BALIKÇILARIN KADİM TAKVİMİ
Elimizde en eski ve dört başı mamur kitap olan 1910 ila 1917 arasında İstanbul Balıkhanesi Merkez Müdürlüğü, daha sonra da Balık İşleri Başmüfettişliği ve Balıkçılık Başkontrolörlüğü yapmış olan Karekin Deveciyan'ın yazdığı kitap var. İlk baskısı Balık ve Balıkçılık ismiyle 1915'te yapılan, 1926'da geliştirilmiş Fransızca baskısı olan ve daha sonra o baskıdan Türkçeye Türkiye'de Balık ve Balıkçılık ismiyle çevrilen kitabında geçen dip notlarla ve genel bilgilere göre İstanbul ve Marmara'da balıkçının kadim takvimi şöyle:
* Palamut/Torik: Her boydan torikler Aziz Yeoryios (Georgios) gününe gelen 6 Mayıs'ta Karadeniz'e çıkarlar ve Aziz Pelagie yortusu olan 21 Ekim'den itibaren Boğaz'a girer.
* İstavrit: Aziz Dimitrios, yani 8 Kasım'da Karadeniz'den Boğaz'a iner.
* Kılıç balığı: Silivri panayırı (cumhuriyetin ilk yıllarında da kurulmaya devam eden ve üç gün süren Trakya'nın ünlü panayırlarından) sırasında, yani 15 Ağustos'tan itibaren görülmeye başlar. Büyük bir bölümü de Aziz Dimitrios gününden önce geri göç etmeye başlarlar. Boğaz'da, Aziz Yeoryios gününde, yani Hıdırellez vaktinde görülür ve bu tarihten itibaren de Karadeniz'e çıkar.
* Uskumru: Aziz Dimitrios gününden itibaren Karadeniz'den inmeye başlar.
* Kolyoz: Silivri panayırı sırasında Karadeniz'den Marmara'ya iner.
* Hamsi: Aziz Dimitrios gününden 20 gün sonra, 28 Kasım'da Karadeniz'den Marmara'ya inmeye başlar.
* Barbunya: Aziz Dimitrios gününden Aziz Yeoryios gününe kadar (8 Kasım - 6 Mayıs) 30-35 kulaç derinlikte paraketeyle tutulur. Aziz Dimitrios gününe kadar da barbunya ağı ve küçük düğümlü kefal ağıyla avlanır.
* Levrek: Parekete ile liman içlerinde avı nisan ayından Aziz Dimitrios yortusuna kadar yapılır.
* Balıkların çekilmesi: Voli yerlerinde göçmen ve bazen de yerli balıklar Aziz Dimitrios gününden 60 gün sonra deniz altındaki ters akıntılara çekilir.
* Dülger: Aziz Petrus balığı olarak da bilinir. Hikayeye göre; aslen bir balıkçı olan havari Petrus tarafından yakalanan balıklar arasında bulunan dülger balığı, sudan çıktığı zaman yalvarır gibi içten bir ses verir. Balığı eline alan Aziz Petrus da, "Ailenin yanına git!" diyerek onu denize geri bırakır. Balığın iki yanında bulunan benekler de Aziz Petrus'un parmak izleridir diye mimlenir.
ADLARINI BİTKİLERDEN ALANLAR
Bir de balıkların bitkilerle birlikte tanımlanması vardır. Boyu 40-45 santim gelen palamuta 'kestane palamudu', en küçük lüfere 'defneyaprağı' veya ağustos ayında yakalanan lüfere 'koruk lüferi' denilmesi gibi... Ayrıca balık takviminin azizlerin yanı sıra panayır ve şenliklerle anılması hali vardır ki o başka bir detaylı yazı konusudur. Çok kısa spot geçmek gerekirse; balık tarihsel kökeni içinde hep şenlikle, bayramla ve bitkiyle anılan mübarek bir mahlukattır.