Korku/fantastik dünyayla canlandırmanın izdivacı sürüyor. Temelde tümüyle farklı olan ve de kesinlikle farklı yaş gruplarına seslenen bu iki türün birleşmesi (birleştirilmesi), daha çok ticarı hesapların sonucu olmalı. Paranorman ve Frankenweenie gibi iki iddialı filmden sonra, katkıda bulunanlar açısından daha mütevazı gözüken bu film de kervana katılıyor. Film bu kez korku filmi deyince akla gelen hemen tüm canavarları, aynı çatı altında buluşturuyor. 'Çatı' ünlü kan emen Kont Drakula'nın 1895'te inşa ettirdiği görkemli şatodur ve şimdi orada Drakula 118 yaşına basan (!) kızıyla birlikte oturmaktadır. Kont aslında burasını bir otele çevirmiştir: Tüm canavarların çolukçocuk gelip insan denen korkunç yaratıklar tarafından rahatsız edilmeden tatil yapacağı bir yer! Ne var ki Frankenstein, Mumya, Kurt Adam, sadece gözlükleri gözüken Görünmeyen Adam ile ailelerinden oluşan kalabalığın içine bir insanoğlu sızmıştır: Dünyayı gezmeye meraklı modern bir hippi! Bu gamsız genç adamın önce bir tür maskeli balo sandığı olayı ve davetlilerin gerçek kimliğini çözmesi gecikmez. O panik içindeyken, Drakula'ın özgürlük peşindeki kızı da bu gariban insanoğluna abayı yakmıştır! Film, Genndy Tartakovsky'nin ilk yönetmenlik denemesiymiş. Yanılıp da Tarkovsky ile karıştırmayın! Zaten soyadı şaka gibi duruyor: Acaba yönetmen, Tarkovsky ve temsil ettiği görkemli sinemayla alay mı ediyor?
TÜRKÇE SESLENDİRME, ALTYAZI YOK
Her neyse, film sonuç olarak grafik açıdan akıcı ve düzgün bir çalışma. Ama günümüzün süper-ileri teknolojisiyle, artık bu açıdan olgun ve düzeyli durmayan bir çizgi film kaldı mı? Müzik yanı iddialı değil. Ünlü olarak sadece Adam Sandler ve Steve Buscemi'nin görev aldığı asıl seslendirme kadrosu da öyle. Bu açıdan, filmin sadece Türkçe olarak gösterilmesinde aykırı bir yan yok. Yani pek bir şey kaçırmıyorsunuz. Ama zaten filmi altyazılı izlemek de gerçek bir azap olurdu. Öylesine geveze, öylesine hızlı ve paldır-küldür bir film ki... Yapımcıları herhalde dur durak bilmeyen ve seyircisine bir an nefes aldırmayan bir temponun daha ticari olduğunu düşünmüş olmalılar. Böylece canavarlar birbiri ardına arzı endam edip, marifetlerini sergiliyor. Baba Dracula ise hepsinin en iyi kalplisi: Tek düşüncesi anasız büyüttüğü kızını mutlumesut görebilmek... Gelip eklenen üç boyut teknolojisi ve iyi Türkçe konuşan kadro da olumlu katkılarda bulunuyor. Ama sonuç olarak, film daha çok küçüklere sesleniyor. Büyüklerinse gürültüden başlarına ağrılar girecek! Türüne ve teknolojisine pek bir şey eklemeyen, sıradan bir seyirlik..
HOTEL TRANSYLVANIA **
Yönetmen: Genndy Tartakovsky /
Senaryo: Peter Baynham, Robert Smigel /
Müzik: Mark Modersbaugh /
Kurgu: Catherine Apple Columbia (UIP) yapımı.