive time' olarak geçer. Radyonun istikbali konusunda bir endişemiz yok ama değişen beklentilere ayak uydurması lazım. Bununla ilgili çalışmalarımızı da yapıyoruz tabii.
TURKUVAZ, 'RADYOLARIN BARCELONASI'
Radyo Turkuvaz'da herşey kıvamında... Sadece konuşma ya da sadece müzik yok. İkisi bir arada... Sadece pop, sadece rock, sadece türkü ya da sadece arabesk çalmıyor. Türkçe yapılan ne kadar müzik türü varsa seçilerek yayınlanıyor; kimseyi dışlamıyor. İnsanı habere boğmuyor ama habersiz de bırakmıyor. Ayrılan süre her saat başında sadece 60 saniye. Radyo Turkuvaz kadrosunda İbrahim Sadri, Hopdedik Ayhan, Gönül Dostu Füsun, Pınarating, Nöbetçi Erdem, Çiğdem İkiz, Kanki Canbaz gibi birçok tanınmış isim var. İstek Saati'ni Utku Erdoğan sunuyor. Erdem JR, Aleyna, Burcu gibi genç isimler de radyoda kendine yer buluyor. Tanınmış radyocu Hopdedik Ayhan
, Radyo Turkuvaz'ı şöyle tanımlıyor:
"Radyo Turkuvaz bence radyoların Barcelona'sı... Tam bir yıldızlar topluluğu. Bu açıdan bakıldığında çok keyifli bir ortam... Bu keyfi aldığımız ödüllerle perçinliyoruz. Bu arada yaptığımız programlarla sanırım medyada en çok haberi çıkan radyoyuz. Yani sadece yayın yapmıyoruz; basına haber katkısı da yapıyoruz. Kendi adıma çalıştığım en huzurlu ortamlardan biri. Üstelik daha beş yaşına yeni basan bir radyo olarak sıralamada geldiğimiz nokta ve camiadaki algımız oldukça yüksek. Ve yine önemli bir detay, rakip radyo olmasına rağmen Radyo Turkuvaz meslektaşlarımız tarafından da 'kanka' olarak görülen bir radyo..."